Ana SayfaHikayelerGazoz Ağacı

Gazoz Ağacı

Gazoz Ağacı – Sabahattin Kudret Aksal

Tür:Hikayeler
Yazar:Sabahattin Kudret Aksal
Yayınlanma Tarihi:1954
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Karakterler

Saim: Hikayenin baş kahramanıdır. İstanbul’un varoşlarında yaşayan, başıboş bir gençtir. Sorumluluk duygusundan yoksun, annesinin emekli maaşıyla yaşayan, işsiz, kahvede oyun oynamaktan başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir insandır.

Melahat: Saim’in aşık olduğu genç kızdır. Beraber yaşadıkları mahallede sıradan bir hayat yaşarlar. Evde kocasını beklemekten başka hiçbir şeyle meşgul olmayan, sade bir kadındır.

Terzi Çırağı: 17 yaşlarında, Melahat’a âşık olan genç.

Konusu

Kitap, başıboş dolaşan insanların yakın hayatlarını, aile içindeki çalkantıları, yakınlarının ölümü ve ihanetini, çocukluğunda ve daha sonraki yaşamında gözlemlediği olayları anlatan hikayelere konu oluyor.

Hikayede yer alan öyküler;

  • Bir Dostluk
  • Hayriye Hanım
  • Geceye Doğru
  • Büyükannemin Ölümü
  • Bizim Olan Sokaklar
  • Meydan
  • Sokaktaki Opera
  • Çekirdek
  • Bir Başka Türlüsü
  • Gazoz Ağacı

Gazoz Ağacı Özeti

Hikâyenin başında mahalle ve mahalle yaşamına dair kısa bir bakış veriliyor. Mahalle denize yakın konumdadır. Mahalle bakkalı kokusu ve çeşit çeşit renkleriyle çocukların ilgisini çekiyor. Eski ahşap evlerin oluşturduğu dar sokaklarda çocuklar gündüzleri birdirbir oynuyor, geceleri ise saklanbaç oynuyor. Bazen gençler de bu saklambaç oyununa katılıyor. Bakkalın yanında Hacı Emin’in kahvesi var. Yaz kış oldukça kalabalık olan bu kafede işsiz gençler maça kızı, pişpirik ve kaptıkatı oynuyor. Kahvehane özellikle akşamları kalabalıklaşıyor, gündüzleri ise sadece birkaç genç bulunuyor. Bu mahalledeki kadınlar akşam saat beş civarında yanlarında yiyecek taşıyarak sahile iniyorlar. Kadınların hepsi deniz kıyısında eğleniyor.

Bu hikâye genç bir adamın bir kızla ilgilenmesi ya da birisinin evlenmesi hakkındadır. Dedikodu hemen mahalleye yayılır. Saim de kafenin karşısındaki pembe evdeki kıza aşık olmuştur. Haber hemen mahallede yayılır. Saim artık günün her saatinde kızı görmek için kafededir. Saim, kızı izlemekten başka hiçbir şeyi umursadığı için oyunlarda sürekli kaybeder. Diğer kişi her yenildiğinde gazoz aldığından, sonunda “Gazoz Ağacı” olarak anılmaya başlanır. Saim sevgi dolu olduğundan bu lakabı pek umursamaz.

Bir gün yolda bir kızla karşılaşır. Heyecanlanıp konuşamaz. Ona sadece “Nereye?” diye sorar. Kız sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi “eve” diye cevap verir. Saim’in kalbi aylardır yanmaktadır. Heyecanlansa bile kıza duygularını anlatmalıdır. Kıza onu sevdiğini söyler. Kıza onunla evlenmek istediğini söyler. Saim bu olaydan sonra çok değişir. O çapkın genç adam un fabrikasında çalışmaya başlar. Tek isteği kızla birlikte mahalleden kaçıp küçük bir odada yaşamaktır. Düzenli bir hayat ister. Sabah işe gittiği ve eşinin kendisine akşam yemeği hazırladığı günlerin hayalini kurar. Saim bir gün bu düşüncelerinin farkına varır. Kızını da yanına alarak şehrin diğer ucundaki bir apartmanın çatısındaki tek odalı bir eve taşınır. Artık sabah erkenden kalkıp işe gider. Eşi Melahat ile düzenli bir hayata başlar. Akşamları evde kendisini bekleyen eşini düşününce işin yorgunluğunu atar. Evine dair her şey onu çok mutlu eder. Eve gelir gelmez eşi ona sıcak yemek hazırlar. Her akşam karısına gününün nasıl geçtiğini sorar. Eşi Melahat hiçbir yeri bilmediği için bütün gün evde kocasını beklemekten başka bir şey yapmaz.

Yine böyle bir gün akşam Melahat evde kocasını beklemektedir. Saim, karısının kendisi için hazırladığı sıcak yemekleri yer. Melahat, Saim’in sigara içmesini bekler. Daha sonra Saim, Melahat’ın sıkıldığını düşünüp onu yürüyüşe çıkarır. Saim ve Melahat aydınlık, aydınlık ve kalabalık bir sokağa çıkarlar. Bir mağazada mankenin üzerinde gördüğü elbiseye koşar ve oradan çıkar. Melahat mahalleden çıktığında böyle kıyafetler giyeceğini hayal eder. Ancak kocası onun vitrindeki kıyafetlere bakmasına bile tahammül edemez. Kocasının hastalığı için biriktirdiği 30 lirayla kendisine elbise almasını ister. Saim sinirlenir. Birlikte sinemaya giderler. Melahat çok mutsuz olmuştur. Sinemada sessizce ağlar. Eve gidene kadar tek kelime konuşmazlar. Saim de kendisini o mahallede titreten kızın karısı olarak yanında olduğunu zanneder. Ona olan sevgisinin zayıfladığını hisseder. Artık hiçbir heyecan hissetmez. Günler aynı sebeplerle kavgalarla geçer ve Melahat can sıkıntısı içinde Saim’i bekler. Melahat çok sıkılmıştır. Minik evin çalışmaları sabahın erken saatlerinde bitter. Bundan sonra yapacak bir şey bulamaz. Mahallede kimseyi tanımaz. Saim tek başına dışarı çıkmasına da izin vermez.

Melahat bir gün farklı bir şey yaşar. Dış kapıyı açtığında karşısında genç bir adam görür. Alt kattaki terzinin çırağı olan genç, sigara içmek için kapılarına gelmiş. Genç adam sigara içtiğini efendisine söylememesini ister. Bu olayı Saim’e anlatmaz. Çırak her gün kapıya gelip sohbet eder. Melahat bu sayede sıkılmaktan kurtulur. Melahat, çocukla yaptığı bir sohbette eşinin de orada olduğunu söyler. Çocuk çok üzülür. Çocuğu üzmemek için Melahat, “Sadece geceleri geliyor” der. Melahat o an bu genç için değil Saim için memleketinden ayrıldığına pişman olur. Bu genç adam onu ​​daha mutlu eder. Kocasının almadığı elbiseleri ona almaya başlar. Saim ona hayallerinden hiçbir şey vermez. Günler geçtikçe çırak Melahat’ın evine gelip onunla sohbet etmeye başlar. Çocuk ona ‘kız kardeş’ der; ama onu sevdiğini söyler. Çocuk ona biraz parası olduğunu ve onunla kaçabileceğini söyler. Melahat buna gülmeye başlar. Kocası da aynı şeyi söylemiş onu bu yaşama mahkûm etmişti. Aynı şeyleri yaşadıktan sonra bu çocukla kaçmasının hiçbir anlamı yoktu. Ancak artık Saim’i hiçbir zaman sevmediğini anlamıştır. Kocasından bir mektup bile bırakmadan ayrılma düşüncesi onu mutlu eder. Günlerce çocukla bu kaçışı konuşurlar ama teyit etmezler. Saim’le hayatları aynı şekilde devam eder. Saim, karısındaki ufak da olsa değişiklikleri fark eder. Bir gün yolda mahalleden arkadaşı Osman’la karşılaşır. Osman kahvede yeni bir oyun oynadıklarını söyler. Aradan bir yıl geçmesine rağmen Saim mahalleyi, kahveyi ve oradaki hayatını çok özlemektedir. Bir kız için bu hayatı terk ettiğine inanamaz. Osman’ın mahalleye davetini kabul eder ve onunla birlikte gider.

Her zamanki gibi yemeği ısıtan Melahat, Saim’i merak etmektedir. Gece yarısı olmuş, Saim hâlâ gelmemiştir. Evlendiklerinden beri ilk kez eve geç gelecektir. Yarı kayıtsızlık, yarı merak içinde uykuya dalar. Sabah kocasının hâlâ gelmediğini görür. Saim akşam aynı saatte gelir. Melahat’a hiçbir şey açıklama gereği duymaz. Melahat ona kızar ve gece neden gelmediğini sorar. Saim, eski mahalle kahvesine gittiğini ve geceyi evinde geçirdiğini söyler. Melahat çok üzgündür. Saim’in kendisinden sıkıldığını fark eder. Aynı şekilde yemeğini yer ve uyur. Saim zamanla bu kaçışlarını artırır. Haftanın birkaç günü art arda eve gelmemeye başlar. Yine eve gelmediği bir günün ardından eve gelir. Melahat kapıyı açmaz. Eşyalarını alır ve gider. Saim sadece “Acaba neden gitti?” diye sorar. Geceleri yanında bir boşluk hissetmeye başlar. Melahat üç dört gün sonra gelmeyince evi boşaltıp eski mahallesine döner. Ertesi baharın son günlerinde Saim ve arkadaşları Sirkeci’de yer, içer ve eğlenirler. Saat 10 civarında Beyoğlu’na giderler. Işıkları açık bir kokteyl salonuna girdiğinde arkadaşı Saim’e “Bak, seninki” der. Melahat yanında bir adamla yanından geçer. Saim: “Ne yapalım? Benimse benimdir.” Umrunda değil. Melahat onları görmez bile. Arkasında hoş bir koku bırakarak geçip gider.

Gazoz Ağacı – Kitap Açıklaması

Sabahattin Kudret Aksal, şairliği ve oyun yazarlığı yanında, çağdaş öykücülüğümüzün yazık ki az yazmış ama her yazdığında belli bir dil ve üslup kalitesini titizlikle korumayı bilmiş, alçakgönüllü ustası. Ustalığı, öykülerini topladığı iki kitabının önemli ödüller almasıyla da belgelenmiş durumda; Gazoz Ağacı 1955 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, Yaralı Hayvan ise 1957 Türk Dil Kurumu sanat Armağanı’nı kazanmıştı. Son şiirlerini topladığı “Batık Kent’le başladığımız “Bütün Eserleri” dizisinin bu ikinci kitabında Aksal’ın, 1940’ta Küllük dergisinde çıkan ilk öyküsünden son yazdığına kadar, öykü alanındaki bütün verimini bulacaksınız. Sabahattin Kudret Aksal’ın öykücülüğünü bilenlere hatırlatacak. Bilmeyenlere ise tanıtacak mükemmel bir kaynak.

Like
Love
Care
Haha
Wow
Sad
Angry
KitapDiyarı
KitapDiyarı
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

Sosyal Medya

788BeğenenlerBeğen
4,126TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
55AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular