Tiamat – İhsan Oktay Anar
Tür: | Roman |
Yazar: | İhsan Oktay Anarİhsan Oktay Anar |
Yayınlanma Tarihi: | 2022 |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Konusu
Sekiz yıl sonra “Tiamat” ile yeniden okuyucuyla buluşan yazarımız. Bu kez denizin altında var olma mücadelesinin yaşandığı roman, katmanlı bir düşünsel yapı içerisinde din-bilim, özgürlük-varlık, düşünme-düşünme biçimleri gibi birçok çatışmaya değinir.
Tiamat Özeti
Denizlerde bir var olma mücadelesini gözler önüne seren Tiamat kitabı, denizaltının büyülü dünyasını ve insanın ilginç doğasını bilim, varlık, düşünce ve din ekseninde buluşturuyor.
1915 yılında bir Osmanlı denizaltısının etrafında gelişen olayları konu alan roman, adını da bu denizaltının telsiz kodu olan “Antik Babil tanrısı Tiamat”tan alıyor. Aslında Tiabat mitolojik açıdan çok değerli bir eser olarak öne çıkıyor.
Tiamat’ın nefes kesen bu kitabında okuyucu, sualtı dünyasının gizemlerini yazarının sihirli kalemiyle keşfediyor. Üzerinde saf altından yapılmış iki melek tasviri bulunan ve açılamayan sırlarla dolu bir sandığın etrafında son derece tuhaf ve doğaüstü olaylar başlar. Bu gizemli sandıkla birlikte gelen şanssızlık ise sandığın açılması sonucunda bambaşka bir boyuta eviriliyor.
Yorum
Elbette, “Tiamat” ile ilgili bütün hususlara değinmek bu yazının boyutunu aşsa da romanın en azından yetkin okur için sekiz sene beklemeye değer olduğunu söyleyebilirim. Pek tabii Anar’ın dilini ağır bulan okurlar da vardır. Bilhassa denizcilikle ilgili terimlerin eski isimleri metinle güreşmeyi sevmeyen okurlar için bu noktada zorluk çıkarabilir. Kanaatim, Anar’ın her cümleyi demlendire demlendire rafine bir metin ortaya koyduğu. Bu minvalde bütün göstergelerin metne hizmet ettiği pürüzsüz bir anlatı. Şüphesiz, postmodernist teknikle yoğrulmuş bir roman fakat felsefi katmanları itibarıyla “Tiamat”ı farklı bir yere koymak daha doğru olacaktır.
Tiamat – Kitap Açıklaması
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani
Karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu.
Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.”
İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o belirsiz, kımıltısız siluetin hem içinde hem dışında, olağanüstü bir hikâyede, hikâyeyiz.
(Tanıtım Bülteninden)
Karakterleri belirtiniz