Canan Tan Sözleri
Varlığın değil yokluğun değerini bilir insanlar. Mutluluğun değerini bilenler, mutsuzluğu tatmış olanlardır. Onları mutlu etmek çok daha kolaydır.
Bahardı sevgilim bahardı ve bahtiyar olmak için. Toprakta, havada, suda, her şey vardı sevgilim. Her şey hazırdı. Her şey vardı.
Yazgıya bile kafa tutacak kadar yürekli.
Benimkiler bir bütünün parçaları. Düşündüğüm gibi duyarım ben.
Ama bilin ki. Herkes bilsin ki, karşınızda Piraye olarak gördüğünüz ben. Farklı kimliklerle aranızda dolanıp durmayı sürdüreceğim.
Ah babacığım! Tiyatronun nasıl farklı bir dünya olduğunu bilebilseydin.
İnanmıyorum yazgıya falan… Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz.
Yüreğimin gölgeli, kuytu bir köşesinde: kendi seçtiğim yolda yürüyor olsaydım.
Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur.
En büyük yol göstericin, kendi aklın.
Çevreye karşı! Başkalarının görüşü bu kadar önemli mi? Biz içimizde yalnızca arkadaşlık yaşarken, dışarıya berabermişiz görüntüsünü vermek niye?
Büyük acılarla yara almış insanlara ‘zaman her şeyin ilacıdır’ lafı küfür gibi gelir.
Gittin… Bir yemin kaldı aramızda, Yarısı senin, Yarısı benim…
Ak karaya, aydınlık karanlığa doğru doludizgin yol alırken.
Gündüzün cıvıltısı, gecenin sükûnetine devrediyordu nöbeti.
Son hızla uzaklaşıyor. Bana eksikliğini bırakırken, benden çok daha fazlasını alarak.
Ama bitti artık… Ölüm dansı tek kişiliktir! Bundan sonrasında bana eşlik edemeyeceksin. Ölümüm senin elinden olmayacak Eroin! Bu zevki tattırmayacağım sana…
Bana güç veren neydi biliyor musun? Korkularım…
Özleme dayanmak için onu parçalara bölmek gerek.
İyide kendisi parçalanırken neden yüreklerimizi de parçalıyor ki?
Canan Tan Alıntıları
İz
Varlığın değil, yokluğun değerini bilir insanlar.
Susmak, çürütülmesi en güç savunmadır.
Ne oldu da ayrıldı ellerimiz baba? Hiçbir zaman soramadım bunu sana. Sormak istediğimde fırsat olmadı, fırsat olduğunda cesaretim…
Susmak çürütülmesi en güç silahtır. İnsanların söyleyemedikleri bazı sözlerin içinde, söylediklerinden daha çok gerçek vardır.
Eski gülüşlerimi arıyorum. En saf, en temiz, en tasasız çocuk gülüşlerimi. Göğe uzanan ulu bir masal ağacının tomurcuklarında asılı kalmışlar. Erişemiyorum.
İnsan sırf canını yakan birilerini cezalandırmak, onları da canlarını yakarak ağlatmak, gözlerinde birkaç damla yaş görebilmek için kendini feda etmeyi düşünebiliyor demek!
Yüreğim Seni Çok Sevdi
Fakat elimde değil, Seni kıskanıyorum beni affet
Her seferinde yanağındaki gamzeyi ortaya çıkaran gülüşünü özler oldum.
Piraye
Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
Benim yazgım, kendi çizeceğim yoldur! O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben. Ne öncesini, ne sonrasını…
Kızıl saçlıymış Piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.
Sızı
Acılarıyla derinleşiyor insan, derinleştikçe de anlam kazanıyor.
Hayatı güzel olduğu için değil, içinde sen olduğun için seviyorum!
Belli bir yaştan sonra insanlar, daha güven verici duygulara gereksinim duyuyor. Belki de aşkın olgunlaşıp evrim geçirmesiydi bu durum…
Her aşkın zorlu bir sınav dönemi vardır. O sınavı aşabilirseniz zafer sizindir.
Hasret
HASRET mi, ÖLÜM mü deseler. Ölümü seçerdi tereddütsüz hiç gözünü kırpmadan. Ama ona soran olmadı ki…
Hasret en büyük esarettir.
Ama insan hayatı, aldığının yerine yenilerini koyabilecek zenginliğe sahiptir.
Araya giren mesafeler, saman alevi misali gelgeç sevdaları silip götürürken, kor ateşe özdeş aşkları daha da harılandırır.
Yaşanmış düşlerimde yitirdiğim masum gülüşlerimi bir tek “o” indirebilir aşağıya. Bir tek “o” yüzümü güldürebilir yeniden. Ama yok, ölmüş. Öyle diyorlar, inanamıyorum…
Canan Tan’ın Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Canan Tan’ın hayatı ve eserleri yer alır.