Irazca’nın Dirliği – Fakir Baykurt
Tür: | Roman |
Yazar: | Fakir Baykurt |
Yayınlanma Tarihi: | 1961 |
Yayınevi: | Literatür Yayıncılık |
Karakterler
Irazca: Köyde sözünü dinleten yaşlı bir kadındır.
Bayram: Irazca’nın oğludur. Annesinin sözleriyle hareket eden gözü kara bir adamdır.
Ahmet: Kara Bayram ile Haççe’nin oğludur.
Haççe: Bayramın eşi Irazca’nın gelindir.
Muhtar: Çıkarı için halka ve Kara Bayram’a eziyet eden Haceli ile birlik olan kötü düşünceli bir adamdır.
Konusu
Roman, Irazca’nın torunu Ahmet’in Deli Haceli’nin tartıştıkları yeğeni tarafından cinsel tacize uğramasını anlatır.
Bu olayları öğrenen Kara Bayram, çocuklarını ve eşini yanına alarak köyü terk eder ve Ankara’ya göç eder. Ama Irazca köyde kalıp direnmeyi tercih eder.
Irazca’nın Dirliği Özeti
Yılanların Öcü Haceli, Bayram’ın evinin önündeki boş araziye yeni bir ev yapmaya kalkışır. Bayram buna karşıdır. Köy muhtarı da Haceli ile Bayram arasındaki çekişmede kendi çıkarı için Bayram’a cephe alır. Muhtar, araziyi satmak için Bayram’ı döver ve olay Kaymakam’a kadar gider.
Kara Bayram’ın oğlu Ahmet dokuz yaşına yeni basmıştır. Ahmet bir gün öküzünü ve ineklerini otlatmaya götürür. Muhtar’ın oğlu Cemal ve Haceli’nin kardeşi Boz Ömer, Ahmet’e arkadaş gibi davranırlar ve onu ıssız bir yere sürüklerler. Cemal uzaklaşır ve Boz Ömer, Ahmet’e tecavüz etmeye çalışır. Ama küçük Ahmet elinde bıçakla Boz Ömer’in boynuna saplar ve kaçar. Ancak Ahmet bu olaydan çok etkilenmiştir. Oğlunun tuhaf davranışının nedenini öğrenmek isteyen Haççe, sonunda oğlunu konuşturur ve olayı öğrenir. Cross da gider ve Irazca’ya olanları aktarır. Irazca Ana, rezil olmamak için bir süre olayın üstünü örtmeye karar verir. Ama Ahmet kendini içeri atıp yemeden, içmeden kesilince çok huzursuz olur.
Boz Ömer ve Cemal dedikodu yaparken Muhtar seçime hazırlanır. Belediye başkanının ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur. Söylentiler Kara Bayram’ın da kulağına gelir. Irazca’nın tavsiyesi üzerine Kara Bayram gidip kaymakamlığa durumu anlatır. Bunun üzerine Boz Ömer ve Cemal tutuklanır. Ancak Muhtar ve Haceli, Boz Ömer ve Cemal’i rüşvet ve hile ile hapisten kurtarır. Üstelik cezaevinden çıkan Boz Ömer ve Cemal, Kara Bayram’ı darp eder. Yaralanan Kara Bayram Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılır. Kara Bayram yaralı olduğu için ekinler yüz üstü kalır ve hasat edilemez. Mahsuller, Irazca’nın kız kardeşi Sultanca Kadın ve oğlu Şükrü tarafından hasat edilir. Böylece aile açlıktan kurtulur.
Muhtar ve Haceli de başı dertte olan kaymakamı atar. Kaymakam başka bir yere atandığında yeni görev yerine gitmeden köye gelir ve Irazca Ana ile vedalaşır. Bu veda ile birlikte Irazca’nın tek desteği de yıkılmış olacaktır. Kara Bayram’da tedavi gördüğü hastanede kapıcı Ali ile yakın arkadaş olur. Odacı Ali hikâyesini dinler ve duruma çok üzülür. Odacı Ali, Kara Bayram’a Muhtar, Haceli ve adamlarıyla uğraşmak yerine şehre taşınmasını tavsiye eder. Kara Bayram da bu fikri doğru bulur. Hatta hastaneye bir hademe tutulacağı haberini bile öğrenir. O da hademe olmak için hastaneye başvurur. Hastaneden köye gelir ve planını annesine anlatır. Ancak Irazca, oğlunun bu planlarına karşı çıkar. Ama Bayram çok kesin bir karar vermiştir. Annesini dinlemeyip karısını ve çocuklarını alıp Burdur’a gelir. Irazca köyde kalır. Kara Bayram, hademe olarak hastaneye yerleşir. Ahmet ve en küçüğü Şerif’te Kız’ı okula yazdırır; Eşi Haççe ile hastanede çalışmaya başlar. Ahmet kendine gelir, aile kurtulur ama eski Irazca Ana perişan olur ve düşmanlarla birlikte köyünde kalır.
1. Yılanların Öcü | 2. Irazca’nın Dirliği | 3. Kara Ahmet Destanı |
Irazca’nın Dirliği – Kitap Açıklaması
Irazca şu dünyaya geldi geleli gün yüzü görmemiştir. Dertli mi dertli bir kadındır; üstelik genç yaşta dul kaldığından kadınlığını da bilememiştir. Geçimdi, çocuktu, sonra torundu derken sırtı doğru düzgün yumuşak bir yatağa değmemiştir. Yetmezmiş gibi, köyün muhtarı Cımbıldak Hüsnü ile Haceli’yi ev yeri yüzünden düşman beller kendine. Ev işi halloldu, sular duruldu derken, anlar ki, su uyurmuş ama düşman uyumazmış.
Bu sefer torunu Ahmet’e kötülük eder düşmanlar; oğlu Bayram ölümlerden döner. Yitirir bir bir dayanaklarını… Ve zavallı Irazca’nın ne dirliği kalır ne düzeni.
Fakir Baykurt, Karataş köyü ve insanlarını anlattığı ve Yılanların Öcü’yle başlayan üçlemesinin bu ikinci kitabında, “Yoksulluğun gözü kör olsun” dedirtiyor okura. Gücün parayla ölçüldüğü bir dünyada ve işlerin kayırmayla, rüşvetle görüldüğü bir ortamda köylü olmanın, yoksul olmanın ne anlama geldiğini dile getirirken, insanlığın bu acınası haline sanki bir ağıt yakıyor.
Yılanların Öcü’nde başını gösteren yılanlar, Irazca’nın Dirliği’nde zehirlerini akıtıyor.