Rüya – Ivan Sergeyeviç Turgenyev
Tür: | Roman |
Yazar: | Ivan Sergeyeviç Turgenyev |
Yayınlanma Tarihi: | 2021 |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Karakterler
Anlatıcı: Hikâyenin merkezinde yer alan anlatıcı, adı verilmemiş bir karakterdir ve olaylar onun perspektifinden aktarılır. Duygusal açıdan karmaşık, içe dönük ve yaşamın anlamını sorgulayan bir karakterdir. Rüyada karşılaştığı olaylar, onun içsel çatışmalarını, geçmişine dair pişmanlıklarını ve belki de çözülmemiş duygusal yaralarını açığa çıkarır. Bu karakter, bir anlamda modern insanın ruhsal yalnızlığını ve yabancılaşmasını temsil eder.
Gizemli Kadın: Anlatıcının rüyasında karşılaştığı bu kadın karakter, hikâyenin en önemli sembollerinden biridir. Kadın, anlatıcıya hem tanıdık hem de yabancı gelir. Bu ikili hissiyat, kadının anlatıcının bilinçaltındaki farklı figürleri temsil ettiğini düşündürür. Bir yandan annesini, diğer yandan da idealize edilmiş bir sevgiliyi veya kaybedilen bir aşkı simgeliyor olabilir. Kadın, gizemli, mesafeli ve soğuktur, ancak bu soğukluğun altında anlatıcıda derin bir çekim yaratır. Anlatıcının ona duyduğu ilgi ve merak, aslında kendi içsel arayışını ve eksik kalan duygusal yönlerini keşfetme arzusunu ifade eder.
Konusu
Kitapta bir adamın rüyasında yaşadığı derin bir ruhsal yolculuğu ve bu rüya aracılığıyla kendi geçmişi, kimliği ve varoluşsal kaygılarıyla yüzleşmesini ele alınır. Hikâye, anlatıcının rüyasında karşılaştığı gizemli bir kadın figürü ve geniş, boş bir çöl manzarası etrafında gelişir. Bu kadın, anlatıcının bilinçaltında önemli bir yere sahiptir ve onun yaşamına dair bastırdığı duyguları ve geçmişine dair travmalarını açığa çıkarır.
Rüya Özeti
“Rüya” (1877), Rus yazar İvan Turgenyev’in kısa ama derinlikli bir hikâyesidir. Eser, gerçeklik ile hayal dünyası arasındaki çizgileri bulanıklaştıran bir temaya sahip olup, insanın içsel çatışmalarını ve bilinçaltını sorgulayan, sembolik öğelerle dolu bir anlatıdır.
Hikâye, bir adamın rüyasında yaşadığı esrarengiz olayları konu alır. Anlatıcı olan başkahraman, yaşadığı bu rüya aracılığıyla geçmişine, kimliğine ve hayatın anlamına dair içsel bir sorgulamaya girer. Hikâye, temel olarak rüya ve gerçek arasındaki sınırları irdeleyerek, insan ruhunun derinliklerindeki duygusal ve psikolojik çatışmaları ele alır.
Anlatıcı, bir akşam yatmaya hazırlanırken, bilinçsiz bir şekilde bir rüya âlemine adım atar. Rüyasında, büyük bir çölün ortasında yürüdüğünü fark eder. Bu çöl, geniş, boş ve uçsuz bucaksızdır. Her şey sessizdir ve bu ortam kahramanın içinde büyük bir yalnızlık hissi uyandırır.
Yürürken, uzakta bir figür görür. Bu figür ona doğru yaklaştıkça, bir kadının silueti belirir. Kadın, tuhaf bir şekilde ona tanıdık gelir. Bu noktada, rüyanın doğası değişir. Kadının varlığı, kahramanın geçmişine dair anılarını, çocukluk travmalarını ve uzun süredir bastırdığı duyguları tetikler.
Kadın, sembolik bir karakterdir. Bir anlamda, kahramanın annesini, bir diğer yandan da idealize edilmiş bir sevgiliyi temsil eder. Onunla geçen diyaloglar ve yaşanan anlar, anlatıcının içsel dünyasında bir tür çözülme yaratır. Kadının soğuk, uzak ama aynı zamanda çekici tavırları, anlatıcıda derin bir hüzün uyandırır.
Rüyanın ilerleyen kısımlarında, anlatıcı kendini bir tür trans hâlinde hisseder. Bir an rüyanın içindeyken, bir sonraki an gerçek dünyaya döner gibi olur. Rüya boyunca, ölüm, yaşamın geçiciliği ve kader gibi evrensel temalar üzerinde düşünmeye başlar. Kadın ise ona sürekli olarak bir tür bilgelik ve hakikat sunmaya çalışır, ancak bu hakikat ulaşılmaz ve belirsizdir.
Rüya sona erdiğinde, anlatıcı kendini büyük bir boşluk ve içsel karmaşa içinde bulur. Rüya sırasında deneyimledikleri, onun hayatına ve geçmişine dair birçok soruyu yeniden düşünmesine sebep olur. Ancak bu soruların hiçbiri tam olarak cevaplanmaz. “Rüya”, bir tür varoluşsal sorgulamanın temsili olarak, okuyucuyu da derin düşüncelere yönlendiren bir eserdir.
Rüya – Kitap Açıklaması
Klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı Turgenyev çağdaşlarından bütünüyle farklı bir yol izledi, yaşadığı dönemde Avrupa kültürüne ve bakış açısına daha yakın bir tavır sergiledi. Dönemin ünlü eleştirmeni Belinski’den büyük destek gören Turgenyev uluslararası üne kavuşan ilk Rus yazar oldu.
Daha sonra kaleme alacağı büyük yapıtların habercisi olan öyküleri yazarın edebî kariyerinde çok ayrı bir öneme sahiptir. İki öyküden oluşan bu derlemenin ilk öyküsü Şçigrovsklu Hamlet siyasi haksızlıklar nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan, yaşamları baskı altında geçen Rus soylu aydınlarının yazgısına odaklanır. Yoğun olarak mistisizm ve fantazmagori içeren ikinci öykü Rüya ise Rus edebiyatında bu türdeki ilk örneklerden biridir.
(Tanıtım Bülteninden)