Ana SayfaRomanBilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Stefan Zweig

Tür:Roman
Yazar:Stefan Zweig
Yayınlanma Tarihi:1922
Yayınevi:Anonim Yayınları
Konusu

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu okuyucuya bir roman üzerinden insan psikolojisinin derinliklerini anlatıyor. Duygusal çöküntüleri, hayatın iniş çıkışlarını, anlam yüklenen bekleyişleri ve asla vaz geçmeyen bir insanın hayatını okuyoruz, romanın ana hattı; Uzun soluklu bir mektuba dayandırılmış olması ile tek bir ağızdan, olanca samimiyetine dayanıyor. Koca bir roman fakat ölümsüz bir aşkı anlatan etkili bir kitap.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Özeti

Tanımmış yazar olan Bay R. Aldığı uzun soluklu mektupla o güne kadar ona çok yakın ama ondan bir o kadar uzak bir kadından aldığı bu mektubu okumaya başlar. İsmini sormayı bile düşünmediği hayali bir silüetten bile azı olan bu isimsiz kadın çocuğunun ölümünden başlayıp kendi ölümüne kadar olan bir hayatı anlatacaktır. 25 sayfalık bu mektup, uzun bir hayatı kısa bir paranteze alacak ve okuyan kişinin belki de bugüne kadar olan yaşam tarzını değiştirecek bakış açılarını içerecektir.

İsimsiz kadın mektubunu çocuğunun soğuk bedeninin yanında yazmaya başlar. Bay R. İle ilk karşılaşmaları o henüz bir çocukken – 13 yaşında- gerçekleşmiştir. Evlerinin karşı dairesine taşınan genç adam, onun hayal dünyasında yerini alır. Gün geçtikçe hayranlığı sevgiye ve aşka dönüşür. Ona kendini beğendirebilmek için dış görünüşünden tutun, derslerine kadar kendisine gösterdiği özen de artar. Yolunu gözlediği genç adam ise ondan bihaberdir. Tüm çabalarına rağmen hiçbir şey onu görünür kılmaz.

Annesi, bir başkasıyla evlenip şehir değiştirmek zorunda kaldıklarında hayata küser. Genç kız, yazarın tüm kitaplarını, hakkında çıkan tüm haberleri takip eder. Bu hayattan aldığı tek zevktir artık. İki yıl süren bu süreden sonra Viyana’da iş bulup tekrar eski yaşadıkları şehre döner. O günden sonra yazarın evinin etrafında sürekli vakit geçirir ve onunla karşılaşmak için elinden geleni yapar. Nihayet kendini fark ettirdiğinde, üç gün süren bir birliktelik yaşarlar. İş seyahati diye bahaneler sonrası, genç kızın beklentileri nafiledir. Bu arada sevdiği adamın çocuğunu taşıdığını ona söylemez. Onu zor durumda bırakacağını düşünür. Artık yeni tesellisi çocuğudur. Âşık olduğu adamın bir parçasını özenle büyütür. Kendi deyimiyle bedenini zengin partnerlere sunar. Katıldıkları davetlerde, yazarla bir araya gelseler de Bay R. Bilinmez kadını ona olan hayran bakışlarının dışında hatırlamaz.

Genç kadın kendisine başkalarından gelen hayran bakışları ve evlenme tekliflerini elinin tersi ile iter. Bir gün kendisine dönecek sevgilisi için umudunu korur. Aradan geçen uzun yıllara rağmen ona doğum günlerinde gönderdiği beyaz güllerin kendisini hatırlatacağını düşünür. Yine bir tesadüf yaşanır ve karşılaşırlar. Genç kadın, birlikte gittiği partnerini zor durumda bırakarak yazarın tek bir davetiyle hiç düşünmeden onunla çıkar. Yine Bay R.de tanıyan bir bakış yoktur. Evde çalışan yaşlı adam bile kahramanımızı tanırken Bay R. de en ufak bir emare yoktur. Lafının ona defalarca kendini hatırlatma çabası bile boşunadır. Keyifli geçen saatlerin sonrasında gizlice cebine konan ücret bunca yıl onu bekleyen kadın için en büyük hakarettir. O günden sonra bir daha karşılaşmazlar. Genç kadın çocuğu ölüp hayatta kimsesi kalmayınca, bu mektubu yazmaya karar verir. Onu hayatı boyunca görmekten imtina eden sevdiği adama, serzeniş değil bir vedadır.

Bay R. Mektubu bitirdiğinde, o gün doğum günü olmasına rağmen gelmeyen gülleri ve ölümü, ölümsüz bir aşkı, ruhundaki düşsel bir müziği, görünmez kadını hisseder.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Kitap Açıklaması

Ünlü roman yazarı R. dağlara yaptığı üç günlük huzurlu gezinin ardından sabah çok erken saatlerde Viyana’ya dönüyordu. Tren garında aldığı gazetenin sayfalarını rastgele karıştırıyordu ki, o günün tarihini görünce bugün doğum günü olduğunu hatırladı. İçinden kırk birinci yaşım, diye geçirdi. Ne haz ne de mutluluk duymuştu. Öylesine sıradan bir gündü işte. Gazetenin sayfalarına rastgele göz attı ve bir arabaya binerek evinin yolunu tuttu.

Kapıyı açan uşak, o yokken gelen iki ziyaretçiyi ve gelen birkaç telefonu haber etti. Az sonra elinde bir tepsiyle biriken mektupları da getirmişti. R. meraksız gözlerle gelen mektuplara göz gezdirdi. Yalnızca birkaç zarfı, gönderenler ilgisini çektiği için açtı; el yazısı yabancı, oldukça uzun görünen mektubu ise bir kenara ayırdı…

(Tanıtım Bülteninden)

Like
Love
Care
Haha
Wow
Sad
Angry
Nurhayat Akbulut
Nurhayat Akbulut
İyi kitap okumak geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.

BENZER KONULAR

YORUMLAR

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

Sosyal Medya

788BeğenenlerBeğen
4,140TakipçilerTakip Et
21TakipçilerTakip Et
22TakipçilerTakip Et
55AboneAbone Ol

Günün Kitabı

Editör Seçimleri

Popüler Konular

Son Konular