Ana SayfaRomanÖlüm Hastalığı

Ölüm Hastalığı

Ölüm Hastalığı – Marguerite Duras

Tür:Roman
Yazar:Marguerite Duras
Yayınlanma Tarihi:2005
Yayınevi:Metis Yayınları
Konusu

Karadeniz kıyısında bir otel odasında yaşayan bir adamın, birlikte olmak için para ödediği kadınla olan ilişkisini ve aşk arayışını konu ediniyor.

Ölüm Hastalığı Özeti

Anlatının genel olarak aşk arayışı içinde olan erkek kahramanı, aşkını yönlendirebileceği kadını bulsa da onunla bütünleşemez. Varoluşsal sıkıntıyı ve sorun olarak sevgisizliği simgeleyen asıl kişi erkek kahramandır. Burada özellikle Duras’ın tasarımıyla kadın organı, erkeğin yalnızlığının kökenine inebileceği, varoluşun, hiçliğin sıkıntılarıyla yüzleşebileceği, aşkı bulabileceği bir metafor olarak kullanılıyor. Çünkü sevgisizliğin ve yalnızlık duygusunun baskısı altında olan erkek, ilk kaynak olan bu cinsel organa girerek kaçmaya çalışır. Bu anlamda metne varoluşsal bir boyut katan unsur, insanın bu eylem sırasında ve sonrasında çözümü zihninde/ruhunda bulamaması ve arayışın her seferinde çözümsüzlüğe doğru evrilmesidir. Keşfetmek ve öğrenmek için çabalayan insan, bu çabaların her birinde bir çıkmazla karşılaşır. Dolayısıyla kadın cinsel organı erkek için çözüm olmaktan çok başlı başına bir hiçliktir ve onun yetersizlik duygusunu çoğaltır, hiçlik hissini yoğunlaştırır, sıkıntıyı daha da besler. Erkeklerin yaşadığı bu çözümsüzlük ve çözümsüzlük, kadınların bilinmezliği ve muamması yani her iki cinsiyetin bambaşka dünyalardan olması Ölümcül Hastalığı destansı ve trajik yönleriyle besleyen ve onu dokunaklı bir metin haline getiren temel motiflerdir.

Duras bu duyguyu kahramanları aracılığıyla dile getirirken, acının en basit, dolayısıyla en içinden çıkılmaz ve problemli biçimine odaklanıyor. Burada erkek ve kadın, basit bir cinsel ilişkinin ötesinde, tamamen farklı iki cinsiyetin ruhsal ve duygusal olarak birbirine ulaşma çabasını ifade etmektedir. Bu çabanın bir tezahürü olarak iki cinsiyetin fiziksel birlikteliği, kahramanların aşk arayışı göz önüne alındığında kaçınılmaz olarak bir kısır döngüye dönüşür. Çünkü bu birliktelik, onların manevi açlıklarını doyurmanın ötesinde, açlıklarını daha da artıracak gibi görünüyor. Ölüm Hastalığı anlatısının trajik, destansı ve duygusal boyutları arayışın başladığı ve tatminsizliğin farkına varıldığı bu anda başlar.

Kadın metnin klasik, destansı yönünü, erkek ise modern dönemin bireyini temsil etmektedir. Özellikle kadının erkeğe göre metinde daha az yer alması, erkeğin yorumlayan, yargılayan ve düşüncelerini daha çok ifade eden kişi olması kadını daha gizemli kılmaktadır. Böylece kadın, erkeğin gözünde keşfedilmeyi bekleyen bir muamma olarak belirir, ifade edilemeyen ve ulaşılamayan destansı güzelliğin, sahip olunamayan destansı aşkın vücut bulmuş hali olarak görünür. Erkeğin modern bireyi temsil eden yönleri çözümsüzlüğe mahkûm olması ve arayış içinde olmasıdır. Burada erkeğin rahat ve huzurlu olmasının hiçbir gerekçesi, nedeni ya da çaresi yok gibi görünüyor. Anlatıya sinen huzursuzluk arayışının ve tatminsizliğinin ana nedeni olsa da Ölüm Hastalığı’nın kadın-erkek çatışması yönlerini besleyen özelliklerdir. Anlatıdaki erkek kahramanın modern bireyi temsil ettiğinin bir başka göstergesi de gözlemlediği kadını bedeni ve fiziksel görünümüyle sınırlamasıdır.

Kadının güzel olduğu görüşü erkeğin gözleri ve gözlemleri üzerinden aktarılırken aynı zamanda erkeğin bu kırılganlık ve zayıflığın “iğrenç” olduğu yorumu da süzülmektedir. Erkeğin içindeki aşk-nefret gerilimi, onu kadını “öldürmeye”, yani cinnet durumuna sürükler. Çünkü bu anlatıda erkek, bilinçli olarak yalnızlığı seçmeyen, kendisinden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı “yalnızlaşan” modern dönemin bir bireyi olarak düşünülmekte ve Duras’ın ona yüklediği rol sıkışıp kalmaktır. Hiçlikte, aşkın olamamanın acısı. Metinde kadın, erkeğin cinsel ve ruhsal arzularının nesnesi ve ifadesidir, aynı zamanda erkeksi şiddetin ve erkeksi acının da nesnesidir.

Ölüm Hastalığı – Kitap Açıklaması

‘Sevdiğini öldürecek gibi olma duygusunu, onu kendinize, yalnız kendinize saklama, bütün yasalara rağmen, bütün ahlaki baskılara rağmen onu alma, kaçırma isteğini duydunuz mu? Hiç bu isteği duydunuz mu? der.

Hiçbir zaman, dersiniz.’

KitapDiyarı
KitapDiyarı
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
En eski
En yeni En çok oy alan
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

Sosyal Medya

774BeğenenlerBeğen
4,853TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
62AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular