Yüksek Fırınlar – Fakir Baykurt
Tür: | Roman |
Yazar: | Fakir Baykurt |
Yayınlanma Tarihi: | 2018 |
Yayınevi: | Literatür Yayınları |
Karakterler
İbrahim Mutlu: Romanın başkahramanıdır. Maddi sıkıntıdan kurtulup iş bulup çalışmak için Almanya’ya gider.
Elif: İbrahim Mutlu’nun karısıdır. Saygılı, efendi ve ahlaklı bir kızdır.
Oma Gerda: İbrahim Mutlu’nun komşusudur.
Konusu
Fakir Baykurt bu romanda Almanya’da bir grup işçi ailesinin hikâyesini anlatır. Çalışma koşullarından uyum sorununa, geleneksel aile hayatından namus anlayışına kadar uzanan geniş bir yelpazede hem Almanya’yı hem de orada yaşayan Türk ailelerinin genel yapısını yine ustalığına yakışır bir şekilde hikâyesine ekliyor.
Yüksek Fırınlar Özeti
Maddi sıkıntılar içinde yaşayan ve bu durumdan kurtulmak için Almanya’ya gider. İlk eşini kaybeder ve yengesiyle evlenir. Yengesi kendini aldatınca onu da boşar. Son eşi köylü kızı Elif’tir. Ondan bir oğlu var ama çocuk on gün erken doğduğundan dolayı ona karşıda bir şüphelidir. Aldatıldığını hisseden İbrahim Mutlu, Elife’nin hayatını perişan eder. Ancak yapılan analizler çocuğun İbrahim Mutlu’dan olduğunu ortaya koyar.
Almanya’da geçirdiği yıllarda İbrahim Mutlu ve ailesinin en büyük yardımcısı komşuları Alman Oma Gerda’dır. Bu aile onlara her konuda yardımcı olur. Almanya’da işçilerin sendikal eylemleri de vardır. Bu eylemlere de katılan İbrahim Mutlu hala çok mutlu değildir. Romanın sonunda herkes harekete geçerken bir ormanda ve arabalarında derin düşüncelere dalarlar.
Duisburg Üçlemesi
Fakir Baykurt’un siyasi sebeplerle göç ettiği ve ömrünü tamamlandığı Almanya’da yazdığı, Almanya’ya göç edenlerin hikâyelerini anlatan ve alman endüstri birliği yazın ödülü sahibi yapan üçleme:
1. Yüksek Fırınlar | 2. Koca Ren | 3. Yarım Ekmek |
Yüksek Fırınlar – Kitap Açıklaması
Gurbette bir garip işçidir Koca İbrahim. Karısı Elif ve kızı Gülten’le, Almanya’nın Duisburg şehrinde yaşar ve zorlu ekmek kavgasında, çalışır yüksek fırınların karşısında. Yalımlar vurdukça yüzüne, tez zamanda para biriktirip ana vatana dönmeyi hayal eder; ama bilir, gelmek kadar gitmek de zordur bu topraklardan. Hem çekip gitse ne olacak’ Memlekette ekmek aslanın ağzında; üstelik durumlar da bir hayli karışık: Tükenmekte gencecik hayatlar mapushanelerde…
Bağrı ne kadar yanıksa, gönlü o kadar kırıktır İbrahim’in. İlk karısını hastalık almıştır elinden, ikincisini ise eller. Biraz buruk, biraz onuru ayaklar altına alınmış bir halde kalakalmışken öyle, Elif’i, Türkmen Kızı’nı, yepyeni bir umutla eş diye seçer kendine. Koca İbrahim bir namuslu olmasını ister ondan, bir de erkek çocuk doğurmasını. İlk bebekleri kız olur, ikincisi ise yoldadır. Bu kez muradına erer İbrahim; Deniz Bebek dünyaya merhaba der. Ama şimdide öyle bir kuşku düşmüştür ki yüreğine, gözü ne karısını ne bebeği görür…
Fakir Baykurt bu romanında, Almanya’daki bir grup işçi ailesinin öyküsünü anlatıyor. Çalışma koşullarından uyum sorununa, geleneksel aile yaşantısından namus anlayışına yayılan geniş yelpazede, hem Almanya’yı hem de orada yaşayan Türk ailelerin genel yapısını yine ustalığına yakışır bir biçimde öyküsüne katıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Gönderen: Sevgi Kesici