Mason Locasında Aşk ve Kılıç

Mason Locasında Aşk ve Kılıç – Osman Balcıgil

Karakterler

Azem Afgani: İran asıllı bir kadındır. Annesinin zorlamasıyla erkek kılığına girerek mason locasına dahil olur. Dedesinin vasiyetini yerine getirip kılıcın akibetini korurken aşkı da Sedat’ta bulup evlenir.

Sedat Demirciler: Varlıklı bir aileden gelen Sedat, eğitimli ve çok yönlü birisidir. Kılıcın güvenliğini korumayı başarırken sevdiği kadını da yalnız bırakmaz.

Peykan Efgani: Türkiye’ye geldikten sonra hukuk okuyur. Şirin Afgani ile evlenmeyi başaramayınca miras kılıcı almak için elinden geleni yapar.

Şirin Afkani: Babası, Vâlâ Afkani ile birlikte İran’da ki devrim sonrası Türkiye’ye İstanbul’a gelirler. Beraberlerinde getirdikleri yüksek değere sahip kılıcı satabilmek için önce babasına sonra kızına baskı yapan ve mesleği avukat olan bir kadındır.

Konusu

Roman, yüzyıllık bir kılıcın mirasçılarıyla Türk Masonların arasındaki çekişmeyi anlatıyor. Okurken yer yer Afganistan ve İran tarihine gidip gelirken dönemde yaşananlara da ışık tutuyor ve aynı zamanda mason locasının iç işleyişini, gelenekleri, kurallarını da okuyoruz. Böylelikle aşk, sevgi, emanete olan saygıya da şahit olmuş oluyoruz. Yazarın da dediği gibi “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.”

Osman Balcıgil’in romanlarını okuyanlar sadece belirli bir konuyu okumazlar. Yeni bir kitap önerisi vardır satır aralarında. Okurken kendiniz de araştırma hissi duyarsınız ve sizi yeni yazarlar ve yeni romanlarla tanıştırır. Kitap bittiğinde, zihninizde oluşturduğu etki, “iyi ki” dedirtir.

Mason Locasında Aşk ve Kılıç Özetİ

Mason locası kardeşliğine yeni katılan iki genç Âzem ve Sedat, kendilerini onları merakla dinleyen kalabalığa tanıtırlar. Sedat Demirciler, varlıklı bir ailenin çocuğu olmasına rağmen bundan söz etmezken eğitiminden ve kendini geliştirmek için neler yaptığımdan bahseder. Âzem Afgani, aldığı eğitimlerin yanı sıra ailesinin İran’dan mecburi göçlerini kısaca anlatır. Dedesi Vâlâ Afgani’nin soyu kardeşlik bağıyla bağlı olduğu Cemalettin Afgani’ye dayanmaktadır. İranlı Şah Rıza Pehlevi’nin sağ kolu ve kardeşlik teşkilatının Büyük Hazine Emini’dir. İran’da gerçekleşen devrim sonrası kaçmak zorunda olan Vâlâ Bey, küçük kızı Şirin’i ve kardeşliğe ait birkaç parça “eşya” yı alıp İstanbul’a kaçarlar. Kendi soyu hakkında geniş bilgiye sahip olan Âzem’e Cemalettin Afgani ile ilgili bir konferans hazırlamasını ister. Kardeşlik zincirine katılan bu iki genç, uyumlu çalışmalarıyla göz doldururlar. İlerleyen günlerde zamanlarının büyük bir kısmını birlikte geçirmeleri dikkatleri üzerlerine çekerler. Buna uzun boyları, alabildiğine güzel yüz ve vücut hatlarının özellikle de Âzem’in feminen görüntüsü etkili olur. Loca başkanı Üstad- Muhterem, konuyu daha iyi anlamak için Âzem’in ailesine misafir olur. Sedat’ın da katıldığı yemek şüpheleri artırmaktan öteye gitmez.

Üstad- Muhterem’i rahatsız eden diğer bir konuda onu ziyarete gelen Peykân Efgani’nin söyledikleridir. Ona göre, Afgani ailesiyle şahsi bir meselesi olduğunun ve kendine ait olduğunu iddia ettiği kılıcın locanın himayesinde olduğunu ve iade edilmesini ister. Üstad- Muhterem konuyu Büyük Üstada sorduğunda, kılıcın Vâlâ Bey tarafından bir gün İran’da yetki kazanacak kardeşliğe verilmek üzere emanet edildiğini söyler. Fakat soruların ardı arkası gelmiyor, bunun Âzem’in locaya dahil olmasının akabinde olması şüpheyi artırıyordur. Bunu izleyen günlerde Âzem ve Sedat, Büyük Üstadın odasına izinsiz girip kılıca bakmak istemeleri, onlara güvenen başta üstad- Muhterem’i zor durumda bırakır. Şaşırtıcı olaylar bununla da kalmaz Şirin Hanım ve Peykan Bey kılıcın kendilerine ait olduğunu, eğer anlaşma yoluna gidilirse kılıcın satışından kendilerine yüzde verileceğini, diğer türlü kanuni haklarını aramak zorunda kalacaklarını söylerler.

Locanın dünya yüzündeki pek çok daha eski geçmişe ve geçen süre zarfında edinilmiş geleneklere, göreneklere ve yazılı metinlere göre yönetildiği düşünüldüğünde kılıcın iadesi mümkün değildir. Eğer birisi locaya, maddi değeri ne kadar yüksek olursa olsun bir kılıç vermiş ve “Usulünce seçilmiş kardeşlere teslim edilecektir.” demişse, burada geçen “Usulünce” kelimesi belirleyicidir.

Şaşırma sırası bu defa, öfkeden deliye dönen Şirin Hanım ve Peykan Bey’dedir. Âzem, annesinin onu kılıca yakın olması hatta çalması için kardeşliğe dahil olması için zorladığını, oysa kendisinin dedesinin vasiyeti için buraya katıldığını söyler. Vâlâ Bey, sahibi değil koruyucusu olduğu kılıcın satılmasının onurunun kırılacağını vasiyet etmiştir. Son olarak kılıcın topuzundan çıkan vasiyetle birlikte kılıç locada kalır. Peykan Efkani, son kozunu kullanır. Âzem’in aslında bir kadın olduğunu ve Mason locasına kadınların girmesinin kural ihlali olduğunu söyler. Kılıç ona verilmezse bunu bütün dünyaya duyuracağını da ekler. Son kararı verecek olan Büyük Üstad konu ne olursa olsun emanete sahip çıkar.

Mason Locasında Aşk ve Kılıç – Kitap Açıklaması

Kadınların kabul edilmediği bir mason locası, iki genç, yeni kardeş: ÂZEM ile SEDAT…

Herkesin gözü onların üzerinde!

Yüzlerce yıldır “usulüne uygun” davranarak var olmayı başaran masonlar, Aşk’a dair bu krizi atlatabilecekler mi?

Dünyaca ünlü müzayede şirketi Bonhams, Büyük Üstat’ın odasında asılı kılıcı 20.000.000 sterlin açılış fiyatıyla müzayedeye koymayı teklif etti!

Uzmanlar, “100.000.000 sterlini görürsek şaşırmayız” dedi.

Hindistan’ın sembolü Tac Mahal’i inşa ettiren Şah Cihan için, 400 yıl önce yapılmış “SİHİRLİ KILIÇ” kimin olacak?

İranlı mirasçılarla Türk masonlar arasında gerçekleşecek büyük savaşı kim kazanacak?

Cemaleddin Afgani İngiliz ajanı mıydı yoksa Ruslar için mi çalıştı? Müslüman mıydı yoksa Zerdüşti mi? Neden, kimsenin kendisini sevmediğini düşünerek öldü?

Bir mason üstadı olan CEMALEDDİN AFGANİ’nin

AŞK’ta, KILIÇ’ta ve ÂZEM’de gizli, soluk kesen serüveni!

Olayların göbeğinde yaşayan bir Üstad-ı Muhterem ile masonların bir numarası Büyük Üstat’ın gücü, “usulüne uygun olmayan” bir Aşk ve Kılıç’la gerçekleşecek büyük savaşı kazanmaya yeterli olacak mı?

MASON LOCASINDA GEÇEN İLK TÜRK ROMANI