Aylak Adam – Yusuf Atılgan
Tür: | Roman |
Yazar: | Yusuf Atılgan |
Yayınlanma Tarihi: | 1959 |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Karakterler
C: C karakterine odaklanan bir roman olarak tanımlanabilir. Yazarın kullandığı edebi teknikler hem okuyucuyu hem C.’nin iç dünyasını gösterir hem de ona yakın insanların gözünden farklı bir bakış açısıyla yaklaşmakadır.
B: Romanda çok nadir bir şekilde karşımıza çıkan karakter olan B, birçok yönden C.’nin kadın hali olduğu gibi roman boyunca aradığı “gerçek aşkı” paylaşabildiği biridir.
Güler: “İlkyaz” romanının ikinci bölümünde önemli rol oynayan Güler, bu aylarda C.’nin sevgilisi olarak karşımıza çıkıyor. Koyu mavi gözlü, fiziksel olarak güzel bir kız olan Güler ile C. arasında mutlu bir ilişki vardır.
Ayşe: C. ile ilişkisi olan en önemli kadın Ayşe’dir. C. ile birlikte olan ancak onu terk eden Ayşe, onunla bir kez daha İstanbul’un yazlıklarında karşılaşırlar.
Sadık: C’nin arkadaşı ve ayrıca bir ressam olan sadık’ın ayrıca atölyesi vardır.
Konusu
Maddi sıkıntısı olmayan aylak bir adam, mutlu olma arayışı ve aradığı kadını bulmaya yönelik sıradan çabaları hakkında bir romandır. İşsiz, güçsüz amaçsız bir şekilde hayat süren Sayın C.’nin tüm hayatı, ressam arkadaşı Sadık’ın atölyesi, kahvehaneleri, restoranları ve sokaklarından ibarettir.
Aylak Adam Özeti
Romanın ana karakteri C., maddi olarak rahat, bu nedenle çalışmayan ve kendi deyimiyle “aylak” olan bir adamdır. Yakın zamanda ressam arkadaşı Sadık’ın atölyesine giderek burada bir tablo için modellik yapan C, bu tablodaki ufak bir detaydan rahatsız olur ve bir süre atölyeye gelmemeye karar verir. Hayatına anlam katmak için yazmaya karar veren C. bir süre sonra bu mesleğinden vazgeçer. İlkbaharda pastanede gördüğü bir kızı takip eder ve daha sonra adının Güler olduğunu öğrendiği bu kızla ilişki yaşamaya başlar. Güler ile C. arasındaki ilişki ilk başta iyi gitse de hayattan beklentilerinin çok farklı olması dikkatlerini dağıtarak aralarına soğukluk getirmiştir.
Yaz aylarını İstanbul’un yazlıklarında geçiren C, eski sevgilisi Ayşe ile burada buluşur ve ikisi yeniden bir araya gelir. Ressam Ayşe’nin denizin resmini çizdiği ve C.’nin kendi düşünceleriyle baş başa bırakıldığı bu süreç oldukça keyifli başlar. Fakat bir gece C.’nin babasıyla ilgili anılarını anlatması Ayşe’yi korkutur. C.’nin herkesten farklı, insanlardan ve toplumdan uzak bir yaşam arayışında olduğunu bilen Ayşe, bir noktadan sonra onu terk edeceği korkusuna dayanamaz ve C.’ye not yazarak oradan ayrılır.
Hayatta aradığını bulamayan C, sonbaharda yaşadığı eve döner ve sol şakağında ağrı, iştahsızlık gibi sağlık sorunları yaşamaya başlar. Bu sorunları alkol içerek çözebileceğini gören C, bir akşamın ardından Sadık’la Fransa’dan dönen Kemal adlı bir arkadaşını görmeye gider.
Romanın son bölümünde, C. daha önce Güler’in yanında gördüğü, mavi yağmurluklu bir kızın, B.’nin, peşinden koşmaya başlaması ele alınmıştır.
Kısa Bilgiler
- 1958 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü’nde ikincilik kazanan Aylak Adam’da bilinç akışı, iç monolog, diyalog, geriye dönüş, günlük, mektup ve leitmotif tekniği kullanılmıştır. Roman, farklı karakterler ve anlatıcılar tarafından anlatılmaktadır.
Aylak Adam – Kitap Açıklaması
Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşıyken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebilir bir “karşı” yaşamı?
C, Sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir romandır.
Bu kitap çok güzel