Mahalle Kahvesi – Sait Faik Abasıyanık
Tür: | Hikayeler |
Yazar: | Sait Faik Abasıyanık |
Yayınlanma Tarihi: | 1950 |
Yayınevi: | İş Bankası Kültür Yayınları |
Karakterler
Anlatıcı: Bütün olan biteni gören ve aktaran son derece meraklı biridir.
Kahveci: Kendi işini sürdüren bir adamdır. Olaylara biraz sert tepki verir. Ancak halkın içinden bir adamdır.
Genç Adam: Kardeşinin kötü yola düşmesine sebebiyet verdiği için hem ailesi hem de toplum tarafından sevilmeyen birsidir.
Konusu
Genç adam zamanında kardeşinin kötü yola düşmesine sebebiyet verdiği için kahvedeki hiç kimse onun yüzüne bakmak istememektedir. Hatta kahveden uzaklaşması dahi istenmektedir. Aynı zamanda genç adamın ailesi kendisini evlatlıktan reddetmiştir ve genç adam babasının ölüm haberini alır. Genç adam babasını son bir kez olsun göremeden reddedilme duygusu ile yalnız kalır.
Mahalle Kahvesi Özeti
Mahalle kahvesi hikâyesinde bir adam, karların yağdığı bir kış gününde evde sıkıldığı için dolaşmaya çıkar. Son derece sessiz bir yerde, sessiz bir kahveye giren bu adam tüm gün burada oturur. Akşama doğru genç delikanlı kahveye girişi ile kahvede derin bir sessizlik oluşur. Oluşan bu sessizlik nedenini bilmeyen adamın tuhafına gitmiştir. Delikanlı kahveden çıktıktan sonra adam kahveciye delikanlıya ne olduğunu sorar. Kahveci ise kız kardeşini kötü yola düşürdüğü için babasının onu evlatlıktan reddettiğini söyler. Bunun üzerine adam kıza ne olduğunu da merak etse de herhangi bir cevap alamaz.
Kitabın ikinci hikâyesi olan plajdaki ayna hikâyesinde, adam sabah uyandığında küçük bir çocukla karşılaşır. Çocukla konuşur ve meslekler konusunda tartışır. Çocuk annesi geldiğinde adamı evine davet eder. Adam çocuğun evine gitse de garip bir hisse kapılır. Bu hisse göre terleyince kafası kanıyordur. Kapıldığı hissin etkisi ile evden koşarak çıkıp kendisini denize atar. Ardından plajda bir ayna görür ve sadece eğlence olsun diye kırar. Çevredekiler aynayı kimin kırdığını araştırsa da bulamazlar.
Uyuz hastalığı arkasından hayal hikâyesinde, bir sinema kuyruğunda uyuz hastalığına yakalanmış bir çocuk görülmektedir. Çocuk kimseye dokunmamaya ve yaralarını göstermemeye çalışarak para toplamaktadır. Bilet kuyruğunda bulunan bir adam, sırada bulunan bir kadının gelerek çocuğu eve götürmesi ve onu tedavi etmesi hayalini kurar.
Dört zait öyküsünde ise hikâye, yola görülen birine sorulacak olan yol tarifi ya da istenecek olan bir çakmağın ne tür kişilerden istenebileceği ile başlamaktadır. Ardından deniz kenarında otururken yaşlı bir adam gelir. Bir kâğıt verir. Yazar kendisinin bir şey anlamadığını ancak bu kâğıdın bir kan testi olduğunu dile getirir. Her ikisi de bu sonuçtan bir şey anlamamasına rağmen kâğıtta dört zait bulunmaktadır.
Hallaç hikâyesinde, adam vapurdan inen insanları kontrol ederken son derece yaşlı bir adam geçer yanından. Adam o kişiye Hallaç Baba adını takar. Zaman içerisinde biraz muhabbet ederler. Adam Hallaç Baba’nın yanından ayrıldığında ise yaşlı adam kalp krizi geçirerek ölür.
Baba – Oğul, bir meyhanede oturarak muhabbete dalan baba ve oğul ile başlamaktadır. Baba, bir oğlu daha olduğundan ancak okuyarak doktor olup onların yüzüne bir daha bakmadığından söz eder. Bu oğlunun ise bir gazete dağıtıcısı olduğundan ve adam olamadığından yakınır. Sonrasında ise gerçek adamın gazeteci olan oğlu olduğunu ilk kez anlar ve gözyaşlarına boğulur.
Karanfiller ve domates suyu, bir köyde Kör Mustafa adında bir genç delikanlı yaşarmış. Bu delikanlı ekmeğini taştan çıkaran biriymiş. Toprağa ekinini saban ile saban olmazsa yumrukları ile yumrukları olmazda elleri ve tırnakları ile ekermiş. Gece gündüz fark etmeden bu delikanlı farklı işlerde çalışırmış. Emek verdiği tarladan ise karanfil ve domates suyu çıkarırmış.
Bilmem neden böyle yapıyorum adlı hikayede, bir adam her akşam düzenli olarak kahvede otururmuş. Aynı kahveye bir de yaşlı bir adam gelirmiş. Yaşlı adam ne zaman içerisi girse genç adam dışarı çıkarmış. Bu durum genç adamın bir defa geç gelmesi ile son bulmuştur. O gece ihtiyarın tespihi alışır. Genç adamın çaldığı düşünülür. Genç adam ise çalmadığı halde kendisi yapmış gibi davranmaktadır. Ancak bunun nedeni bilinmemektedir.
Kısa Bilgiler
- Mahalle kahvesi, Sait Faik’in 1950 yılında yayınlanan ve içerisinde 22 adet öyküsünün bulunduğu kitabıdır.
- Kitap adını içerisindeki öyküden almaktadır. Bu öyküye önce bir dergide yer verilmiş daha sonrasında ise kitapta da bulunmasına karar verilmiştir.
- Saik Faik bu öyküyü yazdığı yıllarda siroz hastalığına yakalandığını öğrenmiştir.
- Kitap içerisinde ve öykülerinde de bu duygular içerisinde kaleme almıştır. Siroz hastalığına yakalandığına kitabında da vurgulamaktadır.
Mahalle Kahvesi – Kitap Açıklaması
“(…) Mahalle çocuğu, Sait’in hikâyelerinde bir iki tane değildir; bir çoktur. Bunu, onun bu yaşa kadar değişmemiş mizacına veriyorum. Bence Sait Faik ne genç hikâyecidir, ne ihtiyar. Bence o, kırkını aşmış bir mahalle çocuğudur.
Ama sakın bu hükmü onu kötülemek için söylenmiş bir söz sanmayın. Çocuk deyişim ona gençlikten daha genç bir yaş biçişimden, mahalle çocuğu deyişim de onu, ekseri mahalleden yetişenler gibi, halktan bir insan, halka bağlı bir insan sayışımdan ileri geliyor.”
-Orhan Veli Yaprak, 1 Şubat 1950-
(Tanıtım Bülteninden)
Bence adama yazık ama ne yapalım ilk yorum benden!!
bence evet