Duyulmayan Anlam Çığlığı – Victor E. Frankl
Tür: | Psikoloji |
Yazar: | Victor E. Frankl |
Yayınlanma Tarihi: | 2018 |
Yayınevi: | Totem |
Konusu
Bir hükümlü, cezaevinde başarılı olabileceğini ve daha mutlu olduğunu vurgular. Bir yandan başarılı, sosyal ve aile dostu gençlerin intiharından bahsediyoruz, diğer yandan cezaevinde eskisinden daha mutlu bir insandan bahsediyoruz.
Duyulmayan Anlam Çığlığı Özeti
Yazarımız Viktor E. Frankl, kitabıyla insanların hayatları boyunca bir anlam arayışı içinde olduklarını bu anlam arayışının varoluşsal süreçteki önemini, bu arayışının ne kadar güçlü olursa hayattan alınan doyumunda o denli artacağını anlatıyor bizlere.
Bu süreçte kendimizi temellendirme çabalarının yöntemleri ve örnekleri üzerinde klinik vaka ve görüşme kayıtları da esas alınarak bolca bunlara değinen kitabımızda Frankl, kurucusu olduğu Logoterapiden, karşılaştığı vaka örneklerinden ve kaygı, korku, fobi, uykusuzluk çeken danışmanlarına uyguladığı Paradoksik niyet ve düşünme odağını değiştirme tekniklerinden bahsediliyor.
Varoluş herkesin halledebileceğini ve hak edebileceği zihinsel bir tutumdur. Kendine dönebilen her insanın kendini aşması için bulabileceği çok çok güçlü iç(Zihinsel/ruhsal) olanakları olduğunu bu kitabımızla anlıyoruz.
Anlam yaşamın ve mutluluğun temelidir. Bize anlamlı gelmeyen bir hayata katlanmanın çok zor olacağı da kesin öyle değil mi?
Çok anlamlı pasajların olduğu bu kitabımız, yaşamın anlamı üzerine bir kitap okumak isterseniz eğer sizler için doğru bir kaynak olabilir.
Duyulmayan Anlam Çığlığı – Kitap Açıklaması
Bu kitapta, logoterapinin öncüsü Viktor E. Frankl, kitle nevrozu boyutuna ulaşan varoluşsal boşluğun altını çiziyor. İnsanın anlam arayışı; terapide bulunması gereken ve terapinin amacını oluşturması göz ardı edilemeyecek bir durumdur. Yazar bu görüşünü örnekler vererek desteklemektedir. Örneğin; Amerika’da intihar girişiminde bulunmuş üniversite öğrencileriyle yapılan ankette, katılanların çoğu girişim nedenlerini ‘yaşamın anlamsızlığına’ bağlamaktadırlar. Üstelik sosyal açıdan aktif, aile ilişkileri iyi ve akademik anlamda başarılı olmalarına rağmen.
Bu durum sadece üniversite çevresiyle sınırlı kalmamaktadır. İnsan, her imkâna sahip olsa bile anlamı yakalayamadığında doyuma ulaşamamaktadır. Frankl’a göre her vaka için geçerli olmasa da ‘insanın anlam arayışı’ ortaya çıktığı durumda, geleneksel psikoterapi yetersizdir ve insana yaşam anlamını katmadan onu iyileştiremeyebiliriz. İyi koşullara rağmen mutsuz olanların yanında, kitapta yer alan mektupta olduğu gibi, tüm zorluklara rağmen mutlu olanlar da vardır. Bir hükümlü, hapishanede gelişebildiğini ve daha mutlu olduğunu vurgulamaktadır. Bir yanda başarılı, sosyal, aile ilişkileri iyi gençlerin intiharı söz konusuyken öte yanda hapishanede, öncesinden daha mutlu bir insandan söz etmekteyiz. Frankl’ın değinmek istediği durum; insana hayatı için anlam kazandırmadığımız sürece onun için yaptığımız terapi eksik kalmaktadır. Her durum için geçerli olmasa da kişinin nevrozu ortadan kalkmışsa ve ‘boşluk’ durumunu dolduramadıysa o kişiyi iyileştirmiş olmuyoruz.
Yazar şöyle diyor: “Freud, Prenses Bonaparte’a yazdığı mektubunda şöyle yazmış: ‘Kişi, yaşamın anlamını veya değerini sorguladığı an, hastadır.’ Oysa ben, yaşamın anlamını merak eden bir insanın, ruh hastalığını dışa vurmaktan çok, insanlığını kanıtladığına inanıyorum.”
(Tanıtım Bülteninden)