Ana SayfaOyunGodot'yu Beklerken

Godot’yu Beklerken

Godot’yu Beklerken – Samuel Beckett

Tür:Oyun
Yazar:Samuel Beckett
Yayınlanma Tarihi:2005
Yayınevi:Kabalcı Yayınevi
Karakterler

Vladimir  ve Estragon Karakterlerinin Analizi

Beckett yazmaya başladığında Vladimir ve Estragon için herhangi bir görsel öğeye sahip değildi. Roger Blin: “Beckett, seslerini duymama rağmen karakterleri bana açıklayamadı. Bana şöyle dedi: ‘Emin olduğum tek şey, melon şapka giydikleridir.’ “Beckett’in zamanında ve yerinde, melon şapka, babasının da dâhil olduğu topluluk tarafından giyilirdi. Vladimir ile konuşmak onun bir şair olması gerektiğini düşünmesini sağlar ve Estragon Vladimir’in bir şair olduğunu söyler. Ayrıca Laurel ve Hardy’yi anımsatan özellikler de var.

Oyunun çoğunda Vladimir ayakta dururken Estragon oturur ve hatta uyur. “Estragon uyuşuk, Vladimir huysuz.” Vladimir gökyüzüne bakar ve felsefi ve dini konular hakkında derin düşünür. Öte yandan Estragon, “taşa aittir – uyuşuk”, aklını ne yiyeceği veya hareketlerini ve acısını nasıl hafifleteceği ile meşgul eder. Estragon doğrudan ve kolaydır. Alzheimer hastalığından muzdariptir. Al Alvarez şöyle yazdı: “Ama belki de Estragon’un unutkanlığı ilişkilerindeki yapışkan bağdır. Estragon sürekli unutur, Vladimir ise onlara hatırlatır. Birbirleriyle vakit geçirirler.” Ne kadar süredir birlikte oldukları bilinmiyor.

Konusu

Godot adında bilinmeyen bir kişiyi ya da “şeyi” bekleyen, eylemsizliğine yenik düşen insanları konu edinmiş bir oyundur.

Godot’yu Beklerken Özeti

Estragon’un Godot adında bir varlığı beklediği iki günlük dönemde gerçekleşir. Eserde zaman ve mekân belirsiz olsa da İkinci Dünya Savaşı’nın etkileri sırasında yaşanan tarihsel sürecin izleri görülmektedir. Yazar, o günlerde olduğu gibi, umudun tükenmesini, geleceği bile bilmeden büyük bir belirsizlik içinde beklemeyi, büyük bir hareketsizlik içinde hayatta kalabilmeyi kahramanlar aracılığıyla aktarır.

Vladimir (Didi), Estragon (Gogo) adlı kahramanlar, akşamları konusu pek net olmayan bir köy yolunda sohbet ederler. Şakalaşıyorlar, son havucu yiyorlar ve turpları değerlendirmeye çalışıyorlar. Kahramanlar konuşmaya devam ederken, usta Pozzo ve köle Lucky bir ipe bağlı olarak gelirler. Lucky çok ağır bir yük taşıyor ve fiziksel olarak pek sağlıklı görünmez. Sahibinin kendisine yönelik kötü söz ve davranışlarından bahsetmiyorum bile. Lucky’nin adı ve içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde yazarın burada bir ironi yaptığını anlamak zor değil. Adı ne olursa olsun, acı çeken kişiyi fark etmemek imkânsızdır. Bana göre Pozzo’nun karakteri o zamanların kötü komutanları; Lucky ise onun emirlerine itaat eden ve umurunda bile olmayan insanları temsil eder. Şu anda tüm kaynaklara ve ekonomik olanaklara sahip olan kişi ve kişiler Pozzo olarak değerlendirilebilir. Şanslıyız, adımız bahtiyar olabilir, bize sunulan sınırsız imkânlardan söz edilebilir, kapasitemiz hakkında yorumlar yapılır. Kendimizi adlandırıyor muyuz yoksa başkalarının boyunduruğu altında yaşamayı mı tercih ediyoruz?

Lucky, şapkası olmadan düşünemeyen garip bir köledir. Usta Pozzo ve kahramanlarımız köle Lucky’yi dans etmeye zorlar. Bazı rakamlarda köle performansını yeterli bulamıyorlar. Estragon beceriksizce Lucky’yi taklit eder. Karanlıkta bir çocuk sahneye girer. Çocuk, Lord Godot’nun bu gece gelemeyeceğini ama yarın akşam mutlaka geleceğini söylüyor. Kim olduğunu ve Godot ile ne ilgisi olduğunu anlamak için çocuğa bazı sorular sorarlar. Çocuk, kardeşiyle Godot’nun çiftliğinde çalışıyor. Haberi getiren kişinin çocuk olmasının da mutlak bir anlamı vardır. Yapılabilecek en mantıklı şey, çocukların masumiyeti karşısında kendimizi teselli etmek için söylediğimiz beyaz, masum yalanları vurgulamaktır.

Vladimir (Didi) ve Estragon (Gogo) geceyi geçirecek bir yer ararlar. Ellerinde kalan son yiyecek bir turptur. Doymasalar bile tek besinleri olan turp yemekten başka çareleri yoktur. Sonra Pozzo’nun yardım çığlıklarını duyarlar. Pozzo kör oldu. Asistanı Lucky sağır. Bir yüzük ve biraz para karşılığında Pozzo’ya yardım etmeyi kabul ederler. Olaylar burada birbirlerini gördüklerini hatırlayamadıkları için garipleşiyor. Bu hatıranın da bir anlamı var. Zaman bir döngü yaratır. Yaşananlar yeniden yaşanır, gelecek aynı, geçmiş de aynı. Beklenen gelmedi çünkü varoluşa dair söylenecek bir şey yok. Sonra akşama doğru dünkü çocuk çıkıyor. Çocuk da bu çifti dün gördüğünü hatırlamıyor. Yine haber getiriyor. Godot’da bugün gelemeyecek. İkili yavaş yavaş umudunu kaybetmeye başlar.

Kısa Bilgiler
  • Samuel Beckett’ın 1949 yılında Fransızca olarak yazılan ve ilk kez 1953’te Paris’te sahnelenen ünlü eseridir.
  • Zamanla ülke çapında ün kazanıp 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrilmiş ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başlanmıştır.
  • Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşmiştir.

Godot’yu Beklerken – Kitap Açıklaması

Godot’yu Beklerken

Absürt tiyatronun ilk örneklerinden biri olarak gösterilen “Godot’yu Beklerken” tiyatro metinlerini, bir roman gibi okumayı sevenler için mükemmel bir anlatı sunuyor. Okurken metinlerin arasında kendinizi kaybedeceğiniz ve çoğunlukla da kendi içinizde sorgulamalara gireceğiniz kitap, insanlığın hayatında beklediği kurtuluş yolunu nasıl ve neye dayandırdığı konusunda da ipuçları veriyor. Anlamsız gibi görünen konuşmaların altında yatan anlamları arayacağınız kitap, zekice işlenmiş diyaloglar aracılığı ile de süsleniyor.

Hayatta Herkesin Kendisine Seçtiği Bir Kurtarıcısı Vardır

Hikaye, oyunun kahramanları Vladimir ve Estragon’un etrafında şekillenir. Varoluş sancıları çeken bu iki kahraman, yolları her kesiştiğinde birbirleri ile iletişim kurmaya çalışırlar ve bu bir ritüele binerek her gün yinelenir. Bu iki karakter bir ağacın dibinde Godot isimli bir kimsenin ya da şeyin, gelip kendilerini kurtarmasını bekler. Fakat Godot hiç gelmeyecektir. Hatta belki de öyle bir kimse ya da şey hiç var olmamıştır ve olmayacaktır. Hikaye aslında bu haliyle pek çok şeyi anlatmaktadır. İnsanların kurtuluş için bekledikleri ve hayal ettikleri nesne veya kişilere inanmaları ve bel bağlamaları usta bir dille okuyucuya aktarılmaya çalışılır.

“Godot’yu Beklerken” sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişin anlatıldığı bir hikâyedir. Oyunun bu haliyle en dikkat çekici yanı, okuyucunun düşüncelerini harekete geçirecek imgelere sahip olan anlatısıdır. İki karakterin arasında geçen anlamsız ve saçma diyaloglar da okuyucuyu derin anlamlar çıkarmaya iten bir yapı ile aslında hayatın ne olduğunu anlatmaya çalışacaktır.

Bunu Biliyor muydunuz?

“Godot’yu Beklerken” tiyatro oyunu aslında ilk olarak 1948 yılında Fransızca kaleme alınmıştır ve 1953 yılında sahnede gösterime konulmuştur. Ülke çapında ün kazanan oyun, 1954 yılında Samuel Beckett tarafından İngilizceye çevrilmiş ve sahnelenmeye başlanmıştır.

KitapDiyarı
KitapDiyarı
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
En eski
En yeni En çok oy alan
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin
Nevide
Nevide
Ziyaretçi
3 yıl önce

başarılı bir anlatım olmuş ellerinize sağlık.

Sosyal Medya

774BeğenenlerBeğen
4,854TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
62AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular