İki Uyku Arasında – Tarık Buğra
| Tür: | Hikayeler |
| Yazar: | Tarık Buğra |
| Yayınlanma Tarihi: | 1954 |
| Yayınevi: | Yeditepe Yayınları |
Karakterler
Sami Bey: Romanın ana karakteridir. İçsel huzuru arayan, geçmişiyle yüzleşmekte zorlanan bir bireydir. Hayatın anlamını sorgularken hem kendisiyle hem de çevresiyle mücadele eder.
Selma: Sami Bey’in eşi. Fedakâr ve sevgi dolu bir karakterdir, ancak Sami Bey’in içsel çatışmaları karşısında çoğu zaman çaresizdir.
Hikmet: Sami Bey’in yakın arkadaşı. Farklı bir hayat görüşüne sahip olan Hikmet, Sami Bey’in düşüncelerini ve kararlarını sorgulamasına neden olur.
Diğer Yan Karakterler: Toplumun farklı kesimlerini temsil eden yan karakterler, Sami Bey’in düşüncelerini derinleştiren ve çatışmalarını açığa çıkaran birer araçtır.
Konusu
İki Uyku Arasında, Tarık Buğra’nın insan ruhunun derinliklerine indiği, bireylerin iç dünyalarını ve sosyal çevreyle olan etkileşimlerini irdelediği bir romanıdır. Roman, bireylerin geçmişle olan hesaplaşmaları, anılar ve günlük hayatın sıradanlığı içinde sıkışan insan ruhunun çatışmalarını konu alır. Temelde, bireyin kendi kimliğini ve huzurunu arayışı üzerinde durur. Karakterlerin geçmişte yaşadıkları olaylarla yüzleşirken hissettikleri pişmanlık, yalnızlık ve anlam arayışı, eserin ana temalarını oluşturur.
İki Uyku Arasında Özeti
Roman, Sami Bey’in hayatındaki iki kritik dönemi ve bu dönemler arasında yaşadığı gelgitleri konu alır. Bir yandan geçmişte yaptığı seçimlerin vicdan muhasebesini yaparken, diğer yandan hayatını yeniden şekillendirme çabası içerisindedir. Hikaye, Sami Bey’in iç monologları ve çevresiyle olan diyalogları üzerinden ilerler.
Sami Bey, gençlik yıllarında yaptığı hataların yükünü taşırken, içinde bulunduğu toplumun değerleriyle de çatışma halindedir. Selma, Sami Bey’e huzur vermek ve onu anlamak için çaba gösterse de, Sami’nin kendi içsel huzurunu bulması gerekmektedir. Hikmet’in Sami’ye yaptığı eleştiriler ve öneriler, onun hayatını yeniden gözden geçirmesine sebep olur.
Roman boyunca, Sami Bey’in “iki uyku arasında” kalmış bir insan gibi, geçmişi ve geleceği arasında sıkışıp kaldığı görülür. Tarık Buğra, bu süreçte insanın kendi içine dönerek gerçek huzura ulaşmasının mümkün olup olmadığını sorgular.
