Siyah Pelerinli Adam – Necip Fazıl Kısakürek
Tür: | Oyun |
Yayınevi: | Necip Fazıl Kısakürek |
Yayınlanma Tarihi: | 2000 |
Yayınevi: | Büyük Doğu Yayınları |
Konusu
Şeytan tarafından yoldan çıkarılmaya çalışan genç bir adamı konu alır. Şeytan para, güç ve kadın unsurlarını kullanarak erkeği baştan çıkarışını ele alır.
Siyah Pelerinli Adam Özeti
Necip Fazıl, oynanmasından ziyade okunması için kaleme aldığı bu eserini, tek perdede bir hikâye şeklinde takdim eder. Eserde iki tiyatro oyunu yer alır.
Siyah Pelerinli Adam
Eserde geçen olaylar 20. yüzyılda İstanbul’da geçmektedir. Eserde Goethe’nin Faust’undan ilhamlar yer alır. Siyah pelerinli adam şeytanı, şair de insanı temsil ediyor. Şair bir akşam dağınık masasında işlerini icra ederken elektrikler kesilir. Otelden bir mum alır ve onu yakar. Sonra kapı çalınır. Gelen Kara Pelerinli Adam’dır. Şair bu adama kim olduğunu sorar. Kara Pelerinli Adam Şair’e kim olduğunu bildiğini söyler. Şair, siyah bir pelerin dışında hiçbir şey görmediğini söyler. Bunun üzerine Kara Pelerinli Adam, insanların görmedikleri şeylere anlam yüklemeye alışık olduklarını, Allah’ı görmedikleri halde onlara anlam yüklediğini söyler. Şair Kara Pelerinli Adam’a kirli düşünceleri için ruhunu kullanmayacağını söyler. Aniden ışıklar söner ve Kara Pelerinli Adam kaybolur. Şair ışıkları yaktığında karşısındaki kadını görür. Kadın şeytanın kendisidir. Kadın şairi etkileyecek hoş sözler söyler. Ona yaklaşmasını ve ona dokunmasını söyler. Şair şeytan olduğunu anlar ve dediğini yapmaz. Kadın ne kadar konuşursa konuşsun şairi ikna edemez. Bu sefer Kadın ortadan kaybolur ve yerine cüce, Yahudi Kamburu gelir. Kambur, şairden ruhunu kendisine satmasını ister ve karşılığında çok para vereceğini söyler. Şair ruhunu vermek istemez ama aynı zamanda ruhuyla ne yapacağını şaşırır. Hump, bunun ticari bir sır olduğunu söyler. Şair’i alamayacağını anlayan Şeytan, bu sefer paltolu bir İskelet olarak geri döner. Şeytan bu kez Şair’e devlet ve hâkimiyet iksiri sunar. Şair bu teklife çok direnir. Sonunda rahmetli büyükannesinden kalan kitabı çıkarır. Şeytan ortadan kaybolur. Goethe’nin Faust’unda şeytan; Erkeklerin ve kadınların zayıflıklarını bulur ve ruhlarını satın alır. Erkeklerin zaafı kadın, kadınların zaafı mücevherdir. Şair Şeytan; Kadın bunu para ve mevki ile denese de başarılı olamamıştır. Bütün bunlara rağmen şair direnir.
Kumandan
Kaptan, Üsteğmen, Başçavuş, Teğmen bir denizaltıda mahsur kalır. Kaptan sakince yardım haberini bekler. Teğmen paniklenir. Yardım geldiğinde hepsine aynı anda yardım edilmez. Teğmen ve Yüzbaşı geçmişe bakar ve balo gününü hatırlar. Balo gününde, Teğmen ve nişanlısı dans eder. Teğmenin nişanlısı Yüzbaşı’ya âşık olur. Dışarıdan izleyen herkes bunu kolayca fark edebilir. Teğmen de durumun farkında. Nişanlısına neden sürekli Kaptan’ı izlediğini anlatır. Nişanlısı çok iyi dans ettiğini ve onunla dans etmek istediğini söyler. Teğmen ona kaptanla dansa gitmesini söyler. Daha sonra nişanlısı ilk fırsatta Kaptan’la konuşmaya gider. Teğmenin kız kardeşi de Kaptan’a âşıktır. Kendisiyle kısa bir süre tartıştıktan sonra Kaptan ile sohbet etmeye başlar. Teğmen, nişanlısının Kaptanla birlikte olduğunu anlar. Teğmen kız kardeşiyle tartışırken elindekinin aslında kendisine ait olmadığını anlar. Aralarındaki tartışma yüzünden ablasını tokatlar. Bunu duyan kaptan teğmene koşar. Neden böyle bir şey yaptı der. Teğmen ve nişanlısı ayrı ayrı, kaptan ve kız kardeşi ayrı ayrı eve dönerler. Daha sonra Kaptan ve Teğmen görevlerine geri dönerler. Bu küçük hatıradan sonra boğulma tehlikesiyle boğuşurlar. Çavuş, küçükken suda öldürdüğü kaplumbağayı düşünür. Bu korkuyu Kaptan ile paylaşır. Devamında ise herkesi korkutuyor. Şimdiye kadar pek anmadıkları Allah’ı düşünürler. İnsanlar böyledir. Bir sıkıntıya düştüğünde, bir musibetle karşılaştığında Allah’ı hatırlar. Her şey yolundayken şükretmek ya da Allah’ı anmak aklına gelmez. Yüzbaşı ve Teğmen boğulma sırasını beklerken ya geçmişin anılarını geri getirirler ya da hayal güçleriyle bulundukları yeri değiştirmeye çalışırlar.
Siyah Pelerinli Adam – Kitap Açıklaması
Necip Fazıl, oynanmasından ziyade okunması için kaleme aldığı bu eserini, «tek perdede bir hikaye» şeklinde takdim eder. Eser ilk defa 1943 Büyük Doğu’larında tefrika edilmiştir.
Gönderen: Ayşegül Ayyıldız