Deliliğe Övgü – Desiderius Erasmus
Tür: | Felsefe |
Yazar: | Desiderius Erasmus |
Yayınlanma Tarihi: | 2020 |
Yayınevi: | Alfa Yayınları |
Konusu
Deliliği konuşturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleştirileri yöneltir. Bu niteliğiyle “Deliliğe Övgü” çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur.
Her sayfasında hiciv ve ironiyi birlikte gördüğümüz için konusu zıtlıktır.
Deliliğe Övgü Özeti
16. yüzyılda edebiyat, tiyatro ve plastik sanatlarda sıklıkla karşımıza çıkan “delilik” kavramı Erasmus’un eserinde More’nin soyadının Latince “morus” ve Yunanca “moria” kelimelerini çağrıştırmasıyla oluşmuştur.
Deliliği , okurla konuşur bir şekilde bizlere sunan Erasmus , yüzeysel bakıldığında saçma gibi görünen anca derinden bir inceleme söz konusu olduğunda hayranlık uyandıran bir anlatımla eserini sunmuştur.
Bizlere doğru-yanlış, güzel –çirkin, cehalet-bilgelik gibi kavramları birlikte vererek sorgulamamızı ve düşünmemizi istemektedir. Aklın düşünce ile kirlendiği, mutsuzluğun ve ruh sıkıntılarının başlıca nedenin insanın doğasından koparılması olduğunu söyler. Genel olarak akılcılığı ve aklı yerse de deliliğin içine gizlediği gerçek deliği yani bilgeliği de övmektedir. Filozofları, din adamlarını, halkı da eleştiren Erasmus bunları delilik ve dâhilik altında yapmaktadır. Aslında yazar kitap boyunca deliliği överken bilgeliği de övmektedir. Deliliğin hayatın kaynağını teşkil ettiğini ve hemen her şeyde bir parça delilik olduğunu söyler. Hayatımızda karşımıza çıkan güçlüklerle baş edebiliyorsak başvurduğumuz bu delilikler sayesindedir der.
Hiciv ve güldürünün en güzel kitabı diyebileceğimiz bu eseri keyifle okumanızı dilerim.
Kısa Bilgiler
- Erasmus’un Deliliğe Övgü’sü “Rönesans yergi türünün en iyi örneği” olarak kabul edilir. Eser, vaaz kürsüsünü ele geçirmeyi başarmış deliliğin konuşmasıyla başlar ve kitabın sonuna değin bizimle birinci ağızdan konuşan kişi kadınsı “Delilik”tir.
- Yazınsal açıdan “Deliliğe Övgü”, Latin ozanı Horatius’un “Hakikati Gülerek Söylemek” ilkesinin belki de en yetkin örneğidir. Biçim açısından Erasmus, yapıtını kaleme alırken daha önce yapıtlarını çevirdiği Lukianos ve Libanios’tan da esinlenmiştir.
- Rönesans ressamlarından Hans Holbein, Erasmus’un pek çok portresini yaptığı gibi, Deliliğe Övgü’yü de resimlemiştir. Bu yapıtların bir kısmı Basel, bir kısmı da Louvre Müzesi’ndedir.
Deliliğe Övgü – Kitap Açıklaması
Erasmus, sıkıntısını çektiği lumbago hastalığı sebebiyle 1509 yılında, kendisi gibi Hristiyan hümanizminin önemli temsilcilerinden olan dostu Thomas More’nin davetlisi olarak İngiltere’ye gider. Yolculuğu sırasında tasarladığı ve More’nin evinde yazdığı Deliliğe Övgü, beş asrı aşkın süredir Erasmus’un en çok tanınan ve sevilen eseri olmaya devam etmektedir.
Erasmus 1536 yılında Basel kentinde hayata veda ettiğinde, arkasında bıraktığı yığınla eser arasında Deliliğe Övgü kendisine sonsuzluk bahşeden en önemli eseri olur. Çünkü bu eser ölümünden sonra Fransızca, Almanca, İtalyanca başta olmak üzere pek çok dile çevrilir. Zaman zaman Erasmus’un yaptığı şakaları kaldıramayan bazı ilahiyatçılar yasaklatsa da Deliliğe Övgü yüzyıllar boyunca halk tarafından çok okunur ve sevilir. Çünkü Erasmus’un Deliliği, yani Stultitia’sı bir tanrıçadır, hem de lütfuna ereni dipsiz kuyuların karanlığından güneş ışığına çekip çıkaran ve yaşamı zevklere boğan bir tanrıça, yani bir kadın. Giyinişi, düşüncesi, davranışı ve yaşam şekliyle Minerva’nın, yani Bilgelik tanrıçasının tam zıddıdır. Erasmus deliliği önce överek yerer, sonra da yererek över. Çünkü Erasmus’un yerdiği sıradan delilik, yani insana göre deliliktir; övdüğü ise kutlu delilik, yani Tanrı katında kutsal olan deliliktir. Kutlu delilik özünde hakiki bir bilgelik içerir.
Deli olmak mı gerekir diye düşünmeye başladım. Yoksa içimizde delilik varda bunu akıllılıkla mı karıştırıyoruz. Hepten kafa gitti bende