Ömer Seyfettin Sözleri
Yüreğimizle, sinirlerimizle değil; aklımızla, fikrimizle hareket edeceğiz.
Kula kul olmak, şu ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymak, acıların en ağırıydı.
Yay gibi eğri olsam elde tutarlar beni! Ok gibi doğru olsam, yabana atarlar beni!
İnsanın en büyük saadeti vazifesini ihmalsiz icrasıdır.
Gülmenin sonu ağlamaktır. Vuslatın sonu hicran. Yazın sonu hazan. İkbalin sonu zeval. Hayatın sonu ölüm!
Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım.
Yaptığım değil, hatta düşündüğüm kötülüklerin bile vicdanımda tutuşturduğu sonsuz cehennem sıkıntıları içinde hala kıvranıyorum.
Evet, bir kere deli olan artık akıllanamıyordu.
Zaten en büyük, en kahraman, en cesurlar, en korkakların ihanetine kurban gitmemiş miydi?
Öyle kelimeler vardır ki, bir insan için bütün bir tarih, bütün bir hayat, bütün bir örnektir.
Kırk yıl görülen bir rüya yalan olamaz!
Ben korkmuyorum, fakat vücudum korkuyor.
Gözümüz kulağımızdan giren yalanları görür.
İnsanlar ne tuhaftır. Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur.
Dünyada yataktan daha azaplı bir mezar var mı?
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına gerek yoktur!
Kara cahille sohbet etmek, akıllı kişiye cehennem ateşinden beterdir!
Kula kul olmak, şu ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymak, acıların en ağırıydı.
Bin âlimin bilmediğini bir arif bilir.
İnsan ölümden bu kadar korkarsa çok yanılır.
Sebepleri doğru görebilenin, sonuçtan şüphesi kalamaz.
Ömer Seyfettin Alıntıları
Teke Tek
İki benliğim vardı: Biri sanatkâr, şair… Öteki: Hissiz bir adam!
Ant
Lakin söyleyiniz, okumayayım da ne yapayım?
İlk Namaz
Esrarlı, müphem bir rehavet, bir ateş damarlarıma yayılıyor. Beynimde karanlık, meçhul bir kubbenin derin akislerini işitiyorum.
Üç Nasihat
Başkalarının aşk işleriyle uğraşacak vaktim yok.
Yüksek Ölçekler
Erken kalktığım açık ve bulutsuz sabahlar, herkes gibi bana da çocukluğumu hatırlatır.
Ben hala her gördüğüm şeyde makul bir anlam, hakiki bir sebep arayacak kadar masum ve çocuk muydum?
Yeni doğan güneşin ışıklarıyla camları tutuşan Kadıköy’ü gidilmez bir serap şehri gibi karşımda gördüm. Her taraf beyaz, parlak bir aydınlık içindeydi. Ekinler büyümüştü.
Falaka
İçmem. Kumar oynamam. Eğlence sevmem. Kalabalıktan hazzetmem. En sevdiğim şey okumakla, düşünmektir.
Turan Devleti
Mefkûresi olmayan bir millet ölmüş demektir.
Yalnız Efe
Ah bu eski kâğıtlardan, eski kitap aralarından, unutulmuş eski defterlerden çıkan matem kokusu!
Üç Nasihat
Başkalarının aşk işleriyle uğraşacak vaktim yok.
Perili Köşk
Ben daima acı içinde yaşayan bir adamım!
Beyaz Lale
İçimden: “Ah, ey aşk: Sen yalnız şairlerin hayalinde misin?” diyordum.
Herkesin İçtiği Su
Aralarında denizlerin, karlı dağların ayırdığı geçilmez bir sınır var gibiydi.
Mahcupluk İmtihanı
Edebiyat, sanat bir zümre için, bir sınıf için, birkaç kişinin marazi keyfi için değildir. Sanat bütün bir milletindir!
Kaşağı
Korkma sen Türk’sün! Türkler hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir yerden korkmazlar.
Yük Akı
Acaba ne için bunları düşünüyorum, bu akşam bana bu siyah, bu acı hatıraları tekrar ettiren şey ne?
Gizli Mabet
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!
Harem
Acem şairinin dediği gibi: “Başkasına ‘a’ id sırmalı kaftanı giymekten ise kendi malım olan eski hırkayı tercih ederim.
Efruz Bey
Şöhretin yolu şifahî bir Kehkeşan’dı…
Ömer Seyfettin’in Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Ömer Seyfettin’in Hayatı ve Eserleri yer alır.