Tohum – Necip Fazıl Kısakürek
Tür: | Oyun |
Yazar: | Necip Fazıl Kısakürek |
Yayınlanma Tarihi: | 2008 |
Yayınevi: | Büyük Doğu Yayınları |
Karakterler
Ferhad Bey: Maraş şehrinde 39 yaşındaki bir ağadır.
Hancı: Ferhad Bey’in baba olarak gördüğü 78 yaşındaki yaşlı bir amcadır.
Hanım: Ferhad Bey’in erkek kardeşinin hanımıdır.
Yolcu: Savaşta esir olarak tutuklanmış ve nice zorluklara göğüs gelmiş memleketine giderken Maraş’tan geçen bir yabancı bir adamdır.
Şerife Teyze: Hanım’ın yanında görevli çalışan kadındır.
Reis: Maraş şehrinde sözü geçen ağalardan biridir.
Küçük Ali: Ferhad Bey’in yakınında bulunan 12 yaşlarında bir çocuktur.
Konusu
Necip Fazıl Kısakürek tarafından yazılan, 1935 senesinde Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenen “Tohum” piyesinde olay, Anadolu’nun işgal edilmiş bir köşesinde, Maraş’ta meydana gelir. Vatan sadece bir toprak parçasından ibaret değildir. … Tohum, millî mücadeleyi, Anadolu halkının öz benliğinde mevcut ruhun bir fışkırışı olarak gösterir.
Tohum Özeti
Kitabın ilk bölümü hancı ve yolcu arasındaki konuşmalarla başlar. Ferhad Bey’in kardeşi Osman’ın komite üyeleri tarafından öldürülmesi tartışılır. Osman Bey, komitenin erkek üyesiysen şu saatte buraya geleceğin haberini alır. Elbette bu söz bir erkeğe söylenince yerinde duramaz, kanı deli gibi akar ve gitmek ister. Osman bu durumu önce kardeşine haber verir. Ona da gitmesini söyler. Osman komite üyelerinin dediği yere gider. Osman’ı yedi sekiz yerinden bıçaklarlar. Ondan o kadar korkarlar ki atını vahşice öldürürler. Atı bir söğüt dalına asarlar ve üzerine Osman’ın cesedini koyarlar. Kötü haber çabuk gelir. Kalabalığın içindeki kardeşi Ferhad Bey, Osman’ı komite üyelerine gönderdiğimi söyler. Herkesin gözü fal taşı gibi açıldığı halde Bey’den korktukları için ses çıkaramazlar. Yolcu ve hancı sohbet ederken yolcu hancıya Ferhad Bey’i merak ettiğini söyler. Hancı ona görmediğin bir bela olmadığını, esir düştüğünü, uzun süredir yolda olduğunu, yürü, yürü, yoluna devam et der. Yolcu, söylenenlere rağmen Ferhad Bey’i görmek istediğinde ısrar eder. Hancı ısrara dayanamadı ve yolcuyla birlikte ev sahibinin evine giderler. Kapıyı çalarlar. Ferhad Bey’in ağalarla konuştuğu söylenir. Bu sırada hancı ağayı beklerken yolcuya kahve yapar. Tam o sırada hancıya yaşlı bir kadın gelir. Şerife Teyzedir. Heyet üyelerinin Ferhad Bey’in karısını kaçırdığı haberini aceleyle getirir.
Hanımım ne kadar uğraşırsa uğraşsın elimden kayıp gittiğini söyler. Bu olurken Ferhad Bey ile yolcu arasında bir konuşma geçer. Ferhad Bey, yolcuya nereli olduğunu, nereden geldiğini, mesleğini ve eğitimini sorar. Daha sonra buraya zor şartlar altında geldiğini, memleketine dönmesi gerektiğini, burada ne işi olduğunu söyler. Yolcu ise Maraş’a uğradı ve uğradığı için öyle şeyler duydum ki bu şehre ve insanlarına hayran kaldım. Bu konuşmanın ardından hancı ile Ferhad Bey arasında hararetli bir sohbet gerçekleşir. Şerife Teyze’nin bunu kendisinin söyleyemediğini söylemesinin daha doğru olacağını söyler. Ferhad Bey çok sinirlenir. Şerif Teyze anlatmaya başlar. Biri geceleri kapıları çalar. Heyet üyelerinin Fransızlardan habersiz evlere baskın yapacaklarını duyunca yerinizi öğrenip hanımı Ferhad Bey’e götüreceğiz diye bağırdılar. Bunu duyan eşim gaz lambasıyla dışarı çıktı. Oradan Ali’nin metresinin sesini duyduk, aniden bir gölge belirir, kafama sert bir şey çarpar. Ne olduğunu anlamadan uyandığımda eşim yoktu. Bunu duyan Ferhad Bey çok sinirlenir. Hancı bu öfkeyi görünce onu sakinleştirmeye çalışır ama faydası olmaz. Bey yolcuya hala bizimle kalmak isteyip istemediğini sorar. Evet, cevabını veriyor. Yolcuya, Reis’e yazacağım kâğıdı vermen için seni Maraş’a göndereceğim der. Yolcu, kendisine verilen kâğıdı teslim etmeye gider. Padişaha verir. Haberi alan Reis, komite arkadaşlarına haber verir. Ferhad Bey, Reis’in kahvesine gelir. Göz açıp kapayıncaya kadar numarasını yapar ve Reis’i oradan kaçırır. Kaçırılan şef korkudan hanımın yerini söyler. Hanım kurtulur. Ferhad Bey hanımı eve götürür. Dışarıdan silah sesleri geliyor. Maraş’ın Fransızlardan kurtarıldığı haberi gelir. Bu haber üzerine yolcu İstanbul’a gitmeye hazırlanır. Adam karısını memleketine götürmesini söyler. Yolcu tamam der. Bey bu müjdeyi almak için Maraş’ın merkezine gider.
Tohum – Kitap Açıklaması
Muhsin Ertuğrul, bir yemekte; «Niçin bir piyes yazmıyorsun?» sualiyle, tiyatroyu, «hayatın (kantite) gibi değersiz ve geçici yüzünü değil, (kalite) gibi derin ve sonsuz şahsiyetini zapteden ve onu molozlarından ayıklayarak tasfiye eden, tıpkısını, fakat başka türlüsünü gösteren mistik bir ayna» olarak gören Necip Fazıl’ın yıllardır içinde gömülü bir hasrete dokunur. O anda, Şehir tiyatrosuna bir eser teslim etmek için sadece 20 günlük bir süre kalmıştır. Hemen kararını verir ve 7 gün içinde «Tohum»u bitirir.
1935 senesinde Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenen «Tohum» piyesinde olay, Anadolu’nun işgal edilmiş bir köşesinde, Maraş’ta cereyan eder.
Vatan sadace bir toprak parçasından ibaret değildir. Dolayısıyla vatanı müdafaanın gizlediği bir aksiyon; aksiyonun gizlediği bir fikir ve fikrin gizlediği mahrem bir benlik olmak gerekir.
Tohum, millî mücadeleyi, Anadolu halkının öz benliğinde mevcut ruhun bir fışkırışı olarak gösterir.