Bir Serencam – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Tür: | Hikayeler |
Yazar: | Yakup Kadri Karaosmanoğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 1913 |
Yayınevi: | İletişim Yayıncılık |
Karakterler
12 öykünün yer aldığı konu başlıklarındaki karakterler;
Bir Serencam: Adam, Mahdur, Genç Paşa, Esirci, Adamın amcası, Adamın arkadaşı
Baskın: Hilmi Efendi, Esra
Şapka: Fazıl Bey, Matmazel Claire Cortiso
Bir Ölünün Mektupları: Prenses Beyza
Yalnız Kalmak Korkusu: Macit, Ernestine
Bir Tercümeihal: Necdet Efendi
Nebbaş: Bakırsakal Deli Mehmet, Mümtaz, Rüstem Ağa, Sabiha Hanım
Bir Kadın Meselesi: Sarıoğlu Bey, Şamlı Cemile, Ali
Rahmet: Emin
Hasretten Hasrete: Namık
Hicap: Saraç Pehlivan Mehmet, Ahmet
Kör Göz, Kör Gönül: Kör Züleyha, Hafız Şerif,
Konusu
Kadın, namus, din, cehalet; savaşın Anadolu’daki izleri; Aşkı, toplumsal parazitleri, ruhsal sapkınlıkları, umutsuzluğu ve görev duygularını konu edinen kitap, biçim, içerik ve teknik olarak Yakup Kadri’nin başarılı öykülerine yer veriyor.
Bir Serencam Özeti
12 öykünün yer aldığı kitapta aşk, kadın-erkek ilişkileri, ölüm, savaş, yalnızlık, toplum-birey çatışması gibi temalar ele alınmıştır.
Kitapta yer alan 12 hikaye;
- Bir Serencam
- Baskın
- Şapka
- Bir Ölünün Mektupları
- Yalnız Kalmak Korkusu
- Bir Tercümeihal
- Nebbaş
- Bir Kadın Meselesi
- Rahmet
- Hasretten Hasrete
- Hicap
- Kör Göz, Kör Gönül
Bir Serencam
Hikâye, Nil Nehri kıyısında yürüyen iki arkadaştan birinin diğerine gençliğinde geçirdiği bir serencamdan bahsetmesiyle başlar. 20 yaşında babasını kaybetmiş ve mirasla İstanbul Mısır arasında ticaret yapmaya başlamıştır. Bu ticaret sırasında genç bir paşa ile yakın ilişki kurar ve paşa onu Mısır’daki sarayına davet eder. Paşanın davetine icabet etmek için gemi yolculuğuna çıkar ve paşanın ev arkadaşı olacak Çerkes Mahdur’a âşık olur. Genç kız Mısır’a gitmek istemez, İstanbul’a dönmek için her şeyi yapmaya hazırdır. Saraya girdikten kısa bir süre sonra kaçma girişimi başarısız olur, önce Başağa tarafından dövülür, ardından Nil’e atılmasına karar verilir. Adamı perişan eden bu durum aslında kullara kötü örnek teşkil edecek olayların üstünü örtmek için bir oyundur. Adam 2 ay kendini yedikten sonra harem arabasında Mahdur’u görür ve onun bir paşanın cariyesi olduğunu öğrenir. Birkaç kez sonra bir festivalde onunla tanışır ve birlikte İstanbul’a dönmeyi teklif eder. Bu karşılaşmadan bir hafta sonra Mahdur, teklifi kabul ettiğine dair bir mektup gönderir ve kaçmak için gerekli bilgileri yazar. Adam bekler ama gelmez. Daha sonra Mahdur’un da evde olmadığını öğrenir.
Baskın
İzmirli Hilmi Efendi 2 yıldır Manisa’da yazı işleri müdürü olarak çalışıyor. Burada kaldığı süre boyunca hiçbir kadınla cinsel ilişkiye girmemiş ve bu durum giderek dayanılmaz bir hal almıştır. Nihayet bir akşam karşı evde oturan ve iki aydır mektuplaştığı Esra Hanım’dan bir davet alır. Gece evine gittikten kısa bir süre sonra mahalle halkı tarafından ev basılır. Hilmi Efendi de korkudan pencereden atlar ve ölür.
Şapka
Fazıl Bey, nişanlısı Matmazel Claire Cortiso ve ailesiyle alışveriş yaparken şapka dener. Denediği şapkayı bir İtalyan prensine benzettiğinde gururla satın alır. Müstakbel kayınpederi bu şapkayı takmanın İzmir’de sorun çıkaracağını söyleyince ona meydan okur. Şapkayı takarak nişanlısıyla Göztepe’ye gitmeye karar verir. Bindikleri tramvayda üç kişi önce bakışlarıyla rahatsız ettiler, sonra Fazıl Bey’i yürüdükleri yolda döverek öldürdüler.
Bir Ölünün Mektupları
Prenses Beyza, ona yirmi beş sene önce âşık olan ve aşkına karşılılık bulamayınca kendini asan bir gencin mektuplarını arkadaşlarına gururla okur.
Yalnız Kalmak Korkusu
Macit, yıllar önce yaşadığı acı bir olay sonucunda İstanbul’dan ayrılarak Paris’e gider. Orada tanıştığı fahişe Ernestine sayesinde uzun süredir yaşadığı ağır depresyondan kurtulur. Aynı şeyleri tekrar yaşama ve yalnız kalma korkusuyla onunla yaşamaya başlar.
Bir Tercümeihal
Müderriszade Elhac Necdet Efendi’nin annesi onu doğururken ölmüş, babası aynı gün yıllarca çalıştığı müftülükten azledilmiştir. Bu nedenle yaşadığı sancakta şanssız kabul edilmiştir. Necdet Efendi’nin 48 yıl boyunca her girişimi önce iyi gitmişse de aynı şanssızlık sonucu felaketle sonuçlanmıştır. Belediye başkanlığı sürecinde de aynı durumla karşılaşır ama bu kez ölümüyle sonuçlanır.
Nebbaş
Kökeni bilinmeyen Bakırsakal Deli Mehmet, bir parça ekmek ve bir miktar para karşılığında Mümtaz Bey’in arabacısı Rüstem Ağa’ya yardım eder. Bir süre sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda yattığını duyan Mümtaz Bey, Sabiha Hanım tarafından kovuldu. Deli Mehmet bir gün mezarlıkta yatarken yeni gelen cenaze sahiplerini tanır. Merhum Sabiha Hanım’dır. Akşam Mehmet, Sabiha Hanım’ın mezarını açar, kefenini ve odunlarını çalar ve gider.
Bir Kadın Meselesi
Sarıoğlu Veli Bey 45 sene önce Şamlı Cemile ile yaşadığı aşkı ve yeğeni Ali’ye yaptığı kurları görünce sevgilisini nasıl öldürdüğünü konağındaki misafirlere anlatır.
Rahmet
Emin, sevdiği kadına hisleri tükenince umutsuzluğa sürüklenir. Bu umutsuzluktan, bir gün yolda karşıladığı savaştan dönmüş, harap askerlere duyduğu şefkatle kurtulur.
Hasretten Hasrete
Uzun bir savaş ve esaretten sonra özlediği İstanbul’a dönen Namık, ne İstanbul’u ne de arkadaşlarını bıraktığı gibi bulamamaktadır. Bir gün yürüyüşte genç bir subay ile sağ kolunu ve sağ bacağını kaybetmiş kız kardeşine rastlar. Genç subay, Namık’a aradığı ruhu cepheye dönerek yakalayabileceğini söyler. Namık hem aşkı hem de aradığı cevabı birlikte bulmuştur.
Hicap
İki çocuğuyla perişan görünen bir kadın bir kafeye girer. 3 aydır her yerde eşi Saraç Pehlivan Mehmet’i arıyor. Bir gün Ödemiş’teki evini basan 10 kişi silah aradı, bulamayınca Ahmet’i döverek kadına tecavüz eder. Pehlivan Mehmet de mahcubiyetinden dolayı evden kaçar.
Kör Göz, Kör Gönül
Kör Züleyha, sesini duyduğu Hafız Şerif’e âşık olur ve söylediği şiir, gazel ve ilahilerle bu durumu herkese açıklar. Hafız Şerif onu hafife alıyor ve yok sayıyor. Bir gün Şerif’e uzak bir ilde imamlık verilir. Züleyha onun peşine düşer. Şerif’in görevlendirildiği caminin kapısında onunla aynı havayı solumak için yalvarır.
Bir Serencam – Kitap Açıklaması
Kadın, namus, din, cehalet; savaşın Anadolu’da bıraktığı izler; aşk, toplum parazitleri, ruh sapıklıkları, umutsuzluk ve görev duygularını konu edinen kitapta Yakup Kadrinin biçim, içerik ve teknik yönünden başarılı hikâyeleri yer alıyor.