Yaratma Cesareti

Yaratma Cesareti – Rollo May

Tür:Kişisel Gelişim
Yazar:Rollo May
Yayınlanma Tarihi:1975
Yayınevi:Metis Yayıncılık
Konusu

Rank, aynılık psikolojisine karşı çıkar ve farklılık psikolojisini önerir. Nevrotik karakterin ya da sıklıkla şizoid olarak adlandırılan tipin ortaya çıkışını şöyle anlatır: “Kişi önce kendi iradesinin varlığının bilincine varır ve kendi iradesinin varlığının farkına varır. Diğerlerinden farklıdır, sonra bu farkı aşağı bir şey olarak yorumlar, Sonuç olarak irade, iradenin gücünü ahlaki olarak yıpratır… Bir iradenin gücünü başka bir irade karşısında kaybetmek, aslında irade ve iradenin kıyaslanmasından başka bir şey değildir. Buradaki can alıcı nokta, sorgulama ve mahkûmiyetin iradenin içeriğine değil, kendisine yani iradeye karşı iradeye gelmesidir.

Yazar, psikoloji, psikoterapi, felsefe ve sanata yakın İlişkisi nedeniyle “Cesaret” kavramından “Biçim” kavramına geniş bir perspektifle yaratıcılığı açıklamaya çalışır, insanın entelektüel ve psişik yapılarını açıklamaya çalışır. Yaratıcılığı ne ölçüde etkilediğini ve etkileyebileceğini ortaya çıkarır.

Yaratma Cesareti, yaratıcılığı şu başlıklar altında değerlendirmektedir:

  • Yaratma Cesareti
  • Yaratıcılığın Doğası
  • Yaratıcılık ve Bilinç Dışı
  • Yaratıcılık ve Karşılaşma
  • Defli Kahini: Bir Terapist
  • Yaratıcılığın Sınırları Üzerine
  • Biçim Tutkusu

Yaratma Cesareti Özeti

Yaratma Cesareti

Hızla değişen ve karmaşık bir dünyada insanoğlunun geleceğinin belirsiz bir yapıya sahip olduğu belirtilmektedir. Yeni bir toplumun şekillenmesine az da olsa katkı sağlayacak bilinçli davranışların bu değişim karşısında duyarlılık, farkındalık ve sorumluluğu sürdürme cesareti gerektirdiğinin altı çizilmektedir. İnsandaki cesaret, bu anlamda korkaklığın zıttı değildir. May’e göre cesaret; Erdemlerin ve değerlerin altında yatan ve onlara gerçeklik kazandıran temeldir. Aynı zamanda cesaret, insan varlığının değişmesi ve gelişmesi için önemli bir unsurdur. Yazar, insanlarda var olan cesaret türlerini fiziksel, ahlaki ve sosyal cesaret olarak sınıflandırır. Duyarlılığı geliştirmek için fiziksel cesaret kullanılır. Ahlaki cesaret, bir kişinin duyarlılığını diğer insanlarla birleştirme yeteneği olarak tanımlanır ve sosyal cesaret, insanlarla ilişki kurma yeteneği olarak tanımlanır. May, cesaretin olumlu yönlerini ifade ederken, cesaretin mutlak inancının ve mutlaklığının insanlarda hatalara yol açabileceğini unutmaz. Bir olaya veya olguya adanan cesur bir çalışmada şüphe olması gerektiğini vurgulayarak, ortaya çıkan ürünün bu şekilde daha sağlıklı şekilleneceğini ifade eder.

Yaratıcı Cesaret: Tüm cesaretlerin en etkili eylemi olan yaratıcı cesaret, yeni bir toplumun inşasında, yeni formların, sembollerin ve maddelerin keşfinde işlevsel bir konuma sahiptir. Söz konusu yaratıcılık ve bununla bağlantılı cesaret, sadece sanat alanında değil, diğer bilim dallarında da kullanılması gereken bir unsur olmalıdır. May’e göre yaratıcı cesaretle ortaya çıkan davranış, zamanı ileriye almalı ve olumlu etki yapmalıdır. Bu aktivite insan hayatını durgunluktan kurtarır, iyi ve kötü yönleriyle hayatın algılanmasına katkı sağlar. Kitapta sanatçıyı yaratıcı eylemlerle ilişkilendiren yazar, sanatçının toplumun etik yapısında ve yaşamında önemli bir yere sahip olduğunu belirtmektedir. Buna göre yaratıcılığın zor bir iş olduğuna ve cesaret gerektirdiğine dikkat çeker. Yaratıcı insanlar çağlar boyunca sürekli baskı altında olmuştur. Hem din adamları hem de toplumun yöneticileri yaratıcı insanlarla mücadele etti; ancak hiçbiri yaratıcı davranışların ortaya çıkmasını engelleyememiştir. Yazar bu durumu mitlerden esinlenerek tanrılarla savaşmaya benzetmektedir. Yaratıcı eylemlerin isyanla mümkün olabileceğini belirten May, bu etkinliğin sadece gençlere ve çocuklara yönelik olmadığını, bir yetişkinin becerileri ile geliştirilmesi gerektiğine inanır.

Yaratıcılığın Doğası

Girişinde yaratıcılık üzerine yapılan psikolojik çalışmaların yetersiz olduğu ve çalışmaların yaratıcı süreci ele almadığı vurgulanmaktadır. Alfred Adler’e özel olarak atıfta bulunan May, yaratıcılığın ve yeteneğin belirli bir hastalık veya nevrozdan kaynaklanmadığına ve söz konusu yaratıcılığın farklı açılardan incelenmesi gerektiğine inanır.

Yaratıcılık ve Bilinç Dışı

Bu bölümde yaratıcılık ve bilinçdışı arasındaki ilişki ve bilinçdışının bireyin zihniyeti üzerindeki etkileri incelenmektedir. Herhangi bir düşünce veya yaratma eyleminde bilinçdışı faktörünün önemli bir rol oynadığından bahsedilir. Yazar, bilinçdışını gerçekleştirilemeyen gizli güçler olarak tanımlar. Burada, varsayılan gizli güç kavramı, özgür yaratıcılığın kaynağı olarak belirtilmektedir. Bilinç ve bilinçdışı arasında dinamik bir etkileşim vardır. Bu etkileşim kendi içinde çelişkileri de barındırmaktadır. Bilinç bir yaratılış halinde ne kadar kendinden emin ve berrak olursa, bilinçdışı da o kadar karşı duracaktır. Burada yazar kendi hayatından örnekler vererek, bilincin sıkı kontrol altında tutulduğunda sağlıklı bir ürün üretemeyeceğini, ancak konsantrasyonun kesintiye uğrayıp gevşeme meydana geldiğinde bilinçli ve bilinçsiz faktörler bir araya geldiğinde iyi ürünlerin ortaya çıkacağını savunmaktadır. bir araya gelmek. Ayrıca yazar bu konunun son bölümünde sistem ve sanatçı sorununa değinmektedir. Mevcut yönetim sistemini ‘bilinç’ kavramına, sanatçıyı ise ‘bilinçdışı’ kavramına benzeterek, insan kendisindeki bu çatışmayı toplumsal alanda değerlendirir.

Yaratıcılık ve Karşılaşma

Yazar, daha önce bahsettiği “Karşılaşma” kavramını ayrıntılı olarak ele almaktadır. May, yaratıcılığı anlamanın merkezi olarak karşılaşmayı alır. Sanatçı-yaratıcı, herkesin karşılaşabileceği nesneleri farklı yorumlayarak ortaya çıkan ürünü yeni ve orijinal hale getirir. Burada açıklanan bir diğer konu ise karşılaşma eylemi sonrasında tanıtılan ürünle ilgilidir. May, yaratıcı eylem sürecinde nesnel kutup olarak dünyayı ya da gerçekliği tanımlamanın zor olduğunu belirtmektedir. Bu zorluğu başarabilmenin sırrını mücadele ile ilişkilendirir. Ayrıca yazar, yaratıcı davranışın niteliğinin karşılaşmayla harekete geçirilen duyular tarafından belirlendiğini öne sürer. Böylece yaratıcı, karşılaşma ile kendi duygularını birleştirecek ve özgün ve özgün bir eser ortaya çıkaracaktır.

Defli Kahini: Bir Terapist

Apollon’un biçim, akıl ve mantık tanrısı olarak önemini vurgular. Apollon’un ışık tanrısı olduğuna dikkat çeken yazar, sadece gün ışığı değil; Aklın aynı zamanda aklın ve anlayışın ışığı olduğunu belirtir. May’e göre burada önemli olan kişinin kendi şifasına giden yolda geçirdiği süreç. Örneğin, Delphi’ye giden bir Atinalı, yolculuğunun her anında hayal gücünde şifa tanrısı imajını deneyimlemelidir. Böylece tüm dikkatini ona veren kişi şifayı elde etme yoluna girebilir. Yol boyunca güven, umut ve inanç gibi psikolojik süreçlerin de canlı tutulması gerekir. Yazara göre kendini yaratma süreci, yani benlik, ona rehberlik eden modeller, formlar, metaforlar, mitler ve daha birçok manevi içerikten oluşur. Yani kişi sürekli olarak kendi gelişimini etkiler. May’in burada ilgilendiği şey, Defli kehanetinin bu kendini yaratma sürecini nasıl ilerlettiğidir. Kendini yaratmanın umutlarımız, ideallerimiz ve bazen de en çok dikkatimizi odakladığımız hayali içerik aracılığıyla gerçekleştiğinin altını çizer.

Yaratıcılığın Sınırları Üzerine

İnsanın sınırlı bir varlık olduğundan, bu sınırlar sayesinde var olabileceğinden ve yaratıcılığın temelinde sınırlı bir insan olduğundan bahsedilmiştir. “Bilincin kendisi, sınırların farkındalığından doğar”. May tüm bölüm boyunca bu düşünceyle ilgilenir. İnsan, bilinci sayesinde yaratıcılık özelliğine sahiptir ve bu yaratıcılığın kaynağı doğanın sınırlarından gelir. Sınırlar kendi içinde genişlemeyi de barındırır. Başka bir deyişle, insanın sınırlarıyla mücadelesi onu büyütür. Yaratıcı eylem, kısıtlamalardan ve bu kısıtlamalara karşı başarılı mücadelelerden kaynaklanır.

Biçim Tutkusu

Yazar, kitabın son bölümünde “Form Tutkusu”na yer verir. Biçim tutkusu, insanların dünyayı, içinde yaşadıkları çevreyi yönetme eğiliminden kaynaklanır. Bu süreçte birey biçim tutkusunu imgeler aracılığıyla gerçekleştirir. Yazar, tedavi ettiği hastalardan örnekler vererek bu konuyu detaylı bir şekilde sunmaktadır. May’e göre tutku oluşturmanın tek yolu yaratıcılıktır. Yazar kitapta konuyu şöyle özetliyor: “Yaratıcı süreç, bu biçim tutkusunun ifadesidir. Yaratıcı süreç, parçalanmaya karşı bir mücadeledir; Uyum ve bütünleşmeyi sağlayacak yeni tür varlıkları var etme mücadelesi.”

Yaratma Cesareti – Kitap Açıklaması

 Yaratma Cesareti, Amerikan psikolojisi ve varoluşçu psikoterapinin önde gelen ismi Rollo May’in en temel yapıtlarından biri. May, psikoloji, psikoterapi, felsefe ve sanatla yakın ilişkisinden ötürü, yaratıcılık konusunu ilginç bir perspektiften inceliyor. Tüm varoluşçular gibi o da kaygı olgusuna büyük önem vererek, değişimin kaygının içine gömülerek varılacak bir yaratıcılık düzeyinde gerçekleşeceğini vurguluyor. Geçiş dönemi psikolojisinin tüm olumsuzluğunu, yaratıcılığın zorunluluğu adına kutlayan May, “yeni olanın her yerde fışkırdığı bir dünyada, insanın bilinçdışı kaynaklara güvenmesi gerektiğini savunuyor. Bunun için de yeni bir cesaret biçiminin bireyde yaratılmasına önemli katkılarda bulunuyor. Bu kitabın, kişiye kendi kaynaklarından yararlanmakta ve günümüzdeki ahlaksal çözülmenin çöküntüsü altında kalmadan yeni bir yaşam kurmakta düşünsel destek sağlayacağına inanıyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

Like
Love
Care
Haha
Wow
Sad
Angry

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

Sosyal Medya

787BeğenenlerBeğen
4,122TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
55AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular