Esir Şehrin Mahpusu – Kemal Tahir
Tür: | Roman |
Yazar: | Kemal Tahir |
Yayınlanma Tarihi: | 1961 |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Karakterler
Kamil Bey: Kamil Bey yine kibar, eğitimli, büyük ölçüde sakin bir adamdır. Hapishanede, çok daha yalnız ve zor durumda olmasına karşın, Kamil Bey’in karakterinin çoğu özelliği hikâyenin bir önceki halkasında olduğu gibi ilerler.
Faytoncu Osman Ağa: Kaba, argo kelimeler kullanarak konuşan, kabadayılığı benimsemiş bir adamdır. Koğuşta kararlar alan, insanları cezalandıran, gardiyanlara rüşvet veren bir pozisyondadır.
Zekeriya Hoca: Okuma, yazmayı bilen, Kamil Bey’inkinden çok farklı olsa da belli bir ölçüde eğitim almış bir adamdır. Onun bu yeni ortamda hayatta kalmasını sağlayan en önemli kişilerden biridir. Zekeriya Hoca sadece Kamil Bey’in değil, okuyucunun da hapishanedeki rehberi haline gelir.
Binbaşı Arif Bey: Haksızlığa karşı sert tavırları olan bir adamdır. Askerlerin yemeğini çalan, hatta küflenmiş bulgurları yemeleri için askerlere göndermeye çalışan bir binbaşıyı kırbaçla döven Binbaşı Arif, daha sonra güçlenen bu binbaşı tarafından tutuklanmıştır.
Diğer karakterler: Zarzar, Fatma Hanım, Sefer, Nuh Bey, Vezneci Sıtkı
Konusu
Esir Şehrin İnsanları, adlı ilk kitabın devamı niteliğindedir. Romanın başkahramanı Kamil Bey, İstanbul’a geldikten sonra yaşadığı ruhsal ve düşünsel değişimleri, Türk Kurtuluş Savaşı’nın insanlar üzerindeki etkisini anlatır.
Esir Şehrin Mahpus Özeti
Bekir Ağa Koğuşunda kalan Kamil Bey, bir bayram gününde Sultanahmet’teki gözaltı merkezine gönderilir. Burada cinayet, bıçaklama, kumar ve uyuşturucu gibi suçların geride bıraktığı insanlarla yaşamaya başlar.
Gözaltı merkezinin ikinci bölümünde kalan Kamil Bey, yeni evine asla alışamayacağını düşünmeye başlar. Kendisiyle ilgilenen Zekeriya Hoca’nın desteğiyle hayatta kalmaya çalışır, ancak ikinci bölümün ev sahibi arabacı Osman Ağa’nın da yardımıyla tam anlamıyla rahat edemez.
Bayramı kutlamak için geçen üç günün sonunda Osman Ağa’nın yaptığı yardımın da bir sahtekârlık olduğu ortaya çıkar. Bir gün önce Kamil Bey’in kendisine ödünç verdiği parayla kumar oynayan Osman Ağa, bu paranın bir daha asla geri ödenmeyeceğini belirterek bu paranın “borç” değil “ortaklık” olduğunu söyler ve ardından Kamil Bey’den para ister. , kendisine bugüne kadar yaptıkları yardımların karşılıklı olduğunu açıklar.
Hiç parası kalmayan Kamil Bey, bu borcu babasından kalan saati ile öder ancak ona umut veren birkaç kişiden biri olan Fatma Hanım’ın hediye olarak getirdiği kurabiyeler çalınınca sinirlenir ve döver. Osman Ağa da dâhil olmak üzere birçok kişiyi koğuşta toplar. Bu olaydan sonra Milli Mücadele’yi desteklediğini ve bir paşa oğlu olduğunu ortaya koyan Kamil Bey başka bir şubeye götürülür. Burada kendisine benzer bir adam olan Binbaşı Arif Bey’in yanında kalmaya başlar. Müdirenin saygılı tavrı ve onu koruyan nüfuzlu kişilerin varlığı onu daha rahat koşullarda yaşatıyor ve eşi Nermin onu ziyarete başlar. Ancak Nermin’in ailesinin de etkisiyle Milli Mücadele’ye karşı çıkmaya devam etmesi, Kamil Bey ile arasının açılmasına neden olur.
Anadolu’da savaşın kötü gittiği ve Yunanlıların yakında savaşı kazanıp İstanbul’a bile asker göndereceği söylentileri yayılırken, gözaltı merkezinde İstanbul’da Milli Mücadele’ye destek veren herkesin öldürüleceği söylentileri yayılmaya başlar. Kamil Bey, bu söylentilere karşı silaha sarılmaya çalışırken, karısı Nermin’in Fransa’nın resmi tatili olan 14 Temmuz’da baloya gittiğini ve sabah eve döndüğünü öğrenir. Bu son samandan sonra roman, Kamil Bey’in eşi Nermin için yazdığı bir boşanma mektubuyla sona erer.
Esir Şehir Serisi
1. Esir Şehrin İnsanları | 2. Esir Şehrin Mahpusu | 3. Yol Ayrımı |
Esir Şehrin Mahpusu – Kitap Açıklaması
Esir Şehir Üçlemesi’nin ikinci cildi ‘Esir Şehrin Mahpusu’nda, Kâmil Bey hapistedir; kendisiyle, ailesiyle ve ait olduğu Osmanlı aristokrasisiyle derin bir hesaplaşmaya girişir. Çürümüş, işbirlikçi aileler, Anadolu’da gitgide güçlenen Kuvayı Milliye direnişi ve hapiste, korkunç bir dram içinde, yapayalnız, kendisini Kurtuluş Mücadelesiyle yeniden yaratmaya karar veren
Kâmil Bey…
“Romancının, romanını yazacağı toplumu, o toplumun insanlarını ‘tarihsel gelişimi içerisinde inceleyip, meydana vuracağı özelliklerden, bugünün ve geleceğin zorluklarının çarelerine sağlam dayanaklar bulmak’ zorunda olduğunu; bunun için hazır kaynaklar yoksa bu roman dışı incelemelerin de romancı tarafından yapılması gerektiğini, bunsuz bir roman yazılamayacağını, romancı olunamayacağını da ilk vurgulayan Kemal Tahir olmuştur.”
-Mehmet H. Doğan-