Son Kuşlar – Sait Faik Abasıyanık
Tür: | Hikayeler |
Yazar: | Sait Faik Abasıyanık |
Yayınlanma Tarihi: | 1952 |
Yayınevi: | İş Bankası Kültür Yayınları |
Karakterler
Kahraman Anlatıcı: Tüm hikayeyi anlatan kişidir. Doğayı ve hayvanları fazlası ile sevmektedir. Özellikle küçük kuşların avlanmasından son derece rahatsızdır. Yaşadığı çevreye oldukça duyarlı biridir.
Kostantin: Galata’da bir yazıhanesi olan zahire tüccarıdır. Kendi halinde yaşayan biridir. Hesaplı ve başkaları tarafından sevilen bir karaktere sahiptir. Son derece mütevazı bir kişiliğe sahiptir. Şakacı bir tavrı olmasına rağmen canavar gibi bir yönü de bulunmaktadır. Çünkü küçük kuşları avlamaktadır.
Mühendis Ahmet Bey: Okumuş bir bireydir. Ancak çocuklara çimleri yoldurmakta ve doğayı tahrip etmektedir. Çocuklara kötü örnek olmaktadır.
Konusu
Adada yaşayan insanların kurduğu tuzaklar ve kuş avcıları yüzünden adaya artık kuşların gelmemeye başlaması, doğaya ve hayata renk katan kuşların ada ve civarında görülememeye başlamasında kaynaklanan üzüntü ele alınmıştır.
Son Kuşlar Özeti
Yazar İstanbul’da Büyük Ada’da oturmaktadır. Burada genellikle günlerini gezmeye ve tembellik yapmaya ayırmaktadır. Kır kahvesinde kahve yapmayı dahi tam olarak bilmeyen bir kahvesi ile zaman geçirmektedir. Çünkü son bahar aylarında adada buradan başka pek bir şey kalmamaktadır. Birde yazarın en sevdiği şey Büyük Ada’ya gelen kuşlardır. Fakat son iki yıldır kuşlar buraya uğramamaktadır ve bu durum yazarı üzmektedir.
Kuşların neden Büyük Ada’ya gelmediğini bir gün öğrenir. Özellikle son bahara doğru birçok farklı insan ellerinde kafesler ile buraya gelen kuşları yakalamakta ve onları yemektedir. Yazar kimseyi doyurmayacak büyüklükte olan etlerine rağmen insanların bu kuşları nasıl öldürdüğünü anlamamakta ve bu duruma şaşırmaktadır. Bu işlerin başında ise Kostantin adında bir tüccar bulunmaktadır. Bu tüccar çocukları ayartmakta ve kuşların yakalanmasını sağlamaktadır. İnsanlar kafeslere ökseleri bağlamaktadır. Çığırtkan kuşun yardımına gelmek isteyen kuşlar, yardım etmeye gelirken bir tuzağa düşürülmektedir. Bu sayede kuşlar yakalanmaktadır. Kuşların yakalanması yazarın çok sevdiği kuşları görememesine yol açmaktadır. Küçücük kuşların yakalanarak yiyecek olarak görülmesi çok acımasızca gelmektedir. Aynı zamanda kuşların bambaşka bir hisside bulunmaktadır. Bu kuşlar yazara her konuda ilham vermektedir.
Yazarın çok sevdiği kuşlar, sonbahar mevsiminin getirdiği benzersiz güzellikler, deniz ve denizin hoşluğu, güneş ve meyveler gibi yazara edebiyat, şiir, resim ve musiki gibi birçok duyguyu yaşatmaktadır. Yazar giderek kuş seslerine daha da hasret kalmaktadır. Zaman geçtikçe gördüğü kuşların son kuşlar olabileceğini düşünmeye başlamaktadır. Eğer bu şekilde avlanmaya devam edilirse kuşların neslinin tükeneceğine inanmaktadır. Aynı zamanda yazar devletin ve belediyelin bu gibi işlerle ilgilenmemesinden de şikayetçidir. Devletin ya da belediyelerin bu gibi işlerler ile ilgilenmemesi küçücük kuşların canından olmasına sebebiyet vermektedir. İnsanlar kendi çıkarları uğruna ufacık canlıları ortadan kaldırmaktadır. Yazar insanların doğaya verdikleri bu zarar yüzünden büyük bir haksızlık olduğunu düşünmektedir. Yazara göre doğa giderek yok olmaktadır. Küçücük kuşlara dahi insanlar çıkarları uğruna saldırmaktadır. Bu durumda doğanın giderek daha da kötü etkilenmesine sebebiyet vermektedir.Doğa zaman içerisinde yok oldukça bundan zarar görecek tek unsur yine insanın kendisidir.
Yazar ele aldığı bu hikayede doğanın giderek daha da kötü etkilendiğini dile getirmek istemiştir. Doğa git gide yok olmaktadır ve yazar bu durumdan yakınmaktadır. Eğer bu süreç bu şekilde devam ederse ileriki nesiller ne bu son kuşları ne de doğanın farklı güzelliklerini görebilecektir. Özellikle doğanın yeşil güzelliğini göremeyecek bir nesil ortaya çıkacaktır. İnsanların mutlaka bu durumun önüne geçmek için adımlar atması gerekmektedir. Ancak insanlar doğayı korumak yerine ona zarar vermeye devam etmekte ve yavaş yavaş yok olmasına sebebiyet vermektedir. Tıpkı son kuşlar gibi her şey bir son bulmakta ve doğanın güzelliklerinden insan oğlu olabilecek en hızlı şekilde uzaklaşmaya ve kopmaya başlamaktadır.
Kısa Bilgiler
- Son Kuşlar, tıpkı Havuz Başı gibi 1952 senesinde yayınlanmış olmasına rağmen Havuz Başı’nın aksine son derece güncel hikâyeler içermektedir.
- Toplam on dokuz öykü olan kitapta, öykülerin on altı tanesi Burgaz Adası’nda, iki tanesi kentte ve bir tanesinde bir Çerkes köyünde geçmektedir.
- Kitaptaki öykülerin on sekiz tanesi şimdiki zamanda geçmektedir ve anlatıcı bir hikâye dışında birinci tekil kişidir.
- Bu kitapta anlatıcı açısından en büyük fark yazarın diğer kitaplarında anlatıcı yazar harici biri gibi görünmekteyken bu kitapta anlatıcının Sait Faik’in bizzat kendisi olduğunun açık olmasıdır.
- Kitaba ismini veren Son Kuşlar isimli hikâye tabiatın yok edilmesine karşı çıkan çevreci bir dille yazılmıştır.
Son Kuşlar – Kitap Açıklaması
“Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”
“Haritada Bir Nokta” adlı öyküden.
(Tanıtım Bülteninden)
Kesinlikle okunması gereken bir kitap. 👍👀
.
Yok ilahi bakış acisi oldugu icin
Doğadaki kuşların bizler için ne kadar önemli olduğunu anlatan onlarca şey var ancak hayla olduğumuz yerde acımasızca avcılık yapiyoruz bu çok 😓
Ellerinize sağlık çobaşarılı bir kitap analizi olmuş 👋
Kuş avcıları yüzünden hayla sorun yaşiyor bir parça et için onlarca kuşları öldürmek ve adına da eğlenip zaman geçirmek diyen tek ülkeyiz maalesef ☹️
Güzel tbr.