Bir Kadın Bir Ses – Doğan Cüceloğlu
Tür: | Psikoloji |
Yazar: | Doğan Cüceloğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 2006 |
Yayınevi: | Remzi Kitabevi |
Konusu
Kitap, Toros Dağları’nda bir köyde dünyaya gelen bir kadının hayatının her aşamasında karşılaştığı zorluklara, engellere, acılara ve hayata karşı gösterdiği direnişi konu edinmiştir.
Bir Kadın Bir Ses Özeti
Doğan Cüceloğlu’nun elinden sıra dışı bir yaşam öyküsü.
Torosların bir köyünde doğan bir kadının, hayatının her evresinde karşılaştığı zorluklar, engeller, acılar, kısaca hayat karşısındaki direnişi anlatılıyor. Kadın olmanın zorluğu kadar öğretici ruhunu gözlemleyebileceğimiz bir roman.
Anlatı, Doğan Cüceloğlu’nun imza gününde okuyucusu olan Saniye hanımın Doğan hocamıza bir şiirini vermesi ile başlıyor. Şiiri çok beğenen yazarımız daha sonra Saniye hanımın hayatı ile ilgili bir röportaj yaparak, hayatında izler bırakan bugün Saniye hanım olmasında katkıda bulunan olayları gözler önüne seriyor. Otuz yıl boyunca görülme, duyulma, anlaşılma ,sevilme mücadelesi veren ve umudunu hiç kaybetmeyen beğeneceğimiz bir var olma savaşı … Saniyenin zorluklar, imkânsızlıklar ve acılarla dolu yaşam öyküsü aynı zamanda birçok kadının da ortak kaderidir.
Saniye yaşadıklarını yazılarla, şiirlerle dile getiriyor. Kitabın içeriğinde de birçok şiiri mevcut olan bu eseri tüm kadınlarımızın okuması dileğiyle…
Bir Kadın Bir Ses – Kitap Açıklaması
Bu kitapta bir kadın ve onun sesi var, ama anlatılan gerçek yaşam öyküsünün en önemli kahramanı bir erkek.
Saniye, Torosların bir köyünde büyüdü. Babasının gözüne girebilmek için ‘erkek gibi bir kız’ olması gerektiğini anladı ve kısa saçıyla, sert bakışıyla, asker gibi rap rap yürüyüşüyle onun takdirini kazandı.
Mehmet yakışıklı, tatlı dilli, kadınların dikkatini çekip onların gönlüne girmesini bilen biriydi ve ‘erkek gibi bir kız’ olan başı dik Saniye’den hoşlandı.
Saniye babasının gözüne girmek için erkek gibi bir kız olmasını öğrenmişti, ama kadın olmanın ne demek olduğunu hiç bilmiyordu; kimse kadın olmayı öğretmemişti. Neye uğradığını anlayamadan kendini evlenmiş buldu ve oldukça çetrefil, karmaşık, acılarla dolu bir yaşam öyküsü başladı.
Evliliğinin dördüncü ayında kocasının pantolonunun cebinde genç bir kıza yazılmış bir aşk mektubu buldu ve ancak bir kadının gösterebileceği bir yaratıcılıkla bir komplo kurdu: kızın evini buldu, görücüymüş gibi kızın evine gitti ve kocasını oraya getirtti; önce hayret daha sonra öfkeden dona kalan Mehmet’in yüzüne kapıyı çarparak çıktı.
Bu yaşam öyküsü çetrefil, karmaşık ve acılarla dolu; aynı zamanda bu toplumun kadınlarının birçoğunun öyküsü.
Erkek karısını kendinden uzak tutmaya kararlı; uzaklığından, bilinmezliğinden ve yalnızlığından gelen bir gizemi var. Kadın onun iç dünyasına girmeye, onun can yoldaşı olmaya sürekli çabalıyor. Acılarla dolu yalnız bir yolculuk; her ikisi için de süregiden yalnız bir yolculuk.
Saniye duygularını ve özlemlerini şiire döküyor. Sadece kendi için değil, bu ülkenin tüm kadınları için yazdığını düşünüyor. Otuz yılı aşkın evliliğinde adını bir kez bile duymuyor. ‘Acaba ben var mıyım?’ kuşkusuna kapılıyor.
Yoksam ben
Varmışım gibi
Canlıymışım gibi
Neden acıyor yüreğim
Yaş akıtıyor gözlerim.
Saniye Çelik’le konuşmamı sanki rahmetli annem benden istedi. Dinlediğimde, Saniye’nin acıları, yalnızlığı, içinin burukluğu annem Zehra’nın yaşamını anımsattı.
Ve bu kitap oluştu.