Kırmızı Papağan – Jose Mauro De Vasconcelos
Tür: | Roman |
Yazar: | Jose Mauro De Vasconcelos |
Yayınlanma Tarihi: | 2016 |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Karakterler
Kanau: Zengin olma hayalleri olan melez bir Kızılderili’dir.
Camura: Kanau’nun köyden arkadaşıdır. Kendisi bir polistir ancak Kanau’yu yanına çekerek sağlam para kazanacağı bir kaçakçılık işine girmeye çalışırlar.
Teğmen: Asıl hırsız olan kişi.
Sa Lua: Teğmenin hamile sevgilisi.
Daniel ve Tilde: Ekibin diğer üyeleri Teğmen’in yol arkadaşı ve Sa Lua’nın yardımcısı.
Konusu
Yazar, Kızılderililerin sorunlarını, Kızılderililerin gizemli yaşamlarını, ‘garimpeiro’ adı verilen maden arayıcılarının çalışmalarını, yağmur ormanlarında avlanan nehir avcılarını, Kızılderili gerçekliğini, uzaklarda yaşayan Brezilyalılara ve tüm dünyaya duyurmayı amaçlamıştır.
Kırmızı Papağan Özeti
Kanau melez bir Kızılderili’dir. Babası beyazdı ve annesi Kızılderili idi. Ancak kendisini beyaz olarak görmek istediği için sürekli şehirlerde dolaşıyordu ve nadiren köye geliyordu. Zengin olmak istiyordu. Ama Kızılderililer de zengin olmayacaktı. Bu yüzden kendini hiçbir yere ait hissetmiyordu. Ait olduğu yeri aramanın sancıları içindeydi. O sırada köye gelir. Köydeki arkadaşı olan Camura polisti. Bir köy ona elmas kaçakçılığı olduğunu bildiğini ve bunun sonucunda iyi para kazanacağını ve çok güçlü olduğu için Kanau’nun kendisine fayda sağlayacağını ve kendisine yardım etmesini istediğini söyler. Kanau’nun paraya ihtiyacı olduğu için kabul eder. Camura ve elmas hırsızları kaç gün sonra nereden geçeceklerini hesapladıktan sonra bayramını bahane ederek o köye giderler. Gittikleri köy aynı zamanda Kanau’nun annesinin köyüydü. Çocukluğu zaten orada geçmişti. Orada tanıdığı insanlar, kardeşi, annesinin eski evi gibi birçok hatırası ve eşyası vardı. En iyi arkadaşı Iroa da oradaydı. İlk günlerde her şey normal gider. Ancak daha sonra tüm hırsızları öldürüp elmasa tek başına sahip olarak Elmas hırsızlarına katılarak zengin olacağını düşünmüştür. Ancak bunun için Camura’yı yok etmeleri gerekiyordu. Aksi takdirde polis onları yakalardı. Kanau iki şişe likör alır. Iroa ile birlikte şişelerden birini zehirlediler. Festival gecesi tahmin edildiği gibi elmas hırsızları köye ulaşır. Ancak Camura o kadar sarhoştur ki dünyayı umursamaz. Kanau, hırsızlarla konuşarak bir anlaşma yapar. Onlarla gidecek ve karşılığında elmasa ortak olacaktı. Yolları çok iyi biliyordu ve çoğu yerden rahatlıkla geçebiliyordu, bu yüzden yardım toplamakta hiç zorluk çekmiyordu.
Hırsız ekibi baş hırsız Teğmen, teğmenin hamile sevgilisi Sa Lua, Yoldaşları Daniel ve Sa Lua’nın yardımcısı Tilde’den oluşuyordu. O köye geldiklerinde Sa Lua doğum yapmıştı ama nehirde hazırlıksız doğum yaptığı için hastaydı. Köydeki Kızılderililer için ilaç ve yemek verilir, sonunda Kanau ile tanışırlar. Ya elması paylaşacaklardı ya da yakalanmayı kabul edeceklerdi. Teğmen elmasla ortak olmayı seçer ve Kanau’ya haber verir. Kanau, Camura’ya zehirli içeceği içirir ve imha eder. Üstelik herkes onun aşırı içki içmekten öldüğünü düşünür. Kimse şüphelenmez. Böylesine ustaca bir öldürme, Teğmen ve ekibini korkuttur. Yola çıktıklarında Teğmen, Kanau’yu nasıl öldüreceklerini düşünürler. Yolda bir hayalet görürler. Hint inancına göre bu hayaleti gören kişinin sonu ölümden başka bir şey değildir. Kanau bunu söylediğinde kimse ona inanmaz. Kimse şüphelenmesin diye sadece geceleri hareket ederler. Bir sabah dinlenmek için durduklarında Daniel elmayı alır ve ormana kaçar. Teğmen ve Kanau onu takip eder, ancak Kızılderililer tarafından öldürüldüğünü görür. Sonra elması bulup geri gelirler. Yola çıktıktan sonra polisi fark ederler ve tekneyi çimenlerin arasına alırlar. Ama bebeğin ağlaması onları ele verir. Teğmen bebeğin ağzını kapattır ancak bebek buna dayanamaz ve olay yerinde hayatını kaybeder. Tehlike geçtikten sonra bebeği gömüp uyumak isterler. Uyandıklarında Sa Lua kendini denize atmıştır. Teğmen aklını kaybeder. Teğmen, Kanau yiyecek bulmak için ayrıldığında intihar etmişti. Artık sadece iki kişi kalmıştı. Tilde ve Kanau ikisi de birbirlerini öldürmek ve elması tek başlarına almak için bir fırsat bekler. Kanau, lanetin etkisinin ikisini de etkileyeceğinden emindir. Oradan yollarına devam ederler. Daha sonra yaya olarak devam ederler. İlerlerken bir gece Kanau kendini yorgun hissettiğinde durur ve uyumak ister. Bunu fırsat bilen Tilde, Kanau’nun kafasına vurup bağlar ve kaçar. Kızılderililer Tilde’yi öldürüp elması çalar. Kanau, arkadaşı Iroa’yı ormandan kurtarmayı göze alamaz ve Kanau da köyünde ölür.
Kırmızı Papağan – Kitap Açıklaması
Arkadaşları arasında kısaca Ze Mauro olarak tanınan, Jose Mauro de Vasconcelos 26 Şubat 1926’da Rio de Janeiro yakınlarında Bangu’da doğdu. Kızılderili ve Portekizli karışımı bir ailenin çocuğuydu. Okumayı çok genç yaşta tek başına öğrendi. Tıp, desen çizimi, hukuk ve felsefe öğrenimine başlayıp yarıda bıraktı. Öğrenim hayatında olduğu gibi iş hayatında da balıkçılık, öğretmenlik, modellik, dansçılık, garsonluk, tiyatro, sinema ve televizyon oyunculuğu gibi çeşitli meslekleri denedi. Hayatı boyunca Kızılderili haklarını korudu. Can Yayınları arasında çıkan “Şeker Portakalı”, Güneşi Uyandıralım, Delifişek, Kayığım Rosinha, Yaban Muzu, Çıplak Sokak adlı yapıtlarıyla ülkemizde çok sevilen bu Brezilyalı yazar 24 Haziran 1984’te Sao Paulo’da öldü. “Kırmızı Papağan”ı yazmak amacıyla uzun süre Kızılderililerle yaşadı. Kitabı 1953 yılında bitirdi. Yazar, bu romanıyla günümüze dek süregelen Kızılderili sorunlarını, Kızılderililerin gizemli yaşamlarını, ‘garimpeiro’ adı verilen maden arayıcılarının çalışmalarını, yağmur ormanlarında avlanan ırmak avcılarını, Kızılderili gerçeğini, o yöreden uzakta oturan Brezilyalılara ve bütün dünyaya duyurmayı amaçlamıştır.