Nar Ağacı – Nazan Bekiroğlu
Tür: | Roman |
Yazar: | Nazan Bekiroğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 2012 |
Yayınevi: | Timaş Yayınları |
Karakterler
Setterhan: Taht-I Süleyman’da (İran) da doğmuş Azeri Türk gencidir. Halı tüccarlığı yapan varlıklı bir ailenin tek oğludur. Güçlü kuvvetli, yetenekli birisidir. Önce Azam’a sonrasında Sofia’ ya âşık olur ama kavuşamaz. Trabzon’a yerleşip Zehra ile evlenir.
Mirza Han: Setterhanın babasıdır. Halı tüccarlığı yapar.
Azam: Setterhan’ın âşık olduğu kadındır. Ancak o Piruz’la evlenir.
Piruz: Zerdüşt ağasının oğludur. Azam’ı ilk gördüğünde âşık olur ve birlikte kaçarlar.
Sofia: Setterhan’ın ikinci aşkıdır. Batum da kitapçı dükkânı olan genç kız ihtilal yanlısıdır. Bolşevik ihtilaliyle Setterhan’la yolları ayrılır.
Zehra: Yazarın anneannesidir. Zehra babaannesi ve dedesiyle Trabzon’da yaşayan genç bir kızdır. Balkan Harbinde ağabeyini ve sevdiği adamı kaybeder. Savaş sonrasında Seyterhanla evlenir.
İsmail: Zehra’nın ağabeyidir. Şiirler yazan, hayali İstanbul’da okumak olan geç adam savaşta hastalanır hayatını kaybeder.
Celil Hikmet Bey: Zehra’nın erim hocası aynı zamanda sevdiği adamdır. Savaşta hayatını kaybeder.
Büyükhanım: Zehra ve İsmail’in babaannesidir. Güçlü karakteriyle Anadolu kadınını temsil eder.
Hacı Bey: Büyükhanımın eşidir. Savaşı ve getirdiklerini bilen güçlü bir karakterdir.
Konusu
Trabzon, Tebriz, Tiflis, Batum, Bakü ve İstanbul hattında geçiyor. Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşı yıllarını ve insanların savaşla bitlikte savrulan hayatlarını konu edinmiş Nazan Bekiroğlu’nun eseri. İnsanlar yurtlarını terk etmek zorunda kalıp, muhacirliği yaşarken yolda onlara acı, sefalet, açlık, gözyaşı eşlik etmiş. Karakter sayısı olarak zengin olan hikâye, yaşanan yılların getirdiği zor şartların olayların seyrini değiştirdiğini görüyoruz. Yaşanamamış aşklara, yitip giden gencecik hayatlara ve her şeye rağmen verilen mücadeleye tanık oluyoruz. Savaş rüzgârıyla savrulan ve kesişen hayatları yine bu karanlık gölgede içinde bütün duyguları ve savaşa göre şekillenen hayat hikâyelerini barındırıyor. Roman okuyucuyu o döneme götürerek bir nevi barışın da altını çizer. Yakın tarihe yazarla birlikte zaman yolculuğu yaptığımız, içinde aşkı ve ayrılıkları göreceğimiz güzel bir eser.
Nar Ağacı Özeti
Yazar daha 12 yaşındayken dedesinin Taht-I Süleyman’a gönderdiği ve geri dönen mektubu bir kez daha eline alır. Aradan geçen otuz yıla rağmen elinde sadece bir mektup ve teneke bir kutuda eski fotoğraflardan başka bir belge yoktur. Dedesi Setterhan’ın doğduğu Taht-I Süleyman’ı ve onu Trabzon’a getiren nedenleri araştırmaya başlar. Fakat aradan uzun yıllar geçmiştir ve ne dedesine ne de akrabalarına ulaşabilmesi çok mümkün görünmemektedir. Üniversitede akademisyen olan yazarımız yüksek lisans için Türkiye’ye gelen öğrencilerinin yardımıyla dedesinin yakınlarına ulaşır.
İki farklı yerde doğan nehrin ilki olan Setterhan, halı tüccarı olan Tebriz’li varlıklı bir ailenin tek oğludur. Babası Mirza Han’dan mesleğinin bütün inceliklerini öğrenmiştir ve halı tüccarlığı yapmaktadır. Akrabası ve aynı zamanda halı ustası olan Azam’a âşık olur. Setterhan’ın ailesi bunu fark eder ve Setterhan’ın siparişlerinin teslimlerinden sonrasına bir nişan düzenlemeye karar verirler. Azam’a bundan bahsetmezler. Kahramanımız Yezd’de gider, orada Zerdüşt Ağasının oğlu Piruz ile tanışıp arkadaş olur. Setterhanın daveti üzerine Taht-I Süleyman’a gelen Piruz halıları incelerken Azam’ı görür ve birbirlerine âşık olurlar. Evlenmelerine karşı çıkılacağı için kaçarlar. Setterhan aşkını kaybetmenin yanı sıra o dönemin törelerine göre ikisini de öldürmesi gerektir, aksi halde orayı terk etmesi istenir. Setterhan kendisine verilen görevi yerine getiremez ve doğduğu toprakları bir daha geri gelmemek üzere terk eder. Batum’a daha önceden tanıştığı bir kadın olan Sofia’nın yanına gider. Genç kadının kitapçı dükkânında çalışmaya başlar. Sofia ihtilal yanlısı ve aktivist bir kadındır. İkisi de birbirlerine âşık olurlar fakat genç kadınının idealleri aşkından üstün gelir. Bu sıralarda Bolşevik İhtilali olur. Setterhan kendisi için verilen ölüm kararından kaçar ve Trabzon’a sığınır. Amacı buradan İstanbul’a gidip mesleğini orada yapmaktır. Ne varki varlıklı bir ailenin oğluyken burada parasız ve kimsesizdir. Trabzon eşrafı ona iş ve kalacak yer verir. Setterhan muhacir olduğu yeni memleketinde bir süre sonra çalıştığı kahvehanenin ortağı olur. Ama aklı doğduğu topraklardadır.
Yazarın anneannesi olan Zehra’nın yaşam hikâyesi, birleşmeyi bekleyen nehrin ikincisidir.
Zehra anne ve babasını kaybettikten sonra ağabeyi ile birlikte büyükhanım(babaannesi) ve dedesi Hacı Bey ile birlikte Trabzon’da yaşamaktadır. Varlıklı bir ailenin torunu olan Zehra resim dersi aldığı öğretmeni Celil Hikmet Efendi ile birbirlerini severler. Nişanlanacakları sırada Balkan Harbi başlar, seferberlik ilan edilir. İsmail ve Celil Hikmet askere alınırlar ancak bir daha geri dönmezler. Rus ordusu Trabzon’u bombalamaya başlamasıyla Büyükhanım Zehra ve Ermeni komşunun küçük kızı Anuş’u ve yardımcılarını da alarak İstanbul’a doğru yola çıkarlar. Dedesi Hacı Bey onlara katılamaz. Yol boyunca muhacirlerin çektikleri eziyet, açlık sefalet ve savaşın soğuk yüzünü iliklerine kadar hissederler. Büyükhanım öksüz bir çocuğu küçük kafilesine dâhil eder. İstanbul’a Hacı Beyin yiyeninin yanına yerleşirler. İstanbul güvenli bir yer olsa da muhacirlerin göçüyle birlikte çehresi değişen bir şehir olmuştur. Aradan geçen iki yılın sonunda Rusya’da Bolşevik İhtilali olur ve Rus askeri Trabzon’dan çekilir. Büyükhanım küçük kafilesini alıp Trabzon’a geri döner. Şehre vardıklarında hiçbir şey bıraktıkları gibi değildir. Bahçedeki nar ağacı bile savaşı yaşamış, kesilmesine rağmen yine de filiz vermiştir.
İki ırmağın yani iki yaşam hikâyesinin birleştiği an;
Setterhan dürüstlüğü, çalışkanlığıyla trabzon eşrafı tarafından sevilen birisi olmuştur. Sıla özlemini bilenler çareyi onu evlendirmekte bulurlar. Zehra’da Trabzon’un incisidir. Tanıştırılan iki genç anlaşırlar. Setterhan Zehra ile evlenir ve Trabzon’a yerleşir.
Kısa Bilgiler
- Tebrizli genç ile Trabzonlu kızın torunu olan ve eski fotoğraflardan yola çıkarak onların hayatlarını araştıran anlatıcının ağzından anlatılır.
- Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı, milliyetçilik, Ermeni Kırımı, Rus devrimi gibi tarihi olaylara değinen eser, yazarın aile köklerinden izler taşır.
- Klasik bir roman üslubu ile kaleme alınmıştır.
Nar Ağacı – Kitap Açıklaması
Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.
Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü…
Trabzon’dan ve Tebriz’den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak… Aslında çok ırmak… Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra…
Ateşin bakışlı ateşin duruşlu; ırmağını kendi bildiğince alev ateş akıtmayı seçen bir genç kız Azam. Adı ne aşk ne de dostluk olan bir duyguyla Settarhan’ın ırmağına dolanan Batumlu kitapçı Sophia. Acıyla yoğrulan, yoğruldukça durulaşan, kendi varlıklarını sevdiklerinin varlığında eriten Büyükhanım ve Hacıbey…
Ve hep kendi içine doğru akan, kendi ırmağını gencecik yaşta milleti için kurutan, Trabzon’un “kırık kafiyesi” İsmail, ah İsmail…
İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. “Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap…
Tşk ederim abla okul ödevimi sayende buldum 🙏
Hangi okul ve öğretmen merak ettim şimdi 🤣🤣
En kısa zamanda okumak istiyorum 🙏🏿
Özeti seslendirip paylaşmam için izin istiyorum