Hayatın Sesi – Gülseren Budayıcıoğlu
Tür: | Deneme |
Yazar: | Gülseren Budayıcıoğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 2022 |
Yayınevi: | Doğan Kitap |
Konusu
Budaıcıoğlu, Hayatın Sesi’nde, terkedilmiş evlerin trajedisini yaşayan çocuklardan kadın erkek hikâyelerine, eşine şiddet uygulayan profesörden cinayete, acil servislerde yaşanan acı ve trajikomik olaylardan, sağlık ocağına kadar farklı konulara değiniyor. Okuyucuyu yeniden düşünmeye, kendini sorgulamaya ve kendisiyle baş başa kalmaya sevk ediyor.
Hayatın Sesi Özeti
• Başarı, sonsuza doğru akan bir nehir gibidir. Hiç kimse o nehrin sonuna ulaşamaz ve ulaşamadıkça da kendini başarılı görüp bunun tadını çıkaramaz.
• Hayat sadece kitaplardan öğrenilmiyor. Hayatın kendisi bir okul zaten.
• Duygularımız, derelerde hiç durmadan akan sulara benzer. Doğduğumuzda suyu pırıl pırıldır, berrak olan o dereye güzel şeyler atarsak suyun parlaklığı giderek artar. Attığımız her sıkıntı, her kaygı, her üzüntü ise rengini bulanıklaştırır. Hele ki attıklarınızın içinde bolca acı varsa, su kapkara olur.
• Bir başkasını anlamak bizi daha insan yapar. İnsan olduğumuzu hissetmekse, bizi kendimizle daha çabuk barıştırır.
• Hayatın huyunu suyunu iyice öğrenseniz de, ne derse onu yapsanız da, ummadığınız yerde çıkmaz sokaklara sokuverir sizi. Ne olduğunu, neden olduğunu daha siz anlamadan yine çeker gider.
• Huysuz bir hayatla mücadele etmek, iyi yaşayabilmek çok ciddi bir sanattır. O sanatı da, eğer iyi bir öğrenciyseniz, yine kendisi öğretir size. Hayatın sesini duyanlara, buna özen gösterenlere, onu anlamaya çalışanlara bile kırk çalım atsa da, sonunda sizi görür, sesinizi duyar ve tanır. Ona bakışınızı, ona duyduğunuz hayranlığı, onunla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğinizi hissettikçe, sizinle başka türlü bir ilişki kurmaya başlar. Size arkasını dönmez, sizi unutmaz. İki kere vursa da üçüncü de size öyle şeyler gösterir, öyle şeyler yaşatır ki, şaşıp şaşıp kalırsınız. Aranızdaki muhabbet giderek koyulaşır. Ama sizi en iyi tanıdığı gün bile elindeki sopayı hiç unutturmaz size.
Hayatın Sesi – Kitap Açıklaması
Duygularımız durmadan akan derelere benzer. Doğduğumuzda pırıl pırıl olan o berrak dereye attığımız her sıkıntı, her kaygı, her üzüntü rengini değiştirir, onu bulanıklaştırıp karartır.
Bütün güzelliğine ve ihtişamına rağmen, hayat huysuz ve bencildir. Huysuz bir hayatla mücadele etmek, iyi yaşayabilmek ciddi bir sanattır. O sanatı da hayat kendisi öğretir bize; onun sesini duyanları, özen gösterenleri, anlamaya çalışanları bilir. Ona bakışımızı, duyduğumuz hayranlığı, onunla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi hissettikçe, bizimle başka türlü bir ilişki kurmaya başlar. Bize arkasını dönmez, unutmaz. İki kere vursa da üçüncüde öyle güzel şeyler yaşatır ki şaşırır kalırız.
Huysuz hayatla iyi geçinebiliyor, bunun için mücadele etmekten hiç yorulmuyor ve vazgeçmiyorsak, ne mutlu bize. Çünkü sadece bu mücadeleden hiç vazgeçmeyenlerin dereleri güneşte pırıl pırıl parlayarak akar…
Gülseren Budayıcıoğlu bir kez daha kendi “Kırmızı Oda”sının kapısını aralıyor ve orada biriken hikâyelerden seçtiklerini bizlerle paylaşıyor; “hayatın sesi”ni daha iyi duyup anlayabilelim diye…
(Tanıtım Bülteninden)