Elveda Gülsarı – Cengiz Aytmatov
| Tür: | Roman |
| Yazar: | Cengiz Aytmatov |
| Yayınlanma Tarihi: | 2021 |
| Yayınevi: | Ketebe |
| ISBN: | 9786257303873 |
Karakterler
Tanabay: Romanın merkezindeki kişidir. Gençliğinde idealist, çalışkan ve adalet duygusu güçlü bir emekçidir. Devrime ve yeni düzene içtenlikle inanır. Emeğin karşılığını bulacağı bir dünya hayal eder. Zamanla bürokrasinin, haksızlığın ve kayırmacılığın içinde hayal kırıklığına uğrar, içten içe isyan eder ama açıkça karşı koyamaz. Yaşlandıkça içine kapanır ve geçmişini sorgulayan, vicdanıyla baş başa kalan bir karaktere dönüşür.
Gülsarı: Tanabay’ın yoldaşı olan yorga attır. Gençliğinde hızlı, güçlü, özgür ve göz kamaştırıcıdır. Zamanla ağır işlerde yıpratılır, el değiştirilir ve gücünü kaybeder. Gülsarı yalnızca bir hayvan değil, özgürlüğün, bozkır yaşamının ve insan onurunun simgesidir. Onun yaşlanması ve ölümü, Tanabay’ın hayatındaki umutların tükenişiyle paralel ilerler.
Tanabay’ın Eşi: Sabırlı, fedakar ve sessiz bir kadın figürüdür. Zorlu kolhoz yaşamında ailesini ayakta tutmaya çalışır. Tanabay’ın öfkesi ve kırgınlığı karşısında daha gerçekçi ve dayanıklıdır. Kadınların yükünü ve görünmez emeğini temsil eder.
Konusu
Yaşlı bir kolhoz emekçisi olan Tanabay’ın, ömrünü birlikte geçirdiği yorga atı Gülsarı’yla çıktığı son yolculuk sırasında geçmişini ve inançlarını sorgulamasını konu alır. Roman, bireyin emeğini ve özgürlüğünü yavaş yavaş tüketen Sovyet kolhoz düzenini, insan ile hayvanın ortak kaderi üzerinden anlatarak ideallerin nasıl yıprandığını ve bir dönemin kapanışını hüzünlü bir dille işler.
Gülsarı Özeti
Roman, çerçeve olarak yaşlı Tanabay’ın, artık gücünü yitirmiş, “binilmez hale gelmiş” eski dostu Gülsarı’yı kolhozun hayvan barınağında görmesiyle açılır. İçi sızlar ve onu orada bırakmaya razı olmaz, atı da yanına alıp eve doğru bir yolculuğa çıkar. Bu yol, aynı zamanda bir veda yolculuğudur. Tanabay, Gülsarı’nın her sendeleyişinde ve her duruşunda geçmişe dalar. Böylelikle bu geri dönüşlerle hem Tanabay’ın gençliğini hem de Gülsarı’nın “dolu dizgin” günlerini parça parça öğrenmiş oluruz.
Geri dönüşlerde önce Tanabay’ın devrime ve yeni düzene duyduğu heyecan belirir. Kolhozun kurulması, emekle bir şeyleri değiştirebileceklerine inanması, kendini işe vermesi… Bu dönem Tanabay’ın idealizmiyle birlikte anlatılır. Fakat zaman geçtikçe kolhoz hayatı, kağıt üstünde “eşitlik” vaat ederken gerçekte bürokrasi, kayırmacılık ve emir-komuta zinciri altında insanı ezen bir yapıya dönüşür. Tanabay gibi inançla çalışanlar, sistemin içinde yavaş yavaş tükenen insanlara dönüşür. Romanın büyük acısı da buradan büyür. Gülsarı’nın kaderi ile Tanabay’ın kaderi, sanki aynı düzenin içinde birlikte yaşlanır ve yıpranır.
Bu arada Gülsarı’nın hikayesi de Tanabay’ın hatıralarıyla ilerler. Gülsarı gençken hızlı, dayanıklı, göz dolduran bir attır. Tanabay’la birlikte yollar aşar, işlere koşar, ün salar. Tanabay için Gülsarı yalnızca bir “iş hayvanı” değil, özgürlüğün ve eski bozkır hayatının hatırasını taşıyan bir yoldaştır. Romanda Tanabay’ın sevincini de öfkesini de en çıplak haliyle yanında yaşayan da odur. Ancak kolhoz düzeninde hayvan da insan da plana ve üstlerin kararına bağlıdır. Gülsarı’nın iyi olduğu dönemde elinden alınması, başka ellere verilmesi, yanlış koşullarda çalıştırılması gibi kırılmalar Tanabay’ın hem atıyla hem düzenle bağını zedeler. Tanabay’ın içindeki isyan, bir yandan da çaresizlikle boğuşur.
Roman ilerledikçe Tanabay’ın hayatında savaş yıllarının ve sonrasının da izleri görünür ama asıl vurgu, savaşın kahramanlık tarafında değil, geri dönüldüğünde insanın karşılaştığı körleşmiş düzen ve emeğin değersizleşmesi üzerindedir. Tanabay, bir yandan ailesi, aşkı, gururu ve köy hayatıyla uğraşırken, öte yandan inandığı sistemin içinden yükselen çürümenin onu nasıl yalnızlaştırdığını hisseder. Bu süreçte Gülsarı’nın da eski görkemi kalmamıştır. At da insan da aynı yazgıyı paylaşır: idealist başlangıç, ağır çalışma, yıpranma ve son olarak yalnızlık…
Sonunda hikaye tekrar çerçeve zamana, yani Tanabay’ın yaşlı haline döner. Gülsarı artık son gücünü de tüketmektedir. Tanabay eve doğru ilerlerken, bu yolculuk hem bir hayat muhasebesine hem de bir çağın kapanışına dönüşür. Gülsarı’nın bitkin düşüp yola yığılmasıyla Tanabay’ın iç sesi de adeta tamamlanır. Veda ettiği şey sadece bir at değildir. Bu aynı zamanda gençliğine, inançlarına, bozkırın özgürlüğüne ve “bir zamanlar mümkün sandığı” dünyaya da vedadır.
Elveda Gülsarı – Kitap Açıklaması
Büyük anlatıcı Cengiz Aytmatov, opus magnum’larından biri olan Elveda Gülsarı’da, Gülsarı nam ünlü bir cins atın ve sahibi Tanabay’ın çalkantılarla dolu hayat hikayelerini okura sunar. Çarlık Rusyası’nın yıkılmasıyla özgürlüklerine kavuşan Kırgızların yaşadığı büyük coşku; değişim fikrinin büyüsü, toplum-birey ve insan-doğa arasındaki ilişki ustalıkla ve realist bir biçimde dile gelir romanda. Özgürlüğün hemen ardından sökün eden yozlaşma, bürokratikleşme ve çöküş ise tek kelimeyle hüzünlüdür. Pratiğin teoriyle örtüşmediği o çelişki dolu noktada ise bir öz eleştiri başlar.
Elveda Gülsarı yaşamla ölümün sınırında bir muhasebedir!
Bir atın yaşam döngüsüyle insanın ve toplumun yaşam döngüsünü, “evcilleşme”yle “modernleşme”nin trajik sonuçlarını mükemmel bir biçimde anlatan görkemli bir ağıttır Elveda Gülsarı. Yitirilen özgürlüğe, eşitliğe ve kardeşliğe yakılan bir ağıt…
(Tanıtım Bülteninden)


