Fahim Bey ve Biz – Abdülhak Şinasi Hisar
Tür: | Roman |
Yazar: | Abdülhak Şinasi Hisar |
Yayınlanma Tarihi: | 1942 |
Yayınevi: | Bağlam Yayıncılık |
Karakterler
Fahim Bey: Yazarın babasının arkadaşıdır. Dürüst ve temiz bir insandır.
Saffet Hanım: Fahim Bey’in sıradan, saf, temiz ve cahil eşidir.
Konusu
Fahim Bey ve Biz, bütünüyle her safhası gerçekleşemeyen hayaller peşinde geçmiş bir ömrün, olmayacak bir hülyanın ardında uzun bir bekleyişten ibaret bir hayatı konu edinmiştir.
Fahim Bey ve Biz Özeti
Romanın ana karakteri Fahim Bey’dir. Fahim Bey Bursa’nın tanınmışlarından birinin oğludur. Galatasaray Lisesi’nde okumuş ve ardından Babıali’de maaşsız çalışmıştır. Fahim Bey, babası İstanbul’a geldiğinde oğlunun gerçek durumunu görmesin diye bir yalıya yerleşmiştir ancak yalıya koyacak eşyası yoktur. Sabahları boş konağında keman çalan Fahim Bey, bir gün Londra elçiliğine üçüncü kâtip olarak atanır. Fahim Bey işini kafasında büyüterek bir terziye emirler verir. İlerleyen dönemlerde İstanbul’da Meşrutiyet ilan edilince evine dönerek Saffet Hanım ile evlenir.
Fahim Bey Bursa’da pamuk yetiştirmeyi planlar. Kendisine bu konuda sermaye verecek insanlar arar. Ancak zenginler, Fahim Bey’in sessiz, hülyalı ve beceriksiz biri olduğunu düşünür ve sermaye vermek istemezler. Fahim Bey bundan sonraki hayatında hep bu hayali gerçekleştirmek için mücadele etmiştir. Kendi hayali için İstanbul Galata’da bir ofis açar. Bu ofiste biraz zaman geçirir. Fahim Bey ofisinde hayali bir şirket kurar, defterleri doldurup kendine göre alımlar yapar ve bir süre sonra kirayı ödeyemez ve büroyu boşaltmak zorunda kalır. Fahim Bey’in ofisindeki hayali eserler ortalıkta dolaşmaya başlamış ve daha sonra adı tamamen deliye çıkmıştır.
Fahim Bey ve Biz – Kitap Açıklaması
Abdülhak Şinasi, bu suretle, kendi iç dünyasının hazinesini zenginleştirmiş olarak geniş bir edebiyat kültürü ve olgun bir edebi şahsiyetle karşımıza çıkmış bulunuyor. Hiç şüphe etmiyorum ki, Abdülhak Şinasi Hisar, “Fahim Bey ve Biz” çapında daha birkaç eserle Türk edebiyatında, kendisine göre müstakil bir alemin sahibi olacak ve Fransız edebiyatında Barresien bir eda, Proustien bir hava, Anatole France’vari bir hassasiyet denildiği gibi Türk edebiyatında da daima Abdülhak Şinasi’ye maledilen, bir halis ve asil san’atkar edası, hayatın gerçek ve basit realitelerinden müteşekkil bir feerie havası, merhamet ve istihza ile karışık bir insani hassasiyet bulunacaktır.
-Yakup Kadri Karaosmanoğlu-