Mahmut Makal Sözleri
Makineleşmekten geçtik, insanın yerine hayvanı koyabilsek o da yeter.
Yahu, açıp okuyorsunuz kitapları, bir diyeceğim yok, okuyun. Ama harap etmeyin, kaybetmeyin ne olur, yazıktır.
Pislik içinde yüzüyoruz ya, aldırdığım yok. Asıl üzüldüğüm şey, okuyup yazmaya vakit bulamamak.
Başşeyh söylemiş ya: “Sakalı uzattıktan sonra, ne yapsan doğaldır, sakıncasızdır, doğru cennete gidersin.” Ne de kolaymış ya, şu cennete gitmek…
İçim öylesine dolmuştu ki, yıllarca aksa bitmeyecek gözyaşım sanıyordum.
Ne deyim, oturup ağlayım… Bu lafların da, bu milleti soyup soğana çevirenlerin de köküne kibrit suyu.
Zaten gök ağladı mı, biz güleriz. O ağlamazsa, biz dökeriz gözyaşını. En önemli beklentimiz gökyüzünden çünkü.
Din işleriyle ilgili olmayan yazı olsun, söz olsun, kitap olsun, köylünün gözünde hiçtir.
Bin güçlükle elde ettiğimiz dergiler, kitaplar bize yaşadığımızı ara sıra anımsatır, ama çevremizde şöyle biraz neşe, biraz hareket yaratmak olanağını bir türlü bulamadık.
Başka ülkelerde yoksula kredi verir kooperatifler, bizde zengine.
Yahu, açıp okuyorsunuz kitapları, bir diyeceğim yok, okuyun. Ama örselemeyin, kaybetmeyin ne olur, yazıktır.
Gülsem olmuyor, ağlasam olmuyor, dövünsem olmuyor. Söyleyin a dostlar, ben ne yapayım?
Yüreğinde hangi fırtınalar kopuyor kim bilebilir ki? Gözlerinin içi güler onun. Çünkü sevgi ve sevecenliktir en büyük zenginliği.
Biz içimizdeki aşkla, daha ilk sınıftaki çocukları gazete okur ettik. Bu derdin devası, yine bu dertli köyün koynundan çıkacak. Buna imanımız var.
Okuyup yazmak, öğrenip öğretmek için yine de savaşır dururmuş. Zaten her teselliyi okumakta bulurmuş…
El aman diyorlar, ama yine borçlanmaktan vazgeçemiyorlar. Oradan alıp oraya yatırmakla geçiyor zaman.
Asıl üzüldüğüm şey, okuyup yazmaya vakit bulamamak. Hep böyleyimdir; okuyup yazamadım mı, ölü gibi bir uyuşukluk çöker içime. Okuyunca cana gelirim.
Ah! En küçük bir çıkar karşısında insanların on kilometre ötesindeki kardeşlerine düşman eden cehalet.
İnsanlar çok kez kendi hallerini unutup, eşin dostun haline acımak zorunda kalıyor. Zaten başkalarının derdine bakmaktan, kendi derdimi düşünmeye vakit bulduğum olmuyor ya…
Zaten gök ağladı mı, biz güleriz. O ağlamazsa, biz dökeriz gözyaşını. En önemli beklentimiz gökyüzünden çünkü.
İşi yolunda gidenler için yaşam tozpembedir. Nerede olursa olsun, böylelerinin dertleri olsa olsa sevgi, özlem, sıla vs’dir. Biz sevgiden, özlemden, sıladan, her şeyden vazgeçtik…
Mahmut Makal Alıntıları
Bir İşçinin Günlüğünden
Siz hep milliyetçilikten bahsedersiniz. Ama milliyetçiliğin lafla olmadığını çok iyi bilmeniz gerekir. Siz milliyetçi olsanız bu fabrikanın bunca zaman kapalı kalmasına herhalde gönlünüz razı olmazdı.
Kuru Sevda
Bir hükümetin, bu kadar yolsuzluk yapabileceğine, yoldan bu kadar sapabileceğine inanmıyor halk. Devrilenler halktaki hükümete inanma alışkanlığına dayanarak halkı bu kadar aldatabilmeyi başarmışlar anlaşılan.
Bizim Köy
Okuyup yazamadım mı ölü gibi bir uyuşukluk çöker içime…
Ümit ateşiyle içimi ısıtmasam bir gün bile ayakta duramazdım o soğuklarda.
Anamdan doğdum doğalı cebimde şöyle para denecek kadar bir şey bulunduğunu düşümde bile görmedim. Aldığımı, cebime girmeye vakit kalmadan elimden devrediyorum.
“Her şeye katlanarak yaşamak gerek “, ama canını yitirmesen bile yaşamanın anlamını yitirirsin.
Bebeler sacda pişecek lavaş ekmeği bekler. Katığı, biraz yokluk, biraz sevgi. Peki ya umut, hiç uğramaz mı yanlarına?
Yakup Kadri’nin “ Yazıklar olsun seni sevmesini bilmeyenlere ey gamlı ülke !”diye haykıran sesi çınlıyor kulaklarımda…
Karlı dağlar, kara dağlar çevirmiş dört yanımı. Cahillik sarmış yöremi. Uçar kuş olsan kurtulamazsın, bir kaşık suda boğarlar adamı.
Sabır, katlanabilme, insanlık uçup gidiyor. Bin türlü düşünce içinde insanın yüreği kalkıyor…
Çobanlar, her yönden en çok yoksunluk çeken insanlarıdır köylerin. Ama bir kere alıştılar mı, artık köy sıkar onları. Ancak sürünün ardında rahat ederler.
Yer Altında Bir Anadolu
Türkiye’nin iç yüzünü gâvurun bil memesini ister, köyün yoksulluğunu yazanlara basardınız damgayı. Yurdun köşesine bucağına dağılmış Amerikan conileri bunu hem de karşıt amaçla yapınca vatan hizmeti mi oluyor?
17 Nisan
Biz çoğunlukla düşünmeden yargısını belirtmek eğiliminde olan bir toplumun bireyleriyiz. Davranışlardan çok dış görünüşler, biçimler ilgilendiriyor bizi. Böyle düşüne düşüne, gerçekten uzaklaşıyor, ufacık bir görüntüden tutun da yurt sorunlarına kadar her şeyi daracık açılardan görmeye alışıyoruz.
Bugün enstitülerin adları silinmiş, ilk öğretmen okulları sırasına katılmışlardır.
Bir özentiden meydana gelmemiş, kitabi fikirlerden çıkmamış olan, kendi gerçeklerimizin ilham ettiği Köy Enstitüleri, köylere canlı, devrim öncüsü öğretmenler gönderecekti. Mesele halledilmeden zamanın zihniyetine kurban oldular.
Köy enstitüleri robot değil, düşünen, düşündüğünü uygulayan nitelikte öğretmenler yetiştirmiştir. Ezberledikten bu memleketin neler kazandığını ise birbirimize sormadan kestirebiliriz.
Mahmut Makal’ın Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Mahmut Makal’ın hayatı ve eserleri yer alır.