Gönül Hanım – Ahmet Hikmet Müftüoğlu
Tür: | Roman |
Yazar: | Ahmet Hikmet Müftüoğlu |
Yayınlanma Tarihi: | 2015 |
Yayınevi: | Palet Yayınları |
Karakterler
Üsteğmen Mehmet Tolun: Kafkas Cephesi’nde esir düşüp Sibirya’daki Gradok Esir Kampı’nda tutulan bir Osmanlı subayıdır.
Gönül Hanım Kaplonova: Sibirya Tatarları’ndan zengin bir ailenin kızıdır. Paris’te edebiyat eğitimi almış, tarihe meraklı biridir.
Bahadır Kaplanov: Gönül’ün abisidir.
Kont Zichy: Gradok Kampı’nda esir tutulan bir Macar zengin subayı.
Konusu
Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde esir düşerek Sibirya’da bir kampa götürülen Üsteğmen Mehmet Tolun ile Tatar kızı Gönül’ün aşk hikâyesi Mehmet Tolun ve Türkçü bir Macar kamptan kaçarak Orhun Abidelerini ziyaret ederek, Gönül ve kardeşi Bahadır’ın eve dönüş maceralarını anlatıyor.
Gönül Hanım Özeti
Mehmet Tolun Bey, Sibirya’da tutuklu bir Türk subayıdır. Eylül 1917’de bir gün saat almak için kasabaya gittiğinde Tatar tüccarı Ali Bahadır Kaptanoğlu ve kız kardeşi Gönül ile karşılaşır. Tarih sohbetine dalarlar ve Türklerin Orta Asya’daki Orhun abidelerini ziyaret etmek istediklerini söylerler. Bu fikir Gönül Hanım’dan gelir. Önce Tolun Bey’i kurtarma fikrine kapıldılar. Tolun Bey’in esir arkadaşı Macar yedek teğmen Kont Bela Zichy de bu gruba katılır. Gruptakiler Orhun Yazıtlarına doğru yola çıkarlar. Yol boyunca Türk tarihi hakkında sohbet ederler. Oraya vardıklarında Kültigin ve Bilge Kağan’ın anıtlarını bulurlar. Anıtların o dönemin koşullarına uygun kopyalarını çıkarmışlar ve giderken yanlarında bir heykel başı götürmüşler. Gönül Hanım ile Tolun Bey arasında da duygusal bir yakınlık vardır. Bu ziyaret özel bir yerde olduğu için Gönül Hanım ve Tolun Bey abidelerin yanında nişanlanır. Firari olduğu için Kont ve Tolun Bey, Gönül Hanım ve Ali Bahadır’dan ayrılarak Türkiye’ye gelirler. Tolun Bey Türkiye’de seyahat üzerine dersler verir. Kendisinden uzun süre haber alamayan Gönül Hanım, Rusya’daki ihtilal nedeniyle ağabeyi Ali Kaptanoğlu ile Türkiye’ye geldi ve Tolun Bey ile evlenir.
Gönül Hanım – Kitap Açıklaması
Edebiyatımızdaki asıl yerini yazı hayatının ikinci devresinde yazıldığı hikâyeleri ile elde edilen Ahmet Hikmet Müftüoğlu, önceleri Servet-i FÜ’nün topluluğu içinde yer almış, daha sonra millî edebiyat akımı etkisindeki yazılar yazmaya başlamıştır. Yerli konuları millî bir dille, sade bir üslupla kaleme almıştır.
İkdam ve Servet-i FÜ’nün dergilerinde yazdığı düz yazılarda iyi bir tesir uyandırmak, gönülleri heyecanlandırmak için mübalağalı bir dil ve üslup kullanan Ahmet Hikmet, ağır ve anlaşılması güç Servet-i FÜ’nün dilini işlediğini ve hayal ürünü konuları ele aldığını bizzat kendisi ifade eder. II. Meşrutiyet’ten sonra zamanın modasına uyarak o da millî edebiyat akımı doğrultusunda hareket eder. Millî duyguları güçlü bir sanatçı olan Ahmet Hikmet, 1908’den sonra başlayan Türkçülük hareketinin kurucuları arasında yer almıştır. Türk Ocağı gibi oluşumların kuruluşunda görev almıştır, Türk Yurdu dergisinin
(Tanıtım Bülteninden)