Kehribar Geçidi – Nazan Bekiroğlu
Tür: | Roman |
Yazar: | Nazan Bekiroğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 2021 |
Yayınevi: | Timaş Yayınları |
Konusu
Konu olarak ‘Yedi Uyurları’ işlemiş görünse de aslında bu tema çevresinde bize insanın kim olduğunu, insanın zaman ve mekân karşısında everilmediğini, görünürde değişse de özünü –iyiliği ve kötülüğü- hep taşıdığını, Roma İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihini anlatarak söylüyor.
Kehribar Geçidi Özeti
Usta yazar Nazan Bekiroğlu’ndan; ihtişamın ve sefaletin, adaletin ve zulmün başkenti Roma’yı yedi uyurların öyküsüne bağlayan bir edebi şölen Kehribar Geçidi…
Nazan Bekiroğlu, Roma’nın zulmünden kaçıp sığındıkları mağarada dünyanın en uzun uykusuna dalan yedi kişi ve köpekleri Kehribar’ın şahitlikleri; okura Roma’nın zamanıyla romanın yazıldığı zaman arasında ilginç bağlar kurduruyor
Hem İslam hem Hristiyan kültürlerinde yer bulan yedi uyurlar anlatısı ve Roma İmparatorluğu’nun dağılmadan önceki son yüzyılı üzerine kurgulanan romanımız,
Zengin karakter yapısı, incelikle işlenmiş detayları ve insanlığın bin yıllara uzanan macerasından gösterdikleriyle destansı bir roman…
Çok katmanlı, bol karakterli bir roman olan Kehribar Geçidi, okurunu sıkmadan ama vicdanını sızlatan, düşüncesini yoran bir başyapıttı olduğu gibi, aynı zamanda güçlü bir ironi örneğidir.
Kehribar Geçidi – Kitap Açıklaması
Kusurlu bir sikke elden ele, keseden keseye geçerek bütün Roma’yı nasıl dolaşır?
Hikâyeyi hikâyeye, yolu yolcuya, rüyayı rüyete, yedi kişiyi erdemli bir köpeğe nasıl bağlar?
Gölgelerin mağarasına dönen haberci her defasında niye taşlanır?
Kehribar Geçidi, MS 300’lü yıllarda İmparator Diocletianus Roma’sında bu sorulara cevap arıyor.
Okuyucularını Forum’un, Colosseum’un, Senato’nun, Tiber ırmağının, Şifa Tapınağı’nın, sonradan kaybedilmiş veya hiç edinilmemiş özgürlüklerin, hitabetin, yazmaların, lâhitlerin, şifalı otların, kurtların kuşların, dağların, en dehşetli dövüşlerin, toga picta’nın ve dikenli deniz salyangozlarının arasında uzun bir yolculuğa davet ediyor.
Berrak fakat derin dili, karakterlerinin canlılığı, olaylarının sürükleyiciliği, dönemsel detaylarının zenginliği, can yakıcı meselelerinin her daim geçerliliği ile tarihin özel bir noktasından çekip çıkarılmış olsa da evrensel insanlık hallerine dair söyleyecek sözü olan destansı bir başyapıt. Sekiz yıllık bir emeğin sonucu.
“Sanki ölmüşüz de bu dünyadaki günlerimizi anarak konuşuyoruz seninle. Sanki bu dünyadaki yaşamımız bitmiş de biri, bütün dertlerimize dönüp şöyle bir bakalım diye omuzumuzu okşar gibi. Bitti artık, geçti, der gibi.”
(Tanıtım Bülteninden)
Gönderen: Serap Yıldız