Rezonans Kanunu – Pierre Franckh
Tür: | Kişisel Gelişim |
Yazar: | Pierre Franckh |
Yayınlanma Tarihi: | 2019 |
Yayınevi: | Koridor Yayıncılık |
Konusu
Evrende her şey enerji frekanslarından oluşur, buna duygu ve düşüncelerimiz de dahildir. “Benzer, benzeri çeker.” prensibi doğrultusunda pozitif duyguların oluşturduğu yüksek bir titreşim, yüksek titreşim alanı çeker. Düşük titreşim alanı ise kendine benzer titreşimdeki insanları ve duyguları çekecektir. İnsanlar düşünce ve duygularını bilinçli bir şekilde yönlendirerek hayallerine ulaşabilir. Kitapta bu bilinçli yönlendirmenin teknikleri, olumlamaların kullanımı ve bunların etkileri anlatılmaktadır.
Rezonans Kanunu Özeti
Kitap, evrende her şeyin enerji frekanslarından oluştuğunu ve benzer frekansların birbirini çektiğini bilgisi ile konuya giriş yapar. Franckh, düşüncelerimizin, duygularımızın ve inançlarımızın belirli frekanslarda titreştiğini ve bu titreşimlerin, hayatımıza benzer enerji frekanslarını çektiğini vurgular. Olumlu düşünceler ve duygular, olumlu olayları ve deneyimleri çekerken, olumsuz düşünceler ve duygular olumsuzlukları çeker. Çünkü kalbimiz, tüm inançlarımızı ve hislerimizi elektromanyetik dalgalar aracılığıyla titreşimlere dönüştürür. Düşünülenin aksine kalbin manyetik alanı beyninkinden 5000 kat daha güçlüdür. Bu yüzden kalbimizle, beynimizle yaydığımızdan çok daha büyük bir enerji yayarız. Bu bilgi ışığında isteklerimizin gerçekleşme prensibini anlayabilmek mümkün olabilir. Eğer biz isteklerimizin olması konusunda inancımıza kalben inanmadan sadece olumlamalarla isteğimizi tekrar ederek ya da zihnimizde görselleştirerek sadece beynimizle manyetik bir rezonans alanı oluşturmuş oluruz ki bu da zayıf bir titreşim alanı demektir. Eğer ki inançlarımızı duygularımızla güçlendirirsek yayılan enerji görece çok daha yüksek olacaktır. Bu bizim yalnızca gözümüz ile değil kalbimizle de görmemiz gerektiğini bize söyler.
Rezonans Kanunu her ne düşünürsek ona “evet” der. Yasa, düşünce ve inançlarımıza hiçbir zaman karşı çıkmadan ve yargılamadan bizi onaylar. Örneğin, hayatınızı sevgi dolu, başarılı, bolluk içinde yaşayacağınıza inanırsanız hayatınızda gerçekleşecek olan da tam olarak bunlardır. Bu yüzden ne dilediğimiz ve nasıl dilediğimiz de oldukça önemlidir. Buna ek olarak bu inanç ve düşünceler bizim DNA yapımızı da şekillendirir. Sağlığımıza ve gücümüze inancımız tamsa vücut bu enerjiden güç alarak kendini iyileştirme gücüne sahip olacaktır. Bunun yanı sıra yazar, düşünce ve inançlarımızın sadece kendi DNA’mızı değil, uzaktaki bir DNA’ya da etki edebileceğini söyler. Kitapta yer alan şaşırtıcı bilgilerden biri de DNA’nın %90’ının protein sentezi için gereksiz olduğudur. DNA’nın bu kısmı iletişim için kullanılır. İç dünyamızda sahip olduklarımız dış dünyada da karşımıza çıkacaktır. Buradan hareketle düşüncelerimizle rezonans alanımızı genişletebileceğimizi söyleyebiliriz. DNA’mızın başka canlılarla kurduğu iletişim zamanın ve mekânın dışında daha üst bir boyutta, hatta yazarın deyimiyle “hiper uzayda” ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bir kişi bizim hemen yanı başımızda ya da dünyanın öbür ucunda olsun, önemli olan bizimle aynı frekansa sahip olmasıdır.
Bilinçaltımızdaki düşünceler çoğunlukla çocukluğumuzda edinilmiş ya da bize dayatılmış inançlardan ya da çevresel etkiler sebebiyle oluşmuştur. Ancak yetişkinlik dönemine gelindiğinde bazı düşünceler yaşam akışımızda bazı handikaplar oluşturarak bizi değişime zorlar. Böyle durumlarda bu inançların değişimi üzerine çalışmak gerekir. Çünkü beyin bilimsel olarak da kanıtlandığı üzere esneklik becerisine sahiptir. Beyinde her yeni deneyim yeni yolaklar meydana getirir ve bu tekrarlar sıklaştıkça eski bağlantılar zayıflayarak kaybolur. Bu durum negatif düşüncelerin ya da travmaların üstesinden nasıl gelinebileceği konusunda bize bir yol göstericidir. Doğru bir şekilde istemek ve bu yolda aksiyon almak kendi kodumuzu yeniden programlamamız için iyi bir yoldur. Olumlamalar, şükür pratikleri, nefes teknikleri de bu konuda oldukça yardımcıdır.
Yazar kitapta Einstein’ın “Eğer dünyayı Tanrı yarattıysa, bizim onu anlayabileceğimiz şekilde tasarlama endişesi gütmemiş.” sözünü alıntılayarak aslında insanlığın bilmediği çok fazla gizem olduğunu, geçmiş ve gelecek hakkında çok kısıtlı bir bilgiye sahip olduğumuzu vurgular. Ona göre ‘an’ kavramı bizim oluşturduğumuz bir olgudur ve zaman bizim zannettiğimiz üzere doğrusal bir şekilde ilerlemez. Her şey aynı anda gerçekleşir ve geçmiş ile gelecek sürekli olarak birbirinden haber alarak etkileşir. Dolayısıyla tek değil, sonsuz sayıda gerçeklik vardır. Gelecekteki tüm ihtimaller sinyallerini göndererek bizim teklif dalgalarımızla karşılaşır ve geçmişimizdeki dalgalar ile gelecekteki sinyaller arasındaki uyum bir durumun olasılığını belirler. Dolayısıyla bir isteğimizin gerçekleşmesini istiyorsak geçmişte buna dair bir ihtimal oluşturmuş olmak olasılığı oldukça arttırmaktadır. Ancak burada önemli bir konu daha vardır: Kendini bilmek. İnsan ancak kendini doğru bir şekilde tanır ve anlarsa doğru rezonans alanı oluşturabilir. Ne kadar kısa süre içerisinde bu bilince ulaşırsak, neredeyse ‘mucize’ denebilecek bir hızda değişiklikleri gözlemleme şansımız olabilir. Kaç yaşında olduğumuz kendimizle ne kadar vakit geçirdiğimiz ya da kendimizi ne kadar tanıdığımız ile ilgili tüm bilgiyi bize vermez. Kendimize bazı sorular sorarak isteklerimiz ve hedeflerimiz konusunda netleşmeye gitmeliyiz. Bu, olumlu ve olumsuz yönlerimizi bir bütün şeklinde kabul ederek ve aynı zamanda kendimize zaman vererek gerçekleşebilecek bir olgudur. Bu sebeple bilinçle oluşturduğumuz ‘yeni hayatımıza’ dikkatle ve nazik bir şekilde başlamalı ve adım adım ilerlemeliyiz. Yazarın da söylediği gibi: “İçimizdeki Tanrı’nın ihtişamını gerçekleştirmek için doğduk. O, sadece içimizden bazılarında değil, her insanın içinde yer alıyor.”
Rezonans Kanunu – Kitap Açıklaması
Size hep ulaşılmaz görünen mutlu anları özlüyorsunuz. Evrendeki sonsuz zenginliğin bir parçası olmak ve onunla uyum içinde kalmak istiyorsunuz. Artık hayatın gerçek, bilgece sırlarından birini keşfetme zamanı geldi: Hissettiğiniz ya da düşündüğünüz her şey, bir rezonans alanı oluşturur ve hem sizi hem de çevrenizdekileri kalıcı olarak değiştirir.
Kuantum düşünce tekniğinin temelinde yer alan Rezonans Kanunu’na göre sizi isteklerinizi gerçekleştirmekten alıkoyan sınırlar yalnızca kalbinizdedir. Pierre Franckh bu kitapta arzularınızı bloke edebilme potansiyeline sahip iç ve dış etkileri nasıl ortadan kaldıracağınızı, hedeflerinize dair pozitif bir imgelemeyi nasıl yapacağınızı, nasıl güçlü rezonans alanı kuracağınızı, düşünce gücünüz ve hislerinizle hayatınızda olmasını istediğiniz değişiklikleri nasıl elde edeceğinizi anlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)