Sonsuzluğa Nokta – Hasan Ali Toptaş
Tür: | Roman |
Yazar: | Hasan Ali Toptaş |
Yayınlanma Tarihi: | 2016 |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Karakterler
Bedran: Küçük yaşta kalabalığı sevmeyen, içine kapanık olan ve özgürlüğün doğayla iç içe ama aynı zamanda kimsenin boyunduruğu altına girmeden de yaşanabileceğini düşünen biridir.
Turan: Bedran’ın çocukluk arkadaşıdır.
İsvan: Turan’ın arkadaşıdır.
Asuman ve Gülderim: İsvan’ın halası kızlarıdır.
Konusu
Hasan Ali Toptaş tarafından yazılan Sonsuzluğa Nokta adlı eser, hülyalı bir genç olan Bedran’ın serencamını konu almaktadır. Küçük yaşta kalabalığı sevmeyen, içine kapanık olan ve özgürlüğün doğayla iç içe ama aynı zamanda kimsenin boyunduruğu altına girmeden de yaşanabileceğini düşünen Bedran, her zaman babasından kalan babasının izlerini taşıyacaktır.
216 sayfalık bu romanda Bedran’ın gençliği ve geçirdiği kaza sonrası olmak üzere iki farklı dönemi okuduğumuz kitap, Geçmiş ile bugün, çocukluk ile gençlik, şehir ile kasaba arasında sıkışıp kalmış bir karakterin kaçışını, kaçarken içinde kaldığı boşluğu ve yalnızlığı anlatan güçlü bir metne sahiptir.
Sonsuzluğa Nokta Özeti
Bedran, her zaman babasından kalan babasının izlerini taşıyacaktır. Bir sürücü, kendi karakterindedir. Babası küçükken çoğu zaman dışarıda olan Bedran, annesinin sürekli pencereden yolu izlediği bir manzarayla büyüyecektir. Babasının yardımcısı olan Bedran, utangaçlığı nedeniyle çoğu zaman yolculardan para istemeye çekinir ve babası tarafından sürekli azarlanır. Annesi onu korumaya çalışsa da bunda pek bir başarı gösteremez. Bu onu daha da güvensiz yapıyor. Bir süre sonra buna dayanmanın mümkün olmadığını düşünen Bedran, çocukluk arkadaşı Turan ile birlikte şehre gider. Orada Turan ile birlikte İsvan ve kıvırcık saçlı bir genç daha bulunur. Bedran, Turan ve diğer arkadaşı uzun tartışmalara ve siyasi tartışmalara hep seyirci kalır. Hatta o kadar tepkisizdir ki bir süre sonra Turan ve arkadaşı onunla alay etmeye başlar. Ancak utangaç tavrını korur ve hararetli siyasi tartışmaların bir parçası olmaktan kaçınır. Bu sırada sessizce köşede duran İsvan ile görünmez bir bağ kurar.
Bu olaylar sırasında Bedran sürekli iş aramaktadır. Ancak utangaçlığından dolayı çoğu kapı yüzüne kapalıdır. Çıkan siyasi kargaşada İsvan vurularak işini bırakmak zorunda kalır. Bedran artık dayanamayacağını düşünerek köyüne döner. Ancak köylülerin küçümseyici tavrı ve babasının yaklaşması nedeniyle bir süre sonra buna dayanamayarak şehre döndü. Bu dönüşte İsvan’a duyduğu aşkın önemli etkisi olmuştur. Oraya dönerek İsvan’ın ölümsüz hatırasına biraz daha yaklaşacaktır.
Bir yerde bekçilik yapan Bedran, eski işyerinden tanıdığı bir kızla duygusal bir ilişki kurar. Bu arada İsvan’ın sürekli ziyaret ettiği, halasının ve iki kızının yaşadığı köye gider. İsvan’ın halası kızları Asuman ve Gülderim’dir. Nedeni bilinmez ama Bedran her zaman Gülderim ile İsvan arasında bir ilişki olduğunu düşünmüştür. Bedran’ın İsvan’ın anısına yaptığı bu ziyaretler bir süre sonra Gülderim ile bir ilişki başlatacaktır. Bu ilişki bir süre sonra evlilikle son bulur. Başlarda iyi giden Bedran ve Gülderim’in evliliği, Bedran’ın sakatlığıyla farklı bir yöne doğru gitmeye başlar. O güne kadar hayatlarında pek fazla şey olmayan bu çifte sakatlıktan sonra Gülderim’in teselliyi şeylerde aramaya başlamasına neden olacaktır. Bundan sonra Bedran’ın hayatının ilk döneminden beri yaşadığı tüm olaylar acı bir filmin şeritleri gibi gözlerinin önünden geçmeye başlar. Belki de daha önce onu gizlice etkileyen olumsuzluklar, şimdi onun için üstesinden gelinemeyecek kadar büyük bir dağ olmuştur. Babasının yanlış yaklaşımı, İsvan’a duyduğu gizli hisler ve karısının ondan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlaması, yatalak olan Bedran’ı çürütmeye başlayacaktır. Arkadaşı Turan artık doktordur ve belli aralıklarla ziyaretine gelir. İçlerinden birinde, şimdi ayağa kalkmak için mücadele etmesi gerektiğini öne sürer. Daha fazla mücadeleye dayanamayan Bedran’ın yorgun ruhu, intihara meyilli bir fikri besler. Duvarlara tutunarak intihar etmeyi düşünen ve evde silahı bulan Bedran, karısının eve dönmesini bekler ancak uzun süre geçmesine rağmen karısı geri dönmez.
Sonsuzluğa Nokta – Kitap Açıklaması
Otobüsün ön koltuğunda oturan “yorgun bir tavşan”ın dikiz aynasından gördüğü, rüya ve hayallerle kurulan bir dünya.
Yahut öyle sanıyoruz.
Elinde kahrolası valizi, yersiz yurtsuz ve işsiz bir genç.
Yahut evli ve yatalak bir edebiyatsever.
Hasan Ali Toptaş’ın belki de en hülyalı romanı Sonsuzluğa Nokta; Bedran’ın etiyle kemiğiyle yanımızda oturduğu, seviştiği, konuştuğu, korktuğu gerçeklik.
“Hasan Ali Toptaş’ın dili, Türk şiirinin bugünkü düzeyinde en çekici ögeleri, biçemi taşıyor. Seviyorum Hasan Ali Toptaş’ı, saygı duyuyorum.”
-Vedat Türkali, Radikal İki-
“İnsanlar isterlerse her şeyi, ama hemen her şeyi bir tür silaha dönüştürebilirlerdi çünkü. En çok da sevgiyi elbette, alışılan yaşam biçimlerini, alışılacakları… Ava hazırlandıklarında, silaha dönüştürdükleri şeylerin geride kalan izlerinden belki durumlarına uygun birer gerekçe yaratacaklardı daha sonra bu yolcular; gerekçelerin gölgesinden de çeşitli yetkiler çıkaracaklardı kendilerine ve böylece, bütün silahlar dosdoğru bana yönelecekti.”
(Tanıtım Bülteninden)