Dubrovski – Aleksandr Puşkin
Tür: | Roman |
Yazar: | Aleksandr Puşkin |
Yayınlanma Tarihi: | 1841 |
Yayınevi: | Kırmızı Kedi |
Karakterler
Kirila Petroviç Truyekurov: Rus soylularından, zenginliği, acımasızlığıyla ün salan Petroviç, statü fark etmeksizin tüm ilişkilerinde kibirli olan, yanında çalışanlara kölesi gibi davranan gaddar bir adamdır.
Andrey Gavriloviç Dubrovski: Vladimir’ in babasıdır. Emekli muhafız teğmeni olan, gururlu, sabırsız ve kararlı karakterde bir adamdır. Haksızlıkla çiftliğini kaybetmesine dayanamaz ve hayatını kaybeder.
Vladimir Dubrovski: Babasının haksızlığa uğramasıyla, daha 23 yaşındayken kendisi de bütün varlığını kaybeder. Yaşadığı haksızlık onu çete kurmaya kadar götürür. Halkın gözünde o haydut değil kurtarıcıdır.
Mariya: Petroviç’in kızıdır. 17 yaşında olmasına rağmen babasının baskısıyla malikânenin dışına çıkamamış bir genç kızdır. Dubrovski’ye âşık olmasına rağmen zorla bir başkasıyla evlendirilir.
Konusu
Puşkin’in 1832 yılında yazdığı bu eserinde, haksızlığa uğrayan bir gencin intikam hikâyesini okuyoruz. Yazar dönem Rusya’sının yozlaşmış yasama yürütme sistemini, uygulanmayan adaletin çaresiz bıraktığı insanların hikâyelerini romantik bir dille anlatıyor. Toprak ağalarına yaranmaya çalışan bürokratların kendilerini komik duruma düşürmelerini ve otokrasinin toplumu ne kadar istem dışı davranışlara sürüklediğini görüyoruz. Puşkin, sınıf çatışmasını karakterlerine yüklediği anlatımlarla ve halkın içinde bulunduğu vaziyeti resmederek ifade ediyor. Okuruna “haydut kim? “sorgulamasını yaptıran yazarın bu eserinin öne çıkan diğer bir niteliği ise, Puşkin’in ilk kez halk direnişi konusunu ele aldığı eseri olmasıdır.
Dubrovski Özeti
Kirila Petroviç Troyekurov, zenginliği, soyluluğu ve acımasızlığıyla bilinen bir derebeyidir. Eğitimsiz insanların bütün özelliklerini kendisi de sergileyen Petroviç’i, eyalet memurları yaltaklanmalarıyla iyice şımartırmışlardır. Sıklıkla malikânesine gelen diğer derebeylerine üstten bakışlarını, aşağılamalarını bir tek Andrey Gavriloviç Dubrovski’ye karşı göstermez, ona kibar davranır. İkisi de asker emeklisidir. Dostlukları bozulduğunda Dubrovski’ nin kararlı, dik duruşu ikilinin inatlaşmalarına sebep olur. Petroviç’in kendisine boyun eğmeyen Dubrovski’ye hiddeti giderek artar, bürokrasideki gücünü kullanıp eski dostunun çiftliğine haksız yolla el koyar. Bütün servetini kaybeden Dubrovski yaşadığı bu olaydan sonra hastalanır ve kısa süre sonra da ölür. Oğlu Vladimir Dubrovski, bu olayla birlikte babasını ve beraberinde tüm mal varlığını kaybetmiştir. Yaşadığı çiftliği yakar ve ona sadık olan çalışanlarıyla birlikte çiftliği terk ederler. İntikam alabilmek için çete kurmaktan başka yolu kalmamıştır. Çete derebeylerinin kâbusu olur. Haydutlar çiftlikleri yakıp, yağmalayıp yol keserler. Halkın gözünde, Dubrovski efsaneleşir ve onlar için bir “Robin Hood” haline gelir. Bir tek Petroviç’in çiftliğine zarar vermez. Yaşlı adam bütün öz güvenliyle hayatına devam ederken, kızı Mariya için Fransız bir öğretmen getirtir. Dubrovski gelen öğretmenin yolunu kesip onunla yer değiştirir. Mariya’ya ders vermeye başlayan genç adam kıza âşık olur. İntikam duygularıyla girdiği evde aşkı galip gelir, Petrovski’yi affeder. Mariya’ ya gerçek kimliğini açıklayıp, yine çetenin başına döner. Kızda genç adama âşıktır. Fakat babası durumu sezer, kızının rızası olmadan onu zengin birisiyle evlendirir. Bu arada Petroviç kendi himayesinde olan polis ve askerleri çete üzerine salar. Haydutlar onları geri püskürtmeyi başarır. Dubrovski sevdiği kadının evlenmesinden sonra çeteyi dağıtıp Rusya’yı terk eder.
Dubrovski – Kitap Açıklaması
Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce, yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı, ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi.Puşkin, Çarlık Rusyası’ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini, toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini, soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hood’vari bir “zenginden alıp yoksula verme” düzeneği kuran Dubrovski’ye vermesiyle yazar, dönemine göre ilerici yanını da göstermiştir.
“Çetenin lideri zekâsı, cesareti ve soyluluğuyla ün yaptı. Onunla ilgili mucizeler anlatılıyordu; Dubrovski adı bütün dillerdeydi, herkes cesur canilere öncülük edenin ondan başkası olamayacağına inanıyordu.”
(Tanıtım Bülteninden)