Zambaklar Açarken – Kerime Nadir
Tür: | Roman |
Yazar: | Kerime Nadir |
Yayınlanma Tarihi: | 1980 |
Yayınevi: | İnkılap Kitabevi |
Karakterler
Oğuz Albatros: Romanın ana karakteri olan ünlü bir yazardır.
Perran: Güzelliği ile baş döndüren genç bir kızdır. Ayrıca Oğuz Bey’in gelinidir.
İclal Hanım: Evin her şeyi ile ilgilen kadındır.
Sabir: Oğuz Bey’in en iyi arkadaşıdır. Eşi ile yaşadığı sorunlardan dolayı sürekli Oğuz Bey’in yanına gelir ve onunla zaman geçirir.
Tomris Albat: Yapmış olduğu eserlerle halk arasında sevilen biridir.
Mediha: Oğuz Bey’i yönlendirmeye çalışan, kendini beğenmiş biridir.
Konusu
Babası ünlü bir yazar olan ünlü bir futbolcunun, babasının haberi olmadan ve eşini babasına emanet ederek, maçları nedeniyle ülkesine dönemediği için evlenmesi ile başlayan olayları konu ediniyor.
Zambaklar Açarken Özeti
Her şey gelen mektupla başlar. Otele vardığında büyük koltuklardan birine oturur. Ancak otel sicilindeki o oda rezerve edilmişti ve aynı isimle aynı kişiye aitti. 216 numaralı odanın önüne gider. Kapıdaki “rahatsız etmeyin” yazısını görünce yarına kadar bu işi bırakmaya karar verir. Akşam otelin barına gittiğinde, genç ve güzel bir kız, alkolün etkisiyle tek tek kıyafetlerini çıkarıyor ve Oğuz Bey’e öpücükler gönderir.
Ertesi sabah odanın önüne gidip kapıyı çaldığında içeriden gelen kibirli cevaplar onu sinirlendirir. Kapıyı açtığında içerideki ses büyük bir şoka uğrar. Ona bakan yüz, akşamları barda kıyafetlerini çıkarıp dans eden kızdı. Bir şeyler yapmaya çalıştığını düşünerek, öfkeyle hazırlanacaklarını ve buradan ayrılacaklarını söyler. Çiftliklerine giderken ne konuşurlar ne de gözlerini yoldan ayırırlar. Sonra Perran özür dilercesine bir şeyler mırıldanır. İclal Hanım ondan pek hoşlanmamış olmalı, çünkü yüzü açıkta işinin olduğunu söyler. Bu tedirginlik devam ederken yanına gelen Perran, özür diler ve böyle bir çılgınlığın bir daha olmayacağını tekrarlayarak Oğuz Bey’i memnun etmeye çalışır.
Bundan sonra aralarında büyük bir yakınlaşma başlar ve çoğu zaman geceleri dönmeyen çiftlikten uzaklaşma gezileri başlar. Bu durum gelini yakın arkadaşı Sabir’e; Teyzesi Tomris Albat’ı ve ev halkını rahatsız eder. Bu geziler, bu yakınlaşma bir yanlış anlaşılmaya neden olmuş olmalı çünkü Sabir, Oğuz Bey’in odasına girip onu tehdit eder. Bu ilişki, aralarında kurdukları büyük dostluktan başka bir şey değildir. Onu süzer ve odadan çıkmasını sağlar. Ertesi sabah Perran ile at binerken büyük bir patlama duyulur ve ardından çalıların arasından Sabir görülür.
Eve geldiklerinde oğlundan gelen telgrafta ilk uçakla geldiklerini yazar. Havaalanına vardıklarında, büyük bir seyirci futbol konvoyunu karşılar. Elbette oğlu da aralarındaydı. Herkese tek tek sarılır. Perran bundan pek memnun görünmez. O sırada uçağın kapısında bir kadın belirir ve Mete babasını işaret ederek “İşte karın baban” der. Geri döner ve Tomris teyzesi sayesinde boşanma kaydını iptal ettirir. Oğuz Bey, Mediha’yı soğuk bir şekilde karşılar. Çünkü o her zaman olduğu gibi onun işlerine karışacak ve onu köle gibi kullanmaya devam edecek kibirli bir insan olmasından korkar. Çiftliğe gittiğinde Mete, arkadaşlarını aradığını ve eşiyle yurt dışına çıkıp orada bir ekibe transfer olmak istediğini söyler.
O gece birlikte dışarı çıkan Mete ve eşi, eve döndüklerinde yalnızdılar. Perran’ı bulmaya gittiğinde Mete’den boşanmak istediğini söyler. Perran konuşmaya başlar. Bu arada Mete yurt dışına gider ve bir ön anlaşma imzaladığını duyurur. Ardından Perran’ı çiftliğe getiren Oğuz Bey, evde Sabir ve eşinin asık suratlarıyla karşılaşır. Ertesi sabah tekrar ata binmeye karar verirler. Şelalenin önüne geldiklerinde korkunç bir patlama olur ve Perran attan düşüyordu. O sırada Sabir, çalıların arasından çıkarken Mete’nin namusunu kurtardığını haykırır. Oğuz Bey aceleyle Perran’a sarılır ve ana yolu bulmaya çalışır. Ancak yolu bulamaz. Onu bulduğunda artık çok geçtir çünkü Perran ölmüştü.
Mezarını nilüfer bahçesinin ortasına yaptırır. Ölüm haberini alan Mete, çiftliktedir ve haberin doğruluğunu araştırır. Gerçeği öğrenince yıkılır ve onu annesine götürmek istediğini ve Sabir’in orada olduğunu söyler. Bu onun için büyük bir fırsattır. Kendisine saldıran Oğuz Bey’i görür görmez görünce şaşkına döner ve olayı yorumlamaya çalışır. O anda herkes büyük şoktayken Mediha, ilk uçakla onu yurt dışına kaçıracağını söyler. O sırada Mediha, “O senin gerçek baban” der ve onun babası olduğunu yüzüne vurur. “Onun gibi bir kadından başka bir şey beklenemez.” Oğuz Bey kapıyı çalıp gider. Arkasında, meninin sesi duyulur. Bunca yıl babalık yapan Oğuz Bey’den ayrılıp başkasının oğlu olmak onun şerefine dokunur. Olan her şey onlar için sadece bir rüyadır.