Cahit Uçuk Sözleri
İnsanlar yaşamak isterler çocuğum. Kendilerinden ziyade sevdiklerinin yaşamasını isterler…
Annesinin becerikli elleri, masallardaki perinin sihirli değneği gibi idi. Değdiği yere bir parıltı, bir düzen veriyordu.
Sevginin yaşaması için, eşsiz bir çiçeğe gösterilen bakım gibi özeniş lâzımdır.
Hayaller insanı oyalar, eğlendirir. Hem hayal kurmak için masraf da istemez, parasızdır.
Bu kadar derin hassasiyet, bu incelikle yaşayışın çetin kavgalarına göğüs geremez yavrucuğum.
Birçok kimseleri peşinde koşturan, genç insanlara yollarını şaşırtan parayı ancak yeteri kadar istiyordu.
Artık, ölüm denen derin sessizliğin büyüklüğünü biliyordu. Ölümü sevmiyordu. Fakat korkmuyordu da…
Daha mı tatlı küçücük küçücük evlerde. Ayrı ayrı yanan ocaklar? Başlarında tecrübeli, bilgili büyükleri olmayan -yuvalarda çocuk yetiştirmek…
Hayaller insanı oyalar, eğlendirir. Hem hayal kurmak için masraf da istemez, parasızdır.
İnsan okumayı bilse, boş zamanında hiç canı sıkılmaz, açar kitabını okur; okumak adama dünyayı öğretir, gezmiş de görmüş gibi bilgili eder.
Kadınlarımız hem iş kadını, hem ev kadını, hem de annedirler.
İnsan okumayı bilse, boş zamanında hiç canı sıkılmaz, açar kitabını okur; okumak Adama dünyayı öğretir, gezmiş de görmüş gibi bilgili derler.
Çok okumalısın ki büyüdüğünde bu vatana hizmet edebilesin. Bir meslek sahibi olmalısın ama bu meslekte ilerlemek için çok bilgili olmalısın.
Annesinin becerikli elleri, masallardaki perinin sihirli değneği gibi idi. Değdiği yere bir parıltı, bir düzen veriyordu.
Babası her zaman söylerdi, okumak bir sihirli anahtardır. Bilgi hazinelerinin kapılarını açar insanlara.
Siyaset bulaşıcı bir hastalıktır. Bir kere tutulanlar bir daha kurtulmazlar.
Kendi başına doğan mini minicik bebeği de, bu kendi başına buyruk dünyanın sırlarının en büyüğü değil miydi?
Vatanlarını çok seviyorlardı. İçerideki çarpıklıklar, yolsuzluklar, kötüye doğru son koşuyla gidiş, onları harap ediyordu.
Avrupalı kadının biri Selanik’in çarşısında peynirli sandviç yer, bira içer. Bu tür bir sahne, o zamanlar Beyrut’ta ya da İzmir’de görülebilir bir şey değildi.
Aklımız almıyor, insanların böyle acımasız, kötü olacaklarını. Akıl almaz ama bu dünyada iyiler kadar kötüler de var kızım.
İnsanın başı kapısız, penceresiz bir odaymış. Her düşünce rahatlıkla girip çıkarmış oraya.
Ancak güçlü, çalışkan ve namuslu kimseler kötülerle baş edebilirler.
Cahit Uçuk Alıntıları
Gök Korsan
Fırtınayla beslenen bir ruh korku tanır mı?
Korkusuz yiğitlere kimse batıramaz diş…
Gümüş Kanat
Zaten saadet bu değil miydi? Dünyada sevdikleri olmak, onlarla beraber vatan toprağında yaşamak. Hastalıkları, sağlıkları, kederleri, sevinçleri beraber paylaşmak.
Sevginin yaşaması için, eşsiz bir çiçeğe gösterilen bakım gibi özeniş lâzımdır.
Eskiden hiç de böyle değildi. Hâlbuki şimdi neşesi sabun köpüğü gibiydi, hemen sönüyordu.
Bir İmparatorluk Çökerken
Babası her zaman söylerdi, okumak bir sihirli anahtardır. Bilgi hazinelerinin kapılarını açar insanlara.
Kitap okurken sayfaların arasından birilerinin çıkıvereceğini, hayatının yolunu değiştireceğini sanırdı.
Türk İkizleri
Derelerde çimmek, pınarların diş donduran sularını içmek, ağaçlardan taze yemişler koparmak, damda yıldıza bakarak uyumak…
İnsan çiğ yemezse karnı ağrımaz, Fatma bibi… Doğru yolda gidenin alnı ak olur.
Onun gibi güçlü kuvvetli, gözü pek, yılmaz, yurdunu seven bir adamın, bir düşman kurşunuyla ölüvereceğine bir türlü inanamadım, hala da inanmam.
Sihirli Rüzgâr
Hızla geliveren, uygarlık denilen yenilikler, yazık ki, bilgisiz ellerin kültürsüz başlarının buyruklarında, böyle tersinden ele alınmış.
Vatana Uzanan Yollar
Doğanın gizleri içinde her yaşantı, her canlı, yaşamın akışına bırakmakta kendisini. Çaresiz başka yolu yok.
Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar
Asıl hayat önümüzdeki yılların kıymetini bilmek, onların her dakikasını aylara yıllara sığdırabilme ustalığını elde etmek.
Bir Işıklı Pencere
Karşı pencerede onları seyrederken, kendi yalnızlığımı, garipliğimi unutuyorum.
Alın Teri
Babam her zaman Peygamberimizin bir sözünü tekrarlamaz mıydı ‘Beşikten mezara dek çalışınız…’ Ben de öyle çalışacağım işte!
Okul üç odalıydı. Odanın birinde birler, ikiler, üçler… Öbüründe de dörtlerle beşler okuyorlardı. İki öğretmen beş sınıfı idare ediyordu.
Neden, niçin? Neden insan insanın iyiliğini, rahatını, mutluluğunu kıskanır, bozmaya çalışırdı?
Cahit Uçuk’un Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Cahit Uçuk’un hayatı ve eserleri yer alır.