Tarık Buğra Sözleri
Yüz yüzü, göz gözü göre, sohbet daha bir tatlı olur, daha bir işler.
Hey Osmancık, yiğit, tek yiğit öfkesini yenendir; gücünü, kuvvetini, gönlünü, başını öfkesinden arındırandır; benliğinden sıyrılan kuldur.
Doğrular ve doğru yoldakiler artık katlanamayacağı bir hakarettir kendisi için. Artık tek avuntusu ve tek gururu düşmanlıktır, icat ettiği düşmanlardır, bunlara dört elle sarılıyor.
Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür oğul. Hırsımız sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülür sonrada dünyayı çok büyük görürüz.
Dukas’ın davranışı Osmancığın çene kemiklerini zonklatmıştır. Ama Osman Beğ , “Kılıcı almadı, he mi?”den bir adım öteye geçmemiştir.
En önemli gerçek ve yaşayan tek gerçek geçen günlerdedir.
Çünkü, özlenen baharlar vardır. soyca, sopça, ümmetçe özlenen baharlar.
Çok sürmüyor ama bu; birden dikleşiyor, omuzlarını geriyor:
Sırtına çok, çok ağır bir yük vurmuşlar da; “Taşıyabilirim. işte taşıyorum, daha da yükleyin der gibiydi.
Özlenen baharlar vardır. Soyca, sopça, ümmetçe özlenen baharlar.
Engel çoktur. Çok olsa da aşılır. Amma bir engel vardır ki, onu aşan görülmemiştir. O engelin adı nefistir. Nefsin eline düşen hiçbir yere varamaz.
Tarık Buğra Alıntıları
Küçük Ağa
Utan len hafızın oğlu utan. Koca Memalik-i Osmaniye senden beter oldu, bin beter oldu. Kıçı kırık İtalyan askeri gelmiş ta Akşehir’e dayanmış da Hafız’ın oğlu kolundan budundan konuşur. Haram olsun o gaza sana diyecem emme dilim varmaz utan, utan.
Her şeyi kaybettikten sonra ümidi de kaybedenin karşısına ne ile çıkılabilir.
Hem hatırlamak, hem de düşünmek mi? Fakat cehennem dedikleri işte bu değilse nedir?
Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor, sonra da dünyayı çok büyük görüyoruz.
Dukas’ın cevabı Orhan’ın babasını çok çok üzmüştür.
Kabul etmek, her zaman doğru bulmak değildir.
Tek tek değil de bir arada susuşun bir başka manası var gibiydi. Belki de dünyanın sonu böyle beklenirdi.
Düşman bir mi? Sen ona bir daha ekle. Üç mü, beş mi? Sen ona bir de kendini ekle,
İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu; mağara devri, taş devri hortluyor. Bu bütün tarih boyunca böyle olmuş, böylece de gidecek.
Ölmek istemiyordu. Hele gafillerin, hele hak yolundan sapmışların kurşunu ile ihanetin kurşunu ile asla.
Önce hastalığın adını koymalı, başka hastalıkla karıştırılmamalı demek istiyorum Hoca Efendi. Yoksa doktor hastası için, hastalığından da tehlikeli olur.
Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz, oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor, sonra da Dünya’yı çok büyük görüyoruz.
İnsan, içinde bulunduğu ahvali pek bilemez, büyük işlerin içinde insan büyük hatalar yapar.
Sevgi, saygı, ferahlık, gayret ve nikbinlik tıpkı bir rüzgar gibi esiyor ,çarşıyı ,kahveleri ,sokakları dolaşıyor, pervaz aralıklarından evlere sızıyordu.
Tarık Buğra’nın Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Tarık Buğra’nın hayatı ve eserleri yer alır.