Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez – Sezen Özol
Tür: | Roman |
Yazar: | Sezen Özol |
Yayınlanma Tarihi: | 1998 |
Yayınevi: | Kastaş Yayınları |
Karakterler
İbram Ağa: Başkahramanımız. Tellallık yaparak tüm kasabanın sevgisini kazanmış ve Savaşta yaptığı kahramanlıklarla herkes tarafından takdir edilmiş biridir.
Kellerin Mustafa: İbram Ağa’nın çocukluk arkadaşıdır.
Kiraz: İbram Ağa’nın nişanlısıdır. Evinin tek çocuğudur.
Ian Smith: Çanakkale Savaşı’nda Anzak askeridir.
Elizabeth: Ian Smith’in nişanlısıdır. Ian’ın komşu çiftliğinde hizmetçilik yapmaktadır.
Mehmet Çavuş: Savaş sırasında ibram Ağa’nın çavuşudur.
Seyfi Teğmen: Savaşta İbram Ağa’nın bölüğünde önce takım komutanı daha sonra bölük komutanı şehit olunca bölük komutanı olmuştur.
Konusu
Kitap, Türk milletinin Çanakkale Savaşı’nda vatanını korumak pahasına canını esirgemeden verdiği mücadelenin hikâye biçiminde anlatılmasıdır. Dili çok sade, olaylar ve kişiler belgelerden, araştırmalardan ve hatıralardan yararlanılarak ortaya konmuş gerçeklerdir.
Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez Özeti
Kahramanımız İbrahim Ağa, Gönen kasabasında belboy olarak çalışan orta yaşlı bir adamdır. Kaymakamlıktan aldığı haberi davuluyla halka duyurarak günlerini geçirir. Mayıs 1924’te sabah namazından hemen sonra kaptanın emri aceleyle İbrahim Ağa’ya gelir ve ona şubeye acele etmesini söyler. İbram Ağa koşarak uzaklaşır ve askerlerin pençeli tüfeklerin arkasında rahatça beklediklerini görür. Bunu Balkan Savaşı’ndan sonra ilk kez gördü ve haberin iyi olmadığını anladı. İlanı aldığında inanamıyor. Savaş patlak verdi. Kasabaya döner ve hükümetin Almanlarla birleşip İngilizlere savaş ilan ettiğini, seferberliğin hızlanacağını, kura tutanların bir hafta içinde şubeye teslim olması gerektiğini, aksi takdirde kaçak sayılacaklarını duyurur. İbrahim Ağa ve Kellerin Mustafa da orduya katılmalı. İbrahim Ağa, babasının ölümünün ardından ilk kez bu kadar üzüldü. Ancak üzüntüsünün nedeni askere gidecek olması değil, birkaç ay sonra evleneceği nişanlısı Kiraz’dan ayrılacak olmasıdır. Ancak akşamki neşesi yerine geldi. Çünkü Kiraz kendisine dönene kadar bekleyeceğini söyledi. Bir hafta sonra İbrahim Ağa ve Kellerin Mustafa birlikte teslim olur.
Ian Smith ise bir çiftlikte araç bakımı yapan 23 yaşında Avusturyalı bir teknik okul mezunudur. Birkaç ay sonra evleneceği komşu çiftlikte hizmetçi olarak çalışan Elizabeth adında bir nişanlısı vardır. İngiliz hükümeti tarafından askere alınır. Ancak İngilizlerin Hindistan, Senegal ve Yeni Zelanda’dan asker çağırdığını duyan Ian, İngilizlerin Türklerden çok korktuğunu düşünüyor. İki hafta sonra, Ian ve gelen askerler Arabistan’a gitmek için gemilere bindirilir. İngiliz subayları, gemide süngü ve yakın dövüş eğitimi almalarının yanı sıra, Türkleri sürekli olarak ne kadar zalim, acımasız, cani, vahşi yaratıklar olduklarına ve gerektiğinde insan eti bile yediklerine inandırmaya çalışıyorlardı. Acemilerin eğitimi sırasında Kellerin Mustafa donanmaya gider. İbrahim Ağa ve Kellerin Mustafa ilk kez boşandı. Bir hafta sonra Çanakkale’nin hemen arkasında Maydos’ta 9. Tümen’e katılacaklar. Ayrılacağı gün İbrahim Ağa’nın tümeni Tekirdağ’a giden gemiye sığmadığı için tümen Gönen-Biga üzerinden Çanakkale’ye yürüyerek gidecekti. Mehmet Çavuş şirketle birlikte gelir.
14 günde yürüyerek geliyorlar. Buradan Gelibolu Yarımadası’ndaki Kivle Koyu’na gitmek için tekneye binerler. İbrahim Ağa’yı çok sevdiği için onu nefer yapar. Ian ve şirketi bir aydır Cars ile sahada antrenman yapıyorlar. Ian, etrafındakilere her zaman Türkleri küçümsemediklerini ve bunun düşündükleri kadar kolay olmadığını söyler. İmraz Adası’na demir atıyorlar ve karaya 2 gün kaldı. Korku bütün askerlerini sardı. Arıburnu’na ilk inişi yaparlar. İlk çıkarma haberi, Türk ordularının komutanı Liman von Sanders’ı bilgilendirmedi. Hamilto’nun aldatma hareketleri ve gösterileri Liman Paşa’nın kafasını karıştırdı. Ancak M.Kemal, tüm bu yanlış anlamalara rağmen inişin Arıburnu’ndan yapılacağını tahmin ediyor. Nitekim ertesi gün buradan gelen top sesleri ile Esat Paşa’yı harekete geçmeye çağırdığında ulaşamadı. Ve tüm sorumlulukları aldı ve burayı harekete geçirdi. İbrahim Ağa’nın bölüğü o gece uyumuş, sabahın ilk ışıklarıyla düşman topunun sesleriyle uyanıyordu. O gün şiddetli çatışmalar oldu ve kahramanımız ve yiğit 57. alayımız tamamen şehit oldu.
O gün İbrahim Ağa ve Ian tanışır. İbrahim Ağa, üç Anzak askeri arasında yalnızdı. İkisini temizledikten sonra tek Anzak askeri tüfeği İbrahim Ağa’ya doğrultarak ateş etti, ancak tüfek ateş etmedi. İlk olarak, Ağa bir süngü darbesiyle kolundan yaralanır, ancak Anzak, süngü dizlerine dayadığı için hareketsiz kalır. Anzak askerinin boğazına süngüyü dayar ve Anzak cebinden bir şey çıkarmak ister. İbrahim Ağa’nın kadını gelir ve Anzak’ı öldürmez. Ian hastane gemisine vardığında bilinci yerinde değildi. Ayıldığında ilk yaptığı şey, yanında duran İngiliz subayına Türklerin zalim ve zalim olmadığını, aksine çok merhametli, iyi kalpli insanlar olduklarını bağırarak haykırmak oldu. İbrahim Ağa’nın kahramanlığı önce tüm bölükte, sonra tüm alayda duyuldu. Bu kanlı muharebelerde bölük komutanları şehit olmuş ve Tk. com. Seyfi Teğmen bölük komutanı oldu. İbram Ağa’ya kahramanlığından dolayı onbaşı rütbesi verdiler ama o bunu giymek istemedi. Bir hafta sonra çıkan çatışmalarda İbrahim Ağa’nın arkasında patlayan bombanın şarapnel parçası bacağına saplandı, ekibini yalnız bırakmak istemedi ama bacağını da kaldıramadı. Bayıldım. Gözlerini açtığında ameliyathanedeydi. Hemen bacağını kontrol etti ve yerinde olduğunu görünce yeniden dövüşmekten çok mutlu oldu. Çavuş Emet yanındaydı ve “Geçmiş olsun onbaşı” dedi. İbrahim Ağa, “Çanakkale askerlerinin rütbeye ihtiyacı yoktur, onlara Çanakkale askeri demeniz yeterlidir” cevabını verdi.
20 gün sonra taburcu edildiğinde tüm ekip ona sarıldı. Ancak, bölümün yarısından fazlasını tanımadı çünkü hepsi yeni katıldı. İbrahim Ağa, yırtık kıyafetlerini sier uva ile yamalayan arkadaşlarını görünce gözleri doldu. Bu sırada Türk ve Anzak askerleri dost olmuştu. Anzaklar hatıra olarak ceketlerinin düğmelerini Türklere, Türkler de madeni paralarını zaman zaman aralarında 10 metre mesafe bulunan mevzilerden atarlardı. İşaretlerle birbirleriyle anlaştılar. Türkler, ele geçirdikleri Anzak askerlerine su, yemek verdiler, ellerini ve yüzlerini temizlediler. Geri dönen esirler bunu Anzaklara anlattılar ve Anzaklar İngiliz subaylara bağırıp çağırmaya başladılar ve 10 gün selam bile vermediler. İngiliz subaylar, Türklerin gaz atacağını söyleyerek gaz maskesi dağıtacakken, Anzak askerleri Türklerin cesur adamlar olduğunu, yapmayacaklarını söyledi. Ve yüzlerine maske fırlattılar. Arkadaşlık sırasında Ian, İbrahim Ağa tarafından süngülenerek kurtarılan Onbaşı Salih’i tanır. Bir ay önce süngülenirken üzerine atılan kahraman asker İbrahim Ağa’yı soruyor. Sonra da ona hediye olarak gümüş kaplama bir saat verir. Şimdi pozisyonlardan birbirlerine yemek fırlatıyorlar. İbrahim Ağa tümen postasını tümene götürdüğünde tümen hakkında çok şey bildiği İbrahim Ağa’yı görmek ister ve bir sorunu olduğunda tümen komutanına tereddüt etmeden gelmesini söyler. Kış geldiğinde Anzaklar kendilerine depolar ve barınaklar hazırlarlar. Kış için yünlü giysiler alırlar. Bizimkiler siper çuvallı yamalı giysiler giyiyor. Bir hafta sonra Anzaklar fark edilmeden ayrılırlar. Filolar yavaş yavaş diğer cephelere gitmek için toplanır. İbrahim Ağa hiç düşünmeden direkt tümen komutanına koşar. Tümen komutanı İbrahim Ağa’yı görünce çok sevinir ve dileklerini sorar. İbrahim Ağa Çanakkale’de kalmak istiyor. Sebebini sorunca komutana bu kadar şehidi burada soğukta, öksüz gibi yalnız bırakmak istemediğini söylüyor. Bu sözler çok üzücü ve çadırdaki insanları etkiliyor.
Tümen komutanına buna tek başına karar veremeyeceğini, yarın gelecek olan Limon ve Sanders Paşa’ya haber vereceğini söyler. “Hayır, komutanım” diyor, “Sonuçta rapor vermiyor. Bu kadar çok kahramanımızın ve şehidimizin acısını bilmiyor.” Bir Almanın emrinde şehitlerimizin başında duracaksam zaten durmak istemiyorum diyor ve gidiyor. Bunun üzerine bütün komutanlar, İbrahim Ağa’yı görmeseler de onun arkasında yani Çanakkale Askeri’nin arkasında dikkati çekerek selam verdiler.
Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez – Kitap Açıklaması
Romanın kahramanlarından İbram Ağa ve yazarın akrabası olan Keller’in Mustafa, savaşı başından sonuna kadar yaşamış Çanakkale gazileridir.
Romanda, muharebelerin cereyan ettiği yerler, birlik adları, numaraları, ay, gün ve saat olarak geçen zaman, yüksek rütbeli komutan adları, belgelerden, araştırmalardan ve anılardan derlenmiştir.
Yazar bu romanda Çanakkale Savaşları’nı, daha çocukluk yıllarında kendi ağızlarından dinlediği Çanakkale Gazileri’nin anlatımlarından esinlenerek, bir askerin gözünden anlatmaktadır.
Bu roman, onu yaratıp yaşayan, adı bilinen ve bilinmeyen tüm “Çanakkale Askeri’nin anısına saygı ile sunulur.