Sonsuz Panayır – Halide Edib Adıvar
Tür: | Roman |
Yazar: | Halide Edib Adıvar |
Yayınlanma Tarihi: | 1946 |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Karakterler
Ayşe Balkar: Lise son sınıfta okuyan, çalışkan, hırslı, içinden çıktığı kabuğu beğenmeyen, sınıf atlama endişesi taşıyan bir genç kız.
Ali Bey: Zengin ve varlıklı bir edebiyat öğretmeni.
Diğer karakterler: Nihat Sertman, Safitürk, Tıngır, Burhan Körbalta, Safinaz, Samet Şaşırtmaç
Konusu
İkinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu sermayesinin egemen olduğu İstanbul sosyete ve eğlence dünyasını konu ediniyor.
Sonsuz Panayır Özeti
Ayşe Balkar lise son sınıfta okuyan, çalışkan, hırslı, içinden çıktığı kabuğu beğenmeyen, sınıf atlama endişesi taşıyan bir genç kızdır. Zengin ve varlıklı bir edebiyat öğretmeni olan Ali Bey, okulun düzenlediği öykü yarışması için yazdığı “Sigarayı Bırakan Baba” öyküsüyle dikkatleri üzerine çeker. Ali Bey, iki bin denilen milyonerler arasında yer almak isteyen Ayşe’yi, Dame de Sion’a giden Mimar Süleyman Bolluk’un kızlarına özel ders vermesi için ayarlar. Bollar, ait oldukları sosyal sınıfın aksine oldukça mütevazıdır. Ali Bey’in önerisiyle Ayşe’yi tüm sosyetenin gittiği Şaş-Bak Köşkü’ne alarak hikayelerine ilham verirler. Ayşe, oradaki her karakteri inceleme fırsatı bulur ve Haykır Gazetesi köşe yazarı Firuzan Tıngır ile tanışır. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan Nihat Sertman’ın alt tabakadan eşi Safinaz’ı görmek için hep birlikte Taksim Gazinosu’na giderler. Borsa Kralı Samet Şaşirtmaç ile Safinaz’ın kumarhanede yaptıkları olaylı dans gecenin büyük bir gerilimle bitmesine neden olur. Ali Bey’in Ayşe’ye bir diğer katkısı da arkadaşı Uzman Safitürk’ün müdürlüğünü yaptığı Tramara Şirketinde sekreter olarak iş bulması olur. Ancak Safitürk’ün şartları vardır. Ayşe okulu bırakacak ve kızlarından başka kimseye özel ders vermeyecektir. Ayşe, 250 lira maaş ve Ayazpaşa’da kaloriferli bir apartman dairesinde yaşama imkânı olduğunu duyunca hiç tereddüt etmeden kabul eder. Başkasına ders vermeme kuralı Bolluklar’ın kızları ile Samet Şaşirtmaç’ın içine kapanık kızı Zeynep için geçerli değildir. Zeynep’in özel dersleri aileler arasında adeta bir yarış haline gelmiştir.
Bolluklar, Şaşirtmaçlar ve Ali Bey, Ayşe ve ailesinin yeni evlerine taşınmasına yardım eder. Safitürk’ün daveti üzerine tanıştığı Ayşe ve yeğeni Burhan Körbalta bu hamleyle daha da yakınlaşır. Bu yakınlaşma evlilik kararıyla sonuçlanır. Bu sırada Şaşirtmaç’ın işleri bozulur, Nihat Sertman’ın kirli işlerini yapan babası tutuklanır, önceki yıllarda birikimlerini Nihat Sertman’ın babasına kaptıran Safinaz’ın babası Sıtkı Bey afyon zehirlenmesinden hayatını kaybeder. Safinaz, içinde bulunduğu mutsuz evlilikten kurtulmanın bir yolu olarak bunları düşünür. Ancak Ayşe gibi kendi ayakları üzerinde duracak gücü kendinde bulamadığı için bu kurtuluşu Ali Bey’le evlenmekte görür ve Ali Bey’e neler olduğunu açıkça anlatır. Ali Bey, Safinaz’dan etkilenmesine rağmen onu reddeder. Ali Bey artık bütün dikkatini Burhan, Firuzan Tıngır ve Bolluklarla ortak açacağı ve Ayşe’nin babası Saffet Balkır’ın mali işlerini üstleneceği matbaa şirketine çevirmiştir. Ne yapacağını şaşıran Safinaz, Samet Şaşirtmaç’ın çıldırdığı için deli gömleği giydirilerek Bakırköy’e götürüldüğünü görür. İçinde bulunduğu duygusal durum nedeniyle bayılır. Uyandığında hamile olduğunu öğrenir.
Sonsuz Panayır – Kitap Açıklaması
“En nihayet, insanları tamamen şeytanın nüfuz mıntıkasına sokabilecek kudret şunlardır: Kuru gürültü, ahenksiz fakat dinmeyen bir şamata, sonsuz bir söz ve seda anarşisi! Şamata şamata… Manalı manasız, lüzumlu lüzumsuz, ebedî bir gümbürtü ve çığlık! Bunları insanlara dinamizm, kudret, hareket diye yutturmak lazım… Ve yutturabilirsiniz, yeter ki insanlarda düşünmeye, iç hayatı yaşamaya mecal bırakmayacak, aman, aralık vermeyecek gümbürtü ve gürültü, günlük bir ihtiyaç haline gelsin.”
Halide Edib, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Anadolu sermayesinin egemen olduğu İstanbul sosyetesini ve eğlence dünyalarını anlatırken romanına Sonsuz Panayır adını verir. Bu eğlence yerleri, panayırlar, eğlencenin işin içine girmesine rağmen hiç bitmeyecek bir olumsuzluğa işaret eder. Bu olumsuzlukta Anadolu daha doğrusu Anadolu sermayesi önemli bir yer kaplar. Halide Edib’in cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı romanlarda Anadolu, eğitilmesi, medenileştirilmesi gereken bir yerken İkinci Dünya Savaşı’nda kentli burjuvaya egemen olmuş Anadolulunun burjuvalaşmış hali yazarı oldukça rahatsız eder.
-Seval Şahin-
(Tanıtım Bülteninden)