İncir Kuşları – Sinan Akyüz
Tür: | Roman |
Yazar: | Sinan Akyüz |
Yayınlanma Tarihi: | 2012 |
Yayınevi: | Alfa Yayıncılık |
Karakterler
Suada Hatiboviç: Alev renkli kızıl saçlara sahip, İyi kalpli, inatçı, hayalperest ve dinine bağlı bir karakterdir.
Tarık Begiç: Uzun boylu, mavi gözlü, Aşkprest, romantik ve dinine bağlı bir karakterdir.
Konusu
İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı genç bir kız olan Suada’nın gerçek hayatından yola çıkarak, Okuyucuyu savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanık olmaya davet ediyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkta “savaş ve şiddeti”, savaşta “aşk ve inancı” ustaca konu ediniyor.
İncir Kuşları Özeti
Süeda, okul için ailesinden ayrı kalan teyzesi İfeta ile birlikte yaşamaktadır. Muhteşem piyano çalan Sueda, konservatuarda okuyor. Bir gün hocası Profesör Duşanka’nın odasındayken içeri giren genç bir adam Sueda’nın kalbini çalacaktır. Hikâyeleri ilk görüşte başlıyor. Sueda, Profesör Duşanka’nın odasından ayrıldığında karşısında Tarık’ı görecektir. Böylece ilk aşkını görecektir. İşte hikâyeleri böyle başlıyor…
Tarık, annesi Profesör Duşanka ile bir haftalığına yurt dışına gitmek zorundadır. Tarık istemese de annesinin zorlamasının peşinden gitmek zorundadır. Süeda’nın sınıfında Vukadin adında bir çocuk vardır. Vukadin, Tarık’ın gidişinden yararlanarak Sueda’ya aşkını itiraf eder. Yalvarır ağlar ama Süeda’nın gözleri Tarık’tan başkasını görmez. Reddedilen Vukadin hırslı hale geldi ve asker olmak için okulu bırakır. Bu durumu umursamayan Süeda yaklaşan tehlikenin farkında değildir.
Savaş günleri hakkında giderek daha fazla arzu duymaya başlarlar. Süeda ise ablası Edina tarafından bu zor günleri organize ettiği için Foça’ya borçludur. O gün, belki aylar ya da yıllar sonra halasını bir daha asla göremeyecekti. Bir süre sonra Süeda Foça’yı başlattır ve savaş başlar. Bosna Hersek yerine Sırpların güvenini kırmaktır. Halası İfeda’ya yağmur yağar. Tarık ve yanından gelen haberler kara bulutlarla çevrilidir. Bu kara bulutlar bu sefer Boşnakların üzerine bereket değil şer yağacaktır. Bir gün Sırp askerleri Sueda’ya baskın düzenler. Özenle ikisi de olay yerinde şehit edilir. O evden 3 kız kardeş ve 4 kişi olacak ve ilk acı gösterisi olacak. Süeda, Edina ve Ayşe’yi tek tek tükettiler. Gece Vukadi’nin de aralarında bulunduğu askerler kızlarıyla birlikte gelir. Ayşe artık bu acıya dayanamaz ve şehit olur. Süeda’ya ise sadece Vukadin hız verir. Vukad’ın yapması gerekenler. Vukadin bu düşünceyle yaşarken Süeda, annesinin Ayşe ablası Tarık’ın, eniştesi Edina’nın kız kardeşinin acısını ve çekeceği azabı yaşar. Sabah uyandığında ablası Edina ile hastadır. Ayşe, ablasının vefatıyla daha da yıkılır.
O gün Edina ve babası farklı kamplara götürülür. Sueda, Vukadi ile birlikte. Süeda için asıl azap Vukadi’nin ölümüyle başlayacaktır. Sueda’yı başka bir kampa götürürler ve onu diğer acı çeken kadınlarla bırakırlar. Babasını o kampta bulan Süeda, en azından babası hayatta olduğu için yalnız olmadığına dair ümidi vardır. Ama yine de Edina’dan haber alamaz. Her hafta insanlar Boşnaklar ve Sırplar arasında değişiyor. Bu haftalardan birinde Sueda gülümseyecek ve serbest bırakılacaktır. Bosna Hersek’e geldiğinde halasının şehit olduğu hastanede psikolojik tedavi görmeye başlar. Bir gün Sueda’dan bir konser vermesi istenir. Aylar sonra ilk kez vazgeçilmez piyanosunun başında olacak. O konserde Profesör Dusanka ile karşılaşır. Tarık için yazdığı mektupları verir. Öte yandan Edina ve babasını arıyor. Sueda, Edina’nın İsveç’te olduğunu öğrenir. Tarık, Süeda’yı almak için hastaneye gelir. Aynı gün babasını da bulan Süeda; Tarık, Profesör Duşanka ve babasını alıp Edina ile İsveç’e yerleşir.
İncir Kuşları – Kitap Açıklaması
Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları’ndan çıkan İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı bir genç kz olan Suada’nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor. Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı… Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada’nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde “savaşı ve şiddeti”, savaşın içinde de “aşkı ve inancı” ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı’nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. Arka Kapak… Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti. Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları… Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır…
(Tanıtım Bülteninden)