Senin Suçun Değil – Beyhan Budak
Tür: | Psikoloji, Kişisel Gelişim |
Yazar: | Beyhan Budak |
Yayınlanma Tarihi: | 2020 |
Yayınevi: | İnkılap Kitabevi |
Konusu
Bizi biz yapan yaşadıklarımız değil midir sevgili okurlar?
Yazarımızın bu ikinci kitabı ile geçmişimize doğru bir yolculuğa çıkıyoruz sanki. İçimizdeki suçluluk, öfke gibi bazı duyguların yaşadığımız olumsuz olaylar neticesinde oluştuğunu anlıyoruz. Çocukken ailemizden aldığımız sevgi, güven ve saygıyı değerlendiriyoruz. Anne baba davranışlarının üzerimizdeki etkisini, küçük bir travmanın bile ilerde etkisinin ne kadar büyük olabileceğini satırlarda okuyoruz. Anne-baba olmanın, aile olmanın, çocuk yetiştirmenin ne kadar hassas ve önemli olduğunu anlıyoruz bir kez daha. O yüzden belki de herkes anne baba olmamalı ne dersiniz?
Senin Suçun Değil Özeti
Hepimiz insan olmanın bir sonucu olarak çeşitli duygular yaşarız ve bu duygular mutluluk gibi pozitif duygular olabileceği gibi öfke, kaygı gibi negatif duygular da olabilir. Herkes bu duygularla baş edebilmek için farklı metotlar geliştirse de bazen aşırı stres gibi durumlarda geçmişten gelen daha önce baş ettiğimizi düşündüğümüz sorunlarla daha belirgin bir şekilde karşılaşabiliriz.
İnsan özünde aciz bir varlık ve özellikle bebeklik dönemlerinde hem fiziksel hem de manevi ilgiye muhtaçtır. Fiziksel ihtiyaçların psikolojik ihtiyaçlardan daha önce geldiğine dair bir ön kabul olsa da tek başına yeterli değildir. Örneğin, hiç kimseyle hiçbir şey konuşmaksızın yetişen çocukların hangi dili konuşacaklarının sınanmasana dair bir deney yapılmış ve bebeklerin sadece fiziksel ihtiyaçları karşılanmıştır. Ancak deney sonucunda çocukların hangi dili konuşacağı konusu bir yana dursun kendisiyle hiç konuşulmayan bebeklerin hepsi ölmüş. Buradan da anlaşılacağı gibi insanların manevi ilgi deposu da fiziksel ihtiyaçları kadar önem arz etmektedir.
Hepimiz dünyaya gelen milyarlarca insandan sadece biri olsak da hep özel olduğumuzu hissetmek isteriz. Bir insanın sevgi deposunun dolabilmesi için öncelikle onu dünyaya getiren insanlar tarafından sevilmesi gerekir. Sevgiyle büyütülen kişi de sevilmeye layık olduğunu düşünerek kendini de sevecektir. Aksi halde ailesi tarafından ilgi ve sevgi yoksunluğuna maruz kalan kişi sevilmeyi hak etmediğini düşünür ve bu da özgüvensizlik, değersizlik gibi duyguların ortaya çıkmasına sebep olur. Bu durumun uzun vadede kötü sonuçları olabilir. Bu ilgi ve sevgi çok aşırı ve uç seviyede olduğunda da kişiyi narsist bir insana dönüştürebilir.
Çocuk yetiştirirken anne ve babanın hem kendi rollerinde hem de ilişkisel olarak sağlıklı bir tutum geliştirmesi çok önemlidir. Sağlıklı bir ilişki mutluluk ve başarıyı da beraberinde getirir. Çocuklar dış dünyaya bağlantı kurmayı öncelikle aileleri vasıtasıyla gerçekleştirir, aile bireyleri ile ilişki bireylerin ileride diğer insanlarla kuracağı ilişkilerin de temelini oluşturur. Hatta problemli ailelerde büyüyen çocuklar ilerde geçmişte yaşamış olduğu problemleri bu vesileyle çözeceğini zannederek aynı probleme mustarip eş seçimleri yapabilirler. Yetişkin aklımızla baktığımız zaman bize saçma gelen bazı durumlar, geçmişte yaşanan travmaların duygusal bağlantılarından dolayı uzun süreli etkiler gösterebilirler.
Çocukken yaşanan travmatik olaylar, her zaman kendisini göstermese de yoğun baskı, kayıp, ayrılık gibi psikolojiyi zorlayan durumlarda kendilerini ortaya çıkarabilir. Bu duygu patlamaları kendini fiziksel ya da mental olarak gösterebilir. Fiziksel olarak sebebi bulunamayan bazı problemlerin sebebi yaşanan bu travmatik olaylar olabilir ve bu durumların alttaki neden bulunarak çözümlenmesi gerekir. Geçmiş her ne kadar değiştirilemeyecek bir olgu olsa da yaşanan bu travmaya farklı bir bakış açısı geliştirilerek travma etkilerini azaltmak mümkündür.
Başımıza gelen olayları yorumlama biçimimiz, zekâmızın ve deneyimlerimizin bir sonucudur. Ancak bazı durumlarda çevresel etkiler sebebiyle bu sorunlarla başa çıkma mekanizmamız adeta bir virüs etkisiyle sekteye uğrar ve böyle durumlarda objektif bir değerlendirme yapmamız zor olabilir. Böyle durumlarda bunun bir yanılgı olduğunu bize göstermeye yarayacak profesyonel biri veya iyi bir gözlemci olan sevdiğimiz bir yakınımızdan yardım alabiliriz.
İyileşme yolunda atılabilecek ilk adımlardan biri kendine daha anlayışlı ve şefkatli davranmaktır. Başımıza gelen her olayın sorumlusu bizler değilizdir ve bazen her şeye gücümüzün yetemeyeceğini kabullenmemiz gerekir. Olumsuz duyguları tek yaşayan biz değiliz ve kendini güçsüz hissetmek de oldukça insani bir durumdur. Burada önemli olan bu kötü hislerin sonsuza kadar süreceği yanılgısına düşmemektir. Bu sebeple yaşanan duygular karşısında büyük resme bakıp her şeyin geçici olduğunu ve o dönemin yaşanması gerektiğini bilerek yaşamak gerekir. Yaşanan olumsuzlukların pozitif yanını görebildiğimizde ise büyümeye ve gelişmeye başlarız. Kimse içinde bulunacağı hayatı seçerek hayata başlamıştır, şu anda kontrol edebileceğimiz tek şey anımızdır. Bu sebeple odaklanmamız gereken geçmişin bugünkü etkileridir. Geçmişe takılıp kalan bir insan anı yaşayamayacağı için kısır bir döngüye girebilir. Yaşanılan olumsuzluk her ne olursa olsun bu duyguların geçebileceğine karşı olan umudumuzu hiç kaybetmemeli ve çözüme odaklanmalıyız. İnsan ne ile yaşar? Sorusunun cevabı çok kapsamlı olsa da ne ile yaşayamaz sorusunun cevaplarından biri kesinlikle umuttur.
Senin Suçun Değil – Kitap Açıklaması
Hayatındaki sorunları düşün; değersizlik duygun, sana zarar veren ilişkilerinden vazgeçemeyişin, başarısızlıkların, aynı hataları tekrar tekrar yapışın, başkalarına şefkatle yaklaşırken kendine acımasız oluşun, içindeki kaybolmayan öfke ve hatta kıskançlıkların…
Bunları yaşamayı sen mi seçtin? Ya da belki de geçmişte yaşadıkların bugün böyle hissetmene neden oluyor. Kendini suçlamayı bırak, bu işleri daha kötü hale getirmekten başka bir işe yaramaz. Bu kitapla birlikte geçmişinin karanlık dehlizlerine doğru bir yolculuğa çıkacağız; içine doğduğun aileden, yaşadığın travmalara kadar, bugün var olan problemlerinin geçmişteki izini süreceğiz. Çocukken alman gereken sevgi, saygı ve güveni alamadığın zaman neler olduğunu, zehirli anne baba davranışlarının nasıl yıkıma yol açtığını görecek; bazen önemsiz sanılan küçük bir travmanın uzun vadeli etkilerinin çok büyük olduğunu fark ettikçe hafifleyeceksin. Bu kitap sana mucizeler vaat etmiyor, hiçbir şey mükemmel olmayacak, ancak şu anki halinden daha iyi hissetmen kesinlikle mümkün. Beraber yürüyeceğimiz yolun amacı bu.
Kendine bu şansı vermelisin…