Kızıl Çengi – Osman Balcıgil
Tür: | Roman |
Yazar: | Osman Balcıgil |
Yayınlanma Tarihi: | 2023 |
Yayınevi: | Destek Yayınları |
Karakterler
Cahide Sonku ya da doğumdaki adıyla Cahide Serap: (27 Aralık 1919, Yemen-18 Mart 1981 İstanbul) Türk sinema ve tiyatro oyuncusu. Türk sinemasının ilk kadın film yönetmeni ve sinema oyuncusu.
Muhsin Ertuğrul: Türk tiyatro sanatçısı, yönetmen, oyuncu ve yapımcı. Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sinema alanında da Türkiye’de ilk ve önemli katkıları gerçekleştirmiştir; 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişidir.
İhsan Doruk: Demokrat partinin kolladığı işadamlarındandır. Önce tütün eksperliği, sonra tütün ticareti yapan ve tütün kralı olarak tanınan İhsan Doruk, Cahide Sonku ile iki evlilik yapar. Kızları Ender’in doğumundan kısa süre sonra ayrılırlar.
Tufan Velidedeoğlu: Cahide’nin son günlerinde yanında olan tek isimdir. O yollarda otuzlu yaşlarını süren genç adam Başkan Yayınevi’nde yönetici olarak çalışıyordur.
Konusu
Osman Balcıgil’in Kızıl Çengi romanı, Türk tiyatrosu ve bir dönem tiyatroya ismini altın harflerle yazdırmayı başaran Cahide Sonku’nun hayatını konu alıyor. Türk tiyatrosunun antolojisi de diyebileceğimiz bu eser neredeyse isimleri birlikte anılan bir kurum ve yaşam öyküsüyle örtüşerek devam ederken her ikisi de dış etkenlerin olumsuzluklarına maruz kalırlar.13 yaşından beri tiyatroda başarı merdivenlerinde hızla koşan genç kadının yanlış tercihleri ve alışkanlıkları onun bu basamakları hızla inmesine sebep olur. Muhsin Ertuğrul, kurduğu Tepebaşı Dram’da onu ve sayısız öğrencisini sahnelere taşırken genç kadını diğerlerinden ayıran ise müthiş bir yeteneğe sahip olmasıdır. Birlikte büyüdüğü tiyatroda tıpkı genç kadın gibi yıllarda altın çağındadır. Ertuğrul’un çevirileriyle sahneye konulan oyunlar, devrimlerin yaşandığı yıllar ve o da sanat alanında üzerine düşeni fazlasıyla yaparak kültürel anlamda katkı sunmaktadır. Dünyayı kasıp kavuran İkinci Dünya Savaşı yıllarında perde kapanmadan görevini yapan Ertuğrul ve sanat camiası iktidarın değişmesiyle bu defa karşısında onunla yıllarca uğraşacak bir mücadelenin içinde bulurlar. Demokrat Parti ve sonrasında Adalet Partisi yönetiminde tiyatroyu savunmak zorunda kalırlar. Ertuğrul’un büyük emeklerle kurduğu tiyatro şaibeli şekilde yanar. 1916 yılında Çürük Temel ‘in oynandığı tarihten itibaren, üç yüz altmış sekiz farklı yapıt sahnelenir. Neresinden bakılırsa bakılsın Tepebaşı Dram Tiyatro’su muhteşem bir başarı öyküsüdür. Muhsin Ertuğrul ve tiyatrosuna hakkını teslim etmek gerekir. İktidarları anlamak ve anlamlandırabilmek için oldukları dönemde sanata, sanatçıya ve ortaya çıkan eserlere bakarak tespiti yapılabilir. Bu anlamda bakıldığında dönem iktidarları sınıfta kalmıştır. Romanda ayrıca 1970’li yıllardaki müzik, sinema, tiyatro yapıtlarının iki birbirine zıt ürünler vererek halka sunulan eserler de karşılaştırılır. Bir yanda gişe filmleri kaliteyi düşürürken aynı yıllarda Selvi Boylu Al Yazmalım, Hababam Sınıfı gibi başyapıtlarda dönemin eserleri içindedir. Yazar diğer eserlerinde olduğu gibi bu romanında da okuyucusuna tarihi yaşattığı, esere dâhil ettiği için çok daha etkili ve başarılıdır.
Kızıl Çengi Özeti
Cahide Sonku’yu karşılıksız seven, hayatını yazarken bile incitmekten çekinen Cavit’in kaleminden çıkan bir yaşam öyküsü…
1941 Ağustos Perde ve Sahne haftalık dergisinin kapak resmî Cahide Sonku’ya ayrılmıştı. 1932’den bu yana, yaklaşık dokuz yıldır sahnedeydi Cahide. Meteor hızıyla yükselmiş ve Muhsin Ertuğrul’un bir numaralı keşfiydi. Böyle giderse Türkiye’nin bir numaralı primadonnası olacaktı. O yıllarda Talat Artemel’den boşanmış zengin işadamı olan Marcel’le birlikte yaşamaktaydı. Yeteneği, gençliği ve güzelliğiyle baş döndüren Cahide yaşadığı ihtişamlı hayatla da dikkatleri üzerinde topluyordu. Sonku’nun, mesleği ve hayatı ivme kazanmıştı. O, hangi rolü oynarsa oynasın sanki bütün oyun üzerine kurgulanmış gibi bir hava oluşuyordu. Şüphesiz bunda Muhsin Ertuğrul’un etkisi büyüktü, 13 yaşında tiyatronun kapısına gelen çocuğun yeteneğini fark etmiş; solfej, tiyatro, piyano, bale derslerini almasını sağlayarak küçük bir çocuktan sahnede devleşen bir kadına dönüşmesini sağlamıştı.
Cahide, babasının onları terk ettikten sonra yaşadıkları maddi imkânsızlık, annesinin terzilik yapmasına rağmen çalışmak zorundadır. İş aramak için gittiği kaymakamlıkta onu tanıyan aile dostları Ertuğrul’un yanına götürerek küçük çocuğun kaderini değiştirir. Önce küçük rollerle sahneye çıkmasına rağmen Ertuğrul onun ezber yeteneğini keşfeder. Sonraki yıllarda başrol oynadığı tiyatroya sinema filmleri eklenecektir. Çekilen filmlerin sayesinde hayran kitlesi büyüyüp şöhreti İstanbul dışına taşar. Hayali kendi film şirketini kurmaktır. Marcel’in ona sunduğu sonsuz servetinin büyüsü magazin basını da dâhil herkesin dikkatlerini üzerine toplar. Kendi kazancı da dâhil olmak üzere tüm birikimini hoyratça savuran genç kadın film şirketi kurma hayalini de ertelemek zorunda kalır. Marcel’le ayrıldıktan sonra iş adamı İhsan Doruk’la evlenir. Alışmış olduğu zengin hayat kaldığı yerden devam eder. Doruk, Demokrat Parti’nin ileri gelen isimlerindendir. Onun yoğun hayatı çifti ayırsa da bir süre sonra tekrar evlenirler. Cahide, hayalini gerçekleştirir ve film şirketini kurar. Yapımcısı, yönetmeni ve oyuncusu olarak birçok film çeker. Zeki Müren’in ilk filmi olan Beklenen Şarkı, Sonku Film’in kasasını doldurmakla kalmamış, Müren’in yanı sıra Cahide’nin zaten parıldamakta olan yıldızını da parlatmıştır. Yerli ve yabancı filmler için dublaj stüdyosu da kurmuş, ünlü seslendirme sanatçılarını şirkete bağlamıştır. İhsan Doruk’un maddi gücüne bu başarılar eklendiğinde arada ilgi görmeyen çalışmalarda kaynayıp gider. Güzel yıldız, kızı Ender’in doğumundan kısa süre sonra mesleğine bıraktığı yerden başlamakla kalmayıp, on bir yıl ara verdiği tiyatroya geri döner. Tepebaşı Dram tiyatrosu, Muhsin Ertuğrul’u ve Cahide’li günleriyle sanatseverleri yeniden heyecanlandırmayı başarmıştır. Cahide deli gibi çalışıyor fakat evliliğinde mutlu değildir. Aldatıldığını öğrendiğinde boşanma kararı alır. Kızının velayetini alır, fakat yıllardır alkole olan bağlılığı yavaş yavaş bağımlılığa döner. Film şirketinde çıkan yangın sonun başlangıcıdır aynı zamanda. Yıllarca emek verdiği şirketi eski haline getirmek neredeyse imkânsızdır. Film sahnesi kapanıp tiyatro her ne kadar devam etse de alkol onu ele geçirmiştir. Kızının velayetini kaybetmesi de buna etkendir. Bu arada Demokrat Parti, Tepebaşı Komedi Tiyatrosu’nu yıkmış, sıra Tepebaşı Dram tiyatrosundadır. Tiyatro, Osmanlı’nın dâhil olmak üzere Türk tiyatrosunun ruhunu temsil eder. Fakat bu ruha zarar vermek isteyen iktidar ısrarla kapatmak için elinden geleni yapar. Tepebaşı demek Muhsin Ertuğrul demektir ve önce Hocayı uzaklaştırıp sonra tiyatroyu yok edeceklerinin farkındadırlar. İmparatorluktan Cumhuriyete uzanan, geçmişten geleceğe diye de tarif edilebilecek modernleşmenin en önemli alametifarikası Tepebaşı büyük tehlikededir. Adalet Partisi döneminde de kan davasına dönüştürülen bu tutum devam eder. Tiyatro, muhafazakâr iktidarla; aydınlanmacı, çağdaşlık yanlısı sanatçılar arasında her zaman sorun olur. 1964 yılına gelindiğinde büyük badireler atlatan Cahide, sanat hayatının ilk başladığı yerde Tepebaşı’nda yine sahnededir. Sanki iki kader arkadaşı gibidir Cahide ve Tepebaşı Dram Tiyatrosu. İkisi de başarı öyküsü gibi yoktan var olmaya, ayakta kalmaya çabalarlar. Bir farkla Cahide’nin bağımlılığı onu günden güne dibe çekmektedir. 1970 yılına gelindiğinde 1916’dan beri üç yüz altmış sekiz farklı yapımın sahneye konduğu Tepebaşı Dram Tiyatro’su şaibeli bir şekilde yanar. Cahide’de benzer bir son yaşamaktadır. Cahit Irgat’la yaptığı evlilik onu maddi ve manevi anlamda bitirir. İkili alkole teslim olmuş Cahide’nin mal varlığı da hızla erimiştir. 1970 yıllarında ki kalitesi düşen sinema sektörünün film afişlerinde ismi altlara yazılarak devam eder. Bir süre Cahide Sonku isminin ekmeğini yese de alkol onu teslim almıştır artık. Dostlarından kaçar, yardım kabul etmez. Tufan Velidedeoğlu onun tüm karşı çıkışlarına rağmen yardımcı olur. Son günlerinde hastane odasında sadece o vardır. 1981 yılında 61 yaşında hayata gözlerini yumar.
Kızıl Çengi – Kitap Açıklaması
Cahide Sonku’nun inanılması zor yükseliş ve düşüş öyküsü, toplumsal hayatımızın kendine özgü labirentlerinde gizlidir.
Bütün Türkiye’nin CAHİDE’siydi…
On üç yaşında adımını attığı Darülbedayi’de, rakiplerini geride bırakmayı, ilk ve biricik primadonna olmayı becerdi.
Çok az sayıda oyuncuya nasip olabilecek doğal yeteneğe ve güzelliğe sahipti. Bu özelliklerine zekâsını ve çalışkanlığını ekledi.
Altın yıllarını yaşayan Türk Tiyatrosu’nun ve kuruluş aşamasındaki Türk Sineması’nın tartışmasız “1 Numara”sı oldu. Çok ama çok para kazandı.
Örnekleri sadece ABD’de görülebilecek tarzda bir hayat yaşadı. Türkiye’nin playboyları, geçeceği değil, geçme ihtimali olan yollara bile kırmızı halı döşettiler. Ayakkabılarından şampanyalar içildi. Bütün takıları, ayakkabıları, çantaları, kıyafetleri Paris ya da Londra’dan getirtildi. Zaman içinde, hediye edilen son model otomobillere bile burun kıvıracaktı.
Her çıkışın bir inişi vardır!
Cahide Sonku’nun düşüşü de tıpkı yükselişi gibi meteor hızıyla gerçekleşecekti. Ünlü yıldız zaman içinde alkolün bataklığına gömülecek, Beyoğlu’nun izbelerinde yitip gidecekti.
Osman Balcıgil, tıpkı öteki çok okunan biyografik romanları Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık ve Afife Jale’de olduğu gibi, bu kez de Kızıl Çengi’de, Cahide Sonku’dan hareketle Türkiye toplumunun derinlerine iniyor.
(Tanıtım Bülteninden)