Keşanlı Ali Destanı – Haldun Taner
Tür: | Oyun |
Yazar: | Haldun Taner |
Yayınlanma Tarihi: | 1964 |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Karakterler
Ali: Cesur, genç ve iyi niyetli bir delikanlıdır. Olayların akışını değiştirecek güce sahiptir. İşlemediği bir suçtan dolayı içerde yatar ve bu yüzden sevdiği kızdan ayrı kalır.
Zilha: Gururlu aynı zamanda çok asabi, fakat Ali’yi peşinden sürükleyecek kadar güzel bir kızdır. Amcasını öldürenin Ali olduğunu düşünür. Gerçeği çok sonra öğrenir.
Cafer: Kötü niyetli, başkalarının isteği ile adam öldürecek bir karakterdir. Zilha’nın amcasını öldüren gerçek katildir.
Bülent Bey: Zilha’yı eski eşine benzetip Zilha ile evlenmek isteyen adamdır.
Nevvare: Bülent Bey’in eşidir. Bir başkası için evini terk eder. Zilha’ya benzerliği ile Bülent Bey’in dikkatini çeker.
Konusu
İşlemediği bir suç yüzünden hapishaneye atılan Keşanlı Ali’nin başından geçen olaylar konu edinmiştir.
Keşanlı Ali Destanı Özeti
Ali, Sinekli Dağı’nda yaşayan genç bir adamdır. Zilha adında bir kızı çok sever. Bir gün Zilha’nın amcası öldürülür ve Ali’yi suçlarlar. Zilha’nın amcası mahallenin baş belalarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse tarafından sevilmez. Ali masumiyetini asla kanıtlayamaz. Mahallenin en sevilmeyen adamını öldürdüğü için mahallede herkes tarafından sevilmeye başlanır. Hapisten çıktıktan sonra muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır. Herkes ona sevgi gösterir. Ali mahallesine gelir gelmez mahalle muhtarı adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Kısa sürede mahallede çok şey değişir. Haraçları kaldırır ve mahalleyi düzene sokar.
Zilha, amcasını öldürdüğü için Ali’yi umursamaz. Tabi bu durumda Ali kıskançlıktan çatlar. Bu sırada Ali’yi sevmeyen insanlar yavaş yavaş ortaya çıkar ve sessizce onun kuyusunu kazmaya başlar. Bülent Bey adında zengin bir adam mahalleye gelir. Mahallede dolaşırken Zilha’yı görür. Zilha’yı görünce çok şaşırır. Çünkü eski eşi Nevvare’ye çok benzediğini görür. Nevvare, kızı ve Bülent Bey’i bırakıp başka birinin yanına kaçmıştır. Kızı da Zilha’ya inanılmaz bir yakınlık hisseder. Bunun üzerine Bülent Bey, Zilha’yı evinde çalışmaya ikna eder. Zilha’yı eve götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilha’yı Bülent Bey’in evinden almaya gider. Bu sırada Bülent Bey’in eski eşi Nevvare, evini çok özler ve eve döner. Ali kapıyı çaldığında, Nevvare kapıya gelir ve yanlışlıkla Nevvare’yi Zilha olarak kaçırır. Sonunda Zilha olmadığını anlar ama iş işten geçmiştir. Bu sırada Zilha’nın amcasının gerçek katili ortaya çıkmıştır. Adı Cafer’dir. Cafer’den Ali’yi öldürmesini isterler. Ali gerçekten çok şey başardığı için kaldıramıyorlar. Durumu geç de olsa anlayan Zilha, Ali’ye döner ve barışırlar. Birlikte mutlu bir hayat süreceklerini düşünürler ama Cafer, Ali’yi öldürmeye kararlıdır. Cafer eve gelir ve Ali’den evi terk etmesini ister. Ali evden çıkarken Cafer ateş eder ve Ali vurulur. Bu acıyla Ali silahı tutarken Cafer’i öldürür. Bu sefer Ali gerçekten katil olur. Böylece Ali hapishaneye geri döner ama Keşanlı Ali Destanı bir ömür boyu sürer.
Kısa Bilgiler
- 1970 yılına gelinceye kadar Türkiye’nin büyük kentlerinde toplam 493 kez sahnelenen Keşanlı Ali Destanı, aradan yıllar geçmesine rağmen Türk tiyatrosunun temel taşlarından olma özelliğini yitirmedi.
- Keşanlı Ali Destanı, Demokrat Parti döneminden sonraki süreçleri yalın bir dille ve eleştirel bir bakışla gülmece tarzında yorumlar
- Oyun, birçok tiyatro topluluğu tarafından defalarca sergilenmiş, Avrupa’nın birçok şehrinde, Amerika’dan Lübnan’a birçok ülkede oynanarak, Türk Tiyatro tarihinde bir fenomen haline gelmiş ve hâlen güncelliğini yitirmemiştir.
- Oyun 1964 yılında Atıf Yılmaz tarafından aynı adla sinemaya uyarlandı
Keşanlı Ali Destanı – Kitap Açıklaması
Keşanlı Ali Destanı dilden dile çevrilerek dünyanın pek çok ülkesinde sahnelenmiş; oyuncusu ve seyircisiyle bütünleşmiş; dahası, Türk tiyatrosuna yıllarca öncülük etmiş bir başyapıt.
Haldun Taner’in “gecekondu ortamında bir kahramanlık mitosunun parodisi” dediği, modern epik tiyatronun en güzel örneklerinden biri sayılan oyunda, geleneksel gösteri sanatlarımızın birçok özelliği çağdaş bir yorumla sunuluyor. Yaratılan tipler öylesine gerçek, öylesine canlı ki, hemen her toplumun sosyal ve ekonomik açıdan benzerlik gösteren kesimlerinde karşımıza çıkıveriyorlar. Bu nedenle, Sineklidağ efsaneleri Keşanlı Ali ve Zilha ister İstanbul’da, ister Berlin’de, ister Londra, Beyrut ve Budapeşte’de, isterse Hamburg’da, nerede olursa olsun hep aynı ilgi ve sevgiyle karşılandı.
“Bizim geleneklerimizden, bizim insanımız ve konularımızdan yola çıkıp, bütün bunları, öz Türkçemiz ve bize özgü bir görüş biçimi ile çağdaş dünyanın verileriyle aktarmak”tan söz ediyordu ‘tiyatro düşünürü’ Haldun Taner… Keşanlı Ali Destanı’nda büyük usta işte bu sözünü yerine getiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)