Eski Çağ’da Yakındoğu – Amelie Kuhrt
Tür: | Araştırma – Tarih |
Yazar: | Amelie Kuhrt |
Yayınlanma Tarihi: | 2009 |
Yayınevi: | İş Bankası Kültür Yayınları |
Konusu
Mezopotamya uygarlığı günümüz medeniyetin temelleri atmış ilk tarımın, ilk takvimin, ilk astronomi gözlemleri yapıldığı yerdir. Aynı zamanda ilk dinsel reformların yapıldığı yerdir. Uygarlık burada başlamış ve daha sonrada batıya yayılmıştır.
Eski Çağ’da Yakındoğu Özeti
İlk çağ uygarlıklardan ilki Sümerlerdir. Sümerler yazıyı bulmuş, astronomik gözlemler yaparak sonraki uygarlıklara bilimsel ve sanatsal eserler bırakmışlardır. Özellikle Sümer çömlekleri tüm Mezopotamya’ya yayılmıştır. Aynı zamanda tarihin ilk kanunları olan Urkagina Sümerlere aittir. Sümer imparatorluğu yok olduktan sonra dilleri uzun bir süre yaşamıştır. Sonraki uygarlıklar Sümerceden yararlanmışlardır.
Daha sonra Akatlar gelmiş ve Akatlar tarihin ilk imparatorluğun kurmuşlardır. Büyük Sargon döneminde yenilmeden sınırlarını genişletmiştelerdir. Naram Sin ise kendini dünyanın dört bir yanının efendisi ilan etmiştir.
Mısırlılar ise güneş takvimini bulmuş Nil nehrinin kenarına yerleşimler kurmuş ve buralara tarım yapmışlardır. Ayrıca Firavunun tanrının yeryüzünden temsilcisi saymışlar ve onun koyduğu tüm kurallara riayet etmişlerdir. Mısırlılar ölümden sonraki hayatta inandıkları için cesetleri mumyalamış ve kralları için dev mezarlar olan piramitler yapmışlardır.
Yine bu dönemdeki en güçlü devletlerden biri Hititlerdir. Sınır anlaşmazlığı yüzünden mısırlılarla çatışmış ve daha sonra dünyadaki ilk yazılı anlaşma olan Kadeş barışını yapmışlardır.
Asurlar ise orta doğunun en zalim ve şiddet yanlısı imparatorluğuydular. Daha sonra Babil Med’lerin saldırıları ile yıkılmışlardır.
Eski Çağ’da Yakındoğu – Kitap Açıklaması
Amélie Kuhrt’un doğuda İran ve Afganistan’dan batıda Doğu Akdeniz ve Anadolu’ya, kuzeyde Karadeniz’den güneyde Mısır’a kadar uzanan geniş bir coğrafi alanın yaklaşık üç bin yıllık tarihini incelediği iki ciltlik bu eser, kendi alanındaki en önemli başvuru kaynaklarından biri, belki de birincisidir. En eski yazılı belgeler ile Büyük İskender’in fetihleri arasında kalan bu uzun ve insanlık tarihi açısından can alıcı dönemi, son arkeolojik bulgulara, metin çözümlemelerine, eksiksiz denebilecek bir bibliyografyaya dayanarak anlatan Kuhrt, ayrıca çeşitli yorum ve metodoloji sorunlarını da mercek altına alıyor.