Kızıl Elma – Cengiz Aytmatov
Tür: | Hikayeler |
Yazar: | Cengiz Aytmatov |
Yayınlanma Tarihi: | 1964 |
Yayınevi: | Elips Yayınları |
Karakterler
İsabiekov: Çok seven ama pek belli etmeyen bir karakterdir.
Sabira: İsabiekov’un eşi çok güzel ve duygusal bir kadındır.
Anara: Ailenin tek çocuğudur.
Konusu
Kızıl Elma, Aytmatov’un erken dönem eserlerinde yer alır ve bir şehir hikâyesi olmasının yanı sıra bir aşk hikâyesidir. Kızıl Elma’da aşkın o tertemiz heyecanı; Oğulla Buluşma’da ise bir babanın evladına duyduğu ıstıraplı hasreti anlatılıyor…
Kızıl Elma Özeti
Kitapta yer alan beş hikâye şu şekildedir:
- Kızıl Elma
- Oğulla Buluşma
- Beyaz Yağmur
- Asker Çocuğu
- Deve Gözü
Kızıl Elma
Isabiekov mektubuna nasıl başlayacağını bilmez. Bitmek bilmeyen kavgalardan bıkmıştı. Genç ve güzel bir karısı vardı. O ve karısı ayrı yaşamaya karar vermişlerdi. Bu nedenle karısı Moskova’ya gitmişti. Şimdi Isabiekov bu durumu kızı Anara’ya açıklamak zorunda kalır. Isabiekov kızını bir geziye çıkararak karısıyla olan ilişkisini kıza anlatmayı amaçlar. Kızı Anara aniden bahçeye koşar. Ağaca tırmanır. Kız tırmandığı ağaçta kırmızı bir elma bulur. Isabiekov buna şaşır. Bir keresinde böyle bir kırmızı elma bulmuştu. O zamanlar gençlik yıllarındaydı. Ağaçta bulduğu kırmızı elmayı sevdiği genç kıza vermek ister. Elmayı ona verince kız reddeder. Öfkeyle elmayı duvara fırlattır. Diğer kız arkadaşlarına elma vermez. Elma isteyen tek kişi karısıdır. Kız ağaçta bulduğu elmayı annesine götürmek ister. Isabiekov kızını haklı bulur. Hemen Moskova’daki karısına kızıyla gelip kırmızı elma getireceklerini söyleyen bir telgraf gönderir.
Oğulla Buluşma
Cordon günlerdir huzursuzdur. Savaşta kaybettiği oğlunun ölmediğine inanır. Bir gün bir karar verir ve oğlunun yaşadığı yerlere gider. Buralara geldiğinde oğluyla son görüşmesini hatırlar. Oğlu çok küçüktür ve gönüllü olarak savaşa gitmek ister. Kız kardeşine ve babasına kardeşinin savaşa gitmemesi gerektiğini söyler. Cordon, oğlunun pes etmeyeceğini bilir. Daha sonra kız, oğlunu ölüme gönderiyorsun deyince adam dayanamaz ve oğlunun yanına gider. Hareket halindeki treni yakalamak için bir atın üzerine atlar. Tren durduğunda oğluyla kucaklaşır. Oğlan herkesin kendisini affettiğini, kendi isteğiyle savaşa gittiğini açıklar. Sonra trene biner ve gider. Cordon artık oğlunun yaşadığı bu topraklarda bulunur.
Asker Çocuğu
Cihangül, kocasını cephede kaybeden beş yaşındaki oğluyla baş başa kalır. Her yıl koyun kırkımı sırasında ahırda işçi yardımcısı olarak çalışır. Akşamları sinema ağılına gelir. Filmin konusu savaşır. Filmi izlemek için yola çıkarlar. Film sırasında kadın, oğluna savaştaki askerlerden birini göstererek bu senin baban der. Muhtemelen bunu kocasına benzediği için söylemiştir. Hayatı boyunca babasını görmeyen çocuk, bugün babasını gördüğünde beş yaşındadır. Film bittikten sonra babasının nasıl savaştığını gururla anlattır. Orada bulunanlar adamın bir aktör olduğunu söylese de, çocuk buna inanmaz. Artık birini kaybetmenin acısının ne anlama geldiğini bilir.
Beyaz Yağmur
Saadet annesiyle birlikte yaşar. Amcası Tokay sayesinde annesinden izin alarak pullukçu olarak çalışmaya başlar. Annesi ise yalnız kalmaktan korktuğu için kızının çalışmasına karşı çıkar. Bir gün çalıştığı yerden genç bir adamla evlenir. Annesi artık tamamen yalnız olacağını fark eder. Kızına çok kızgındır. Hemen Tokay’ın yanına gitti ve kızını geri getirmesini ister. Ancak Saadet’in amcası Tokay’a göre yeğeni kötü bir şey yapmamıştır. Eski Oba topraklarını zamanında sürmek isterler. Bugün Saadet ve onun gibileri yapamadıklarını yapıyorlar. Annesini de yalnız bırakmaz. Gelip onu görecektir. Bütün bunlardan sonra kadın dayanamaz ve kızının yanına gider. O sırada beyaz yağmur yağar. Beyaz yağmur bolluk anlamına gelir. Yolda eski ahırın yanından geçer. Kızı sayesinde o verimsiz topraklar şimdi ne kadar verimli olmuştur. Bir taşın üzerine oturdu ve ağlamaya başlar. Bunlar çocuğuyla gurur duyan bir annenin gözyaşlarıdır.
Kızıl Elma – Kitap Açıklaması
Isabiekov geç saatlere kadar yatıp uyuyamamış, hala düşünüyordu. Nasıl hitap edecek, nasıl bir sözle başlayacaktı bu mektuba? Neler yazabilirdi? Zor, çok zor, hatta imkânsız geliyordu mektup yazmak. Söylenecek, birikmiş o kadar şey vardı ki! Hem sonra, onun gecikmiş itiraflarını anlayacak mıydı?