Ölüden Mektup Var – Agatha Christie
Tür: | Polisiye |
Yazar: | Agatha Christie |
Yayınlanma Tarihi: | 1990 |
Yayınevi: | Altın Kitaplar |
Karakterler
Hercule Poirot: Çok zeki bir dedektiftir. Daima ayrıntılardan yola çıkarak, her türlü kılığa giren meraklı ama bir o kadarda başarılıdır.
Hastings: Poirot’un yardımcısıdır. Olaylar onun bakış açısıyla anlatılır.
Emily Arundell: Hiç evlenmemiştir. Babasından yüklü miktarda miras kalır ancak çocuğu olmadığı için varisleri kardeşinin çocuklarıdır. Çok zeki bir kadındır. Ancak varislerinin kendisini öldürmek istediğinden şüphe eder.
Theresa: Değişik bir yaşam tarzına sahip, çalışmadan zengin olmayı isteyen biridir.
Charles: Bir çok kez sahtekarlık ve dolandırıcılıktan hapse girmiştir.
Bella Tanios: Yunanlı Doktor Jacob Tanios ile evlidir ve iki çocuğu olan saf bir kadındır
Minnie Lawson: Miss Arundell’inbakıcısıdır. Saf ve bir o kadar da salaktır.
Diğer karakterler: Romanda ayrıca Dr.Donaldson, Dr.Grainger, Dr.Tanios, hizmetçi Helen, bahçıvan, Avukat Purvis, ispritizmaile ilgilenen Trip kardeşler, komşu Peabody
Konusu
Roman, varlıklı bir hanım olan Emily Arundell’in varisleri tarafından öldürülmesi ve cinayet zanlısının özel dedektif Hercule Poirot tarafından bulunması hakkındadır.
Ölüden Mektup Var Özeti
Emily Arundell, küçük bir kasaba olan Market Basing’de yaşıyor. Paskalya yemeği için erkek kardeşinin çocukları Theresa ve Charles Arunder; kız kardeşinin kızı Bella Tanios ve kocası Jacob, Market Basing’e gelirler. Theresa ve Charles Arundell, Emily Arundell’in varisleri Bella Tanios ile birlikte.
Paskalya yemeği gecesi, Bayan Arundell merdivenlerden düşer. Herkes bunun bir kaza olduğunu düşünse de, Bayan Arundell bu olayın bir kaza olmadığını ve varislerinden birinin onu öldürmeye çalıştığını düşünüyor. Özel dedektif olan Hercule Poirot’ya gizlice bir mektup yazar. Poirot mektubu aldıktan sonra arkadaşıyla birlikte Market Basing’e gider. Ama Emily Arundell iki ay önce öldü. Poirot, tüm mal varlığını varislerine değil, asistanı Minnie Lawson’a bıraktığı gerçeğinden etkileniyor. Cinayetten şüphelenen Poirot, Emily Arundell ile ilgili herkesi araştırmaya başlar.
Poirot, Emily Arundell’in doktoruna gider. Doktor, Bayan Arundell’in uzun süredir karaciğer iltihabından hasta olduğunu ve ölümünün normal olduğunu söylüyor. Poirot’nun doktorun hastalığı nedeniyle koku alamaması Poirot’nun dikkatini çeker. Kazayı öğrenir. Merdivenlerin başındaki süpürgeliğe bir çivi çakıldığını ve görülmesini önlemek için vernikle kaplandığını fark eder.
Poirot, Theresa ve nişanlısı Dr. Donaldson’ı görmeye gider. Theresa, mirasın kendisine bırakılmadığı için öfkeli. Bayan Arundell’in hizmetçisi Bayan Lawson’ın onu etkilediğini ve tüm mirası devraldığını düşünüyor. Mirası geri almak için her yola başvurabileceğini söylüyor. Poirot, Charles’ı karşılamaya gider. Charles ikiyüzlü ve dürüst olmayan bir genç adamdır. Tüm parasını kumarda kaybettiği için, sık sık Bayan Arundell’den para almak ister, ancak başarısız olur. Bu yüzden teyzesinin ölmesini ve miras kalmasını istiyor. Ne düşündüğünü bildiğinden, yeni vasiyetinde tüm mal varlığını Bayan Lawson’a bıraktığını söyler.
Poirot, Bayan Lawson’ı görmeye gider. Bayan Lawson, tüm bunları planlayacak kadar akıllı olmadığını düşünüyor. Bayan Lawson, Theresa’yı kaza gecesi merdivenlerde bir şeyler yaparken gördüğünü söyler. Bayan Lawson da daha önce vasiyet hakkında hiçbir şey bilmediğini söyler. Poirot, Bella Tanios ve kocasını görmeye gider. Bella, mirası devralmadığı için üzgün. Parasını çocuklarının eğitimine harcamayı düşündü. Bella, Bayan Arundell’in ölümünden önce vasiyetini değiştirdiğini bilmiyor. Poirot ile görüşmesinde cinayet hakkında bir şeyler bildiği izlenimini yaratır.
Poirot ölmeden önce Bayan Arundell’e bakan hemşireyle konuşur. Hemşire, Bayan Arundell’in yeni vasiyetini ölmeden önce istediğini, ancak Bayan Lawson’ın ona vermediğini söylüyor. Poirot, Bayan Arundell’in avukatıyla konuşmaya gider. Avukat, Bayan Arundell’in kazadan sonra yeni bir vasiyet yazdığını ve tüm mal varlığını Miss Lawson’a bıraktığını, ancak eski vasiyetini sakladığını ve bir çekmeceye kilitlediğini söyledi. Poirot ofisine döndüğünde Dr. Tanios onu beklemektedir. Bella’nın sinir krizi geçirerek evden ayrıldığını ve acil psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Poirot, Bella’yı Bayan Lawson’ın evinde bulur. Bella, cinayeti kocasının işlediğini söyler. Poirot, Bella’yı gizlice Londra yakınlarındaki bir otele yerleştirir. Olayı detaylandıran bir mektup yazar ve ona teslim eder.
Ertesi sabah, Bella’nın çok fazla uyku ilacı alarak öldüğü haberi gelir. Bütün aile konakta toplanır. Poirot olayların iç yüzünü anlatmaya başlar: Cinayet, Bayan Arunder’ın fosforla zehirlenmesi sonucu işlenmiştir. Doktor bunu anlamadı çünkü fosfor zehirlenmesi karaciğer iltihabı ile aynı etkiye sahip. Ancak doktor cinayet sırasında ortaya çıkan kokuyu tespit edemedi. Cherles, yeni vasiyeti gördüğü için cinayeti işlemedi. Bayan Lawson’ın yeni vasiyeti görmesine rağmen yeni vasiyetini gömmediğini açıklaması şüphe uyandırıyor. Ama onları düşünemeyecek kadar saf ve aptal. Şüphelilere Dr. Donaldson ve Dr. Tanios da eklenebilir. Ancak olayın olduğu gece konakta değillerdi. Sadece bir kişi kaldı. Bella. MissLawson’ın kaza gecesi gördüğü kişi Theresa değil Bella’dır, çünkü T.A. aynada aslında A.T. Arabella Tanios’un kısaltmasıdır. Bella, babasının laboratuvarında çalıştığı için fosfor hakkında bilgi sahibidir. Bella, teyzesini merdivenlerde öldüremediğinde, onları Bayan Arundell’in yemeklerden sonra aldığı kapsüllere koyar. Nasılsa Miss Arundell kapsülleri yutacaktır. Bella, Poirot’un cinayeti çözdüğünü anlayınca suçu kocasına atmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır.