Düşüş

Düşüş – Albert Camus

Tür:Roman
Yazar:Albert Camus
Yayınlanma Tarihi:1956
Yayınevi:Can Yayınları
Karakterler

Jean-Baptiste Clamence: Paris’te yaşayan bir ceza avukattır.

Konusu

Albert Camus tarafından 1956’da yayınlanan Düşüş; Modern insanın kendi bencilliği, çaresizliği ve çelişkilerinin romanıdır.

Romandan çok bir monolog niteliğinde olup, kitabın ana karakteri Paris’li bir avukat olan Jean-Baptiste Clamence’in kendi ile konuşmalarını konu edinmektedir.

Düşüş Özeti

Kitap, Clamence’ın Amsterdam’da Mexico-City adlı bir barda tanıştığı bir adamla konuşmaya başlamasıyla başlıyor. Ona kendinden bahseder, hayatından ve çeşitli konulardaki düşüncelerinden bahseder. Başlangıçta kendini düzgün, yardımsever, saygılı, dürüst biri olarak tanıtıp hayatından memnun olduğunu söylese de bu konuşmalar kendisini sorgulamasına neden olur. Hayatının, karakterinin ve davranışlarının ardındaki gerçek nedenleri sorgulamaya başlar. Kitabın anahtar kelimesi ‘sorgulamak’. Clamence’ın ceza avukatı olması da bunu desteklemektedir.

Zaman geçtikçe Clamence ne kadar bencil, kinci ve kendini beğenmiş biri olduğunu ve yardımseverliğinin arkasında bencillik ve kendini beğenmişliğin yattığını fark eder. Sonra etrafındaki tüm insanlara, minnettar müşterilerine ve ona hayran olan tüm kadınlara rağmen ne kadar yalnız olduğunu fark eder. Aslında şimdiye kadar hepsini bilse de şimdiye kadar hep görmezden gelmiştir.

“Düşüş” kitabının başlığının en önemli tezahürlerinden biri, Clamence’ın Paris’te evine giderken geçtiği bir köprüde bir kadının intiharına tanık olmasıdır. Kadının köprünün kenarında durmuş denize baktığını görünce umursamadı ve yoluna devam etti. Köprüden iskeleye çıkarken, suya ‘düşen’ kadının sesini duyar. Şaşırdığı yerde donup kalıyor. Arkasına bakamıyor, bir adım bile atamıyor. Bir süre sonra arkasına bakmadan yoluna devam eder. Bu, Clamence’ın kendisine ve çevresine ne kadar yabancılaştığını gösterir.

Düşüş – Kitap Açıklaması

Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca “Sisifos Söyleni” ve “Başkaldıran İnsan”la da alırdı belki. Ama Camus’yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır. “Yabancı” (1942), “Veba” (1947) ve “Düşüş”se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok “Düşüş”ü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamence’ın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. “Düşüş”ün yayımlanmasından bir yıl sonra Camus’nün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek.

Like
Love
Care
Haha
Wow
Sad
Angry
KitapDiyarı
KitapDiyarı
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
En eski
En yeni En çok oy alan
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

Sosyal Medya

778BeğenenlerBeğen
4,883TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
60AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular