Kızılcık Dalları – Reşat Nuri Güntekin
Tür: | Roman |
Yazar: | Reşat Nuri Güntekin |
Yayınlanma Tarihi: | 1932 |
Yayınevi: | İnkılap Kitabevi |
Karakterler
Gülsüm: Roman’ın baş kahramanıdır ve son derece yoksul olan babası tarafından kardeşinden ayrılarak, Nadide Hanım’ın konağına, onun torunu olan Bülent’e bakması için gönderilir. Konak ahalisi tarafından birçok farklı eziyet görecektir. Oldukça cefalı ve iyi niyetli bir karakteri vardır.
Nadide Hanım: Atmış yaşlarında olan zengin ve konağın sahibi olan kadındır. Konakta çalışanları sürekli olarak aşağılar, ve kendini onlardan üstün görmektedir.
Lala Tahir: Konaktaki çocuklar ile ilgilenmektedir. Gülsüm’ü ise kullanacaktır. Kendi özel işlerini Gülsüm’e yaptırmaktadır.
Konusu
Yazar romanında, Nadide isminde bir kadının konağında çocuk bakıcısı olmak üzere kardeşinden koparılan Gülsüm’ün kardeşi İsmail’e duyduğu özlemi ve konak sahiplerinden gördüğü eziyetleri konu edinmektedir. Kitabın adı da bakıcının yediği sopalar ve acılar ile dolu hayatından gelmektedir.
Kızılcık Dalları Özeti
Nadide Hanım Pendik istasyonunda ortanca kızını beklemektedir. Geziden dönen kızıyla damadını karşılamak için buraya gelmiştir. Onları beklediği sırada trenden inan yaşı bir köylü ile iki çocuğu görür. Ayakkabıları dahi olmayan, sırtlarında tek bir yorganla inen yaşlı adamın yanında biri dokuz yaşında diğeri ise henüz bebek olan iki çocuğu vardır.
Adam ve çocukları Nadide Hanım’ın evinin önüne kalmıştır. Akşamüzeri balkona çıkan Nadide Hanım ise onları görür. Belli ki adamın şuan gidecek hiçbir yeri ve parası yoktur. Köylünün geceyi konağın önünde geçirmeyi planladığı her halinden belli olmaktaydı. Nadide Hanım ise bu duruma daha fazla dayanamayarak onları eve almıştır. Daha sonrasında ise onlara yemek ikram ederek karınlarının doymasını sağlamıştır. Sonraları adının Gülsüm olduğunu öğrendiği kız çocuğu, çok aç olduğu her halinden belli olmasına rağmen kendisi yemek yemiyor ve kardeşini doyurmak için elinden geleni yapıyordu. Kucağındaki İsmail’i beslemesi ve kendisinin yemek yememesi Nadide Hanım’ın dikkatini fazlası çekmiştir. Gördükleri sonrasında henüz yeni doğmuş torununa da bu kızın bakıcılık yapacağını düşünmekteydi. Daha sonrasında kısa kızı torunu Bülent’e bakıcı olarak istemiştir. Çocukların babası olan orta yaşlı ve köylü adam ise bu durumu kabul eder. Ancak çocukların hiçbir şekilde birbirinden ayrılmak istemediğini ve Gülsüm’ün İsmail’e inanılmaz derecede bağlı olduğunu dile getirmiştir. Nadide Hanım ise Gülsüm’ün bakıcı olarak kalmasını istemekteydi. Yinede onu kardeşi İsmail’den ayırmak istememişti.
Her şeye rağmen bu iki kardeşi ayırmak imkansız gibi görünse de Nadide Hanım bir şekilde Gülsüm’ü konağına hizmetçi olarak almayı başarmıştır. Köylü adam ise yorganını ve küçük oğlu İsmail’i oradan alarak konaktan ayrılmıştır. Gülsüm onların gidişinin ardından fazlası ile özlem ve üzüntü hissetmiştir. Ancak bir iki gün içerisinde bu duruma katlanmayı başarmıştı.
Gülsüm, bakıcı olarak çalıştığı bu konakta her zaman İsmail’e kavuşacağı günlerin özlemini yaşamaktaydı. Bir yandan kardeşinden ayrılmanın acısına bir yandan da konak hayatına alışmaya çalışmaktaydı. Bu sırada evdeki herkes tarafından küçük görülüyordu. Sürekli olarak azarlanıyor, dövülüyor ve olan biten hemen her şeyin sorumlusu olarak görülüyordu. Gidecek hiçbir yeri olmadığından tüm bunlara katlanmaktan başka seçeneği de yoktu.
Kısa Bilgiler
- Reşat Nuri Güntekin’in Kızılcık Dalları adlı romanının ilk baskısı 1932 yılında yapılmıştır. 1968 yılına kadar ise 6 farklı baskı görmüştür. Bu yıldan itibaren birçok defa daha farklı baskılar görmüştür.
- Yazarın diğer romanlarında da sıklıkla görülen konak hayatı bu romanda da etraflıca ele alınmaktadır.
- Roman içerisinde büyük oranda konak hayatına yer verilmektedir. Konak hayatına giren bakıcıların ve sütannelerin yaşamları üzerine yazılmıştır.
- Yazar birçok kitabında olduğu gibi burada da sosyal yaşama oldukça değinmektedir.
Kızılcık Dalları – Kitap Açıklaması
Kızılcık Dalları’nda, bir evlatlığını başına gelen olayları, kendi diliyle eşleşen bir masal diliyle anlatışı göze çarpar. Mutlu bir aile yaşantısına özlem, büyük bir anlam zenginliğiyle dile getirilmiştir. Kızı erken yaşta ölen bir ninenin, yüreği yanarak ve kızının yadigârına bakarak hatırladıkça çoğalan o mazlum yakarışları başarıyla verilmiştir. Yazar, besleme kızcağızın anılarının dibindeki kimsesizlik ve çaresizliği, hayatındaki o büyük drama bağlayarak, bu romanın eksenine yerleştiriyor.