Fakir Baykurt Sözleri
Gönlün sığdığı yere köy sığar!
Abdülmecit ilim ve irfana önem veren bir padişahtı.
Biliyorsun ölüler yaşlanmaz.
Karıncalar birleşirse, filleri yutar.
Gönül dediğin bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı yapılmaz artık!
İnsan yediğiyle değil, hazmettiğiyle yaşar.
Karakaçanlar çok filozof, çok sevimli hayvanlardır.
Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir.
Türkülerde o kadar basit anlam aranmaz. Onların anlamı çok derindir komşu!
Ama çocuklar her türlü insanla bağlantı kurabilmek için sevimli küçük köprülerdir.
İyi değildir, insanın içindeki, dışındaki yarayı kaşıyıp durmak. Sende kaşımayı bırakırsan sevinirim.
Benim derdim halka kitap ulaştırmak. Çocuklara, gençlere kitap sevgisi aşılamak. Onların, akıl bilim yolunda ilerlemesini sağlamak. Bunu başarıp halkın yüzünde bir parça sevinç görmek benim için en büyük mutluluktur.
Kimi zaman içimde kurduklarımı, yaşayabildiklerimden daha iyi bulduğum için, onları anlattım sana. İçimde kurduklarım da yaşam değil midir? İçimde kurduklarım da gerçek değil midir? Benim içimin gerçekleridir bunlar.
Demek büyük sakıncaların kıyısından dönmüşüm! Ama ben ne bileyim? Belki de iyi bir insan, toplum onu suça zorluyor!
Büyük Yunus Emre hazretlerinin yüzyıllar önce buyurduğu gibi ‘az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür’ kuralına inandığım için konuşmamı işte bu kadar kısa kestim.
Sık sık Fatih’in ünlü sözünü düşünüyorum. Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç kapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam! Bu sözün verdiği esinle Karacaören’e hamam yaptırmaya karar veriyorum.
Düşünüyorum: Köylülere nasıl götüreyim kitabı? Akşam aklımda bu, sabah aklımda bu. Bir gün, Eşekle götür ulan eşekle! dedim kendi kendime. ‘İki sandık yaptır üçer gözlü. Doldur kitapları sandıklara, sür eşeği köylülere! Böyle böyle köylüleri okumaya alıştır.
Fakir Baykurt Alıntıları
Eşekli Kütüphaneci
Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence.
Barış her zaman savaştan iyidir… kutsal olan savaş değil, barıştır.
Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocuklara okutacağız.
Türkiye’ye özgü acı bir durumdur. Aydınlık düşmanları hâlâ güçlü. Dostları ise çok dağınık.
Yılanların Öcü
Namussuzları namuslu olmaya zorlayacak bir kuvvet yok! Yoksullar eziliyor böyle.
Tabii, gâvurun ekmeğini yiyen de, gavurun kılıcını çalacak! Yol budur, böyledir kahpe dünya!
Zulüm eden bir kez zulmünün cezasını görmedi mi, önü alınmaz.
Gülünecek kadar kafasız olanların ve burnuna kadar çıkarına batmış işbirlikçilerin yönettiği ülkelerde daha neler neler olur, bunu da biliyorum.
Keklik
Bu dünyada gülmen şart mı? Yoksulluğa katlanır, sabredersen, öte dünyanın yemişini toplarsın!
Tırpan
Haksızlık haksızlıktır kızım. İsterse baban olsun; yapanı ezeceksin!
İnsan haksız bir iş görür de susar mı? Eğer susarsa, o insan mıdır? Değildir! Madem öyle susmayın. Verin el ele! Çıkarın sesinizi!
Fakir Baykurt’un Hayatı ve Eserlerine bakmanızı öneririz.
Sayfamızda Fakir Baykurt’un hayatı ve eserleri yer alır.