Angela’nın Külleri – Frank McCourt
Tür: | Yaşam Öyküsü |
Yazar: | Frank McCourt |
Yayınlanma Tarihi: | 1996 |
Yayınevi: | Epsilon Yayınevi |
Karakterler
Frank McCourt: Ekonomi krizlerden dolayı sıkıntı yaşayan İrlandalı bir ailenin altı – yedi yaşındaki çocuğudur.
Malachy: Sarhoş, tutarsız ve bir türlü işe adakta olamayıp işsiz kalan bir adamdır.
Angela: Çocukları için mücadele eden birEv hanımıdır.
Oliver ve Eugene: Malachy ve Angela’nın ikiz çocuklarıdır.
Konusu
ABD yaşanan Ekonomik kriz sırasında, göçmen bir ailenin çocuğu olarak Brooklyn’de dünyaya gelen Frank McCourt, İrlanda’nın Limerick kentinin yoksul mahallelerinde büyüşünü ve geri dönüşünü konu edinir.
Angela’nın Külleri Özeti
Angela’nın Külleri’nin ana karakteri olan Frank, 6-7 yaşında bir çocuktur. Kendi kendine başlayan bilgiler girişten başlamaktır. Annesiyle Amerika’da tanışır. Gerçek bir Kuzey İrlandalı, İngilizlerle savaşmış ve Angela’yı Amerika’ya gelen bir partide görmüştür. Beraber bir ilişki yaşarlar. Angela’nın hamile olduğunu öğrenince kuzenleri Malachy’yi bulurlar ve evlilikleri için baskı yaparlar. beş ay sonra Francis (Frank) doğar. Vaftizi olmayanların serüveni, maddenin içine düşüp Protestan olmakla başlamaz. Bir yıl sonra, erkek teçhizat Malachy geldi. Babası diğer babalar gibi çalışmıyor ve haftalık maaşını eve getiriyor. Bunun yerine, içki içmek için barlara gider. Hiçbir işi kalıcı olarak sürdüremez. Çalışırken haftalık evini getirmez.. Çocuklar ısınarak ve bir şeyler satın alarak babalarının gözünden bakıyorlar. Sonuç her zaman hayal kırıklığı olacaktır. Ama Frank asla kin tutamaz. Çünkü babası kahramanıdır. Babasına derinden bağlıdır. Ancak ikizler Oliver ve Eugene’in doğumuyla birlikte işler daha da kötüye gider. Angela herkesten borç para almaya başlar.
Amerikalı komşuları da ellerinden geldiğince onlara yardım ediyor. Güzel Margaret doğana kadar. Babası Margaret, o doğduktan sonra bambaşka bir insana dönüşür. Kızına baktığında büyülenir. Ağladığında onu annesinin önünde kollarına alır. Şimdi düzenli olarak işe gider ve işi biter bitmez eve gelir. Ne yazık ki, küçük Margaret hasta doğmuş ve birkaç ay sonra da ölür. Angela ve Malachy bu ölümle harap olur. Angela yataktan kalkamaz hale gelir. Malachy kendini parmaklıklara atar. Yine komşuları sayesinde kendilerini toparlamaya başlarlar. Angela’nın kuzenleri artık bu aile onlara yük olmaya başlayınca kızının durumunu anlatmak için halalarına mektup yazar. Sonra bilet parası gelir ve McCourt ailesi İrlanda’ya döner. Her şeyden önce, Malachy’nin ailesiyle birlikte kalırlar. Ancak daha fazla bakamayacaklarını söylerler. Sonra Angela’nın annesine giderler ve bir süre sonra bir ev alırlar. Buldukları ev nemli ve rutubetli bir evdir. Merdivenli bu evin birinci katı su basıyor. Böylece ikinci kata taşınırlar ve buna İtalya derler. Babaları hala parasını barlarda harcamaya devam eder. Angela’ya ne annesi ne de çocuksuz kız kardeşi Aggie yardım eder. Yoksulluk aylığı alarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Yollardan kömür ve yakacak odun toplarlar. Ayrıca aileye iki kişi daha eklenir.
Aile, babalarının haftalık olarak göndermesini bekler. Paranın geleceğini umarak borç para alıyorlar. Ama para gelmiyor. Ayrıca yoksulluk maaşı da kesiliyor. Angela zatürree olur. Çocuklar onunla ilgilenir. Malachy geri gelip bu durumu görünce para gönderir. Her şeyin yolunda olduğunu sanıyorlar ama umdukları gibi olmuyor. Babaları her şeyin farklı olacağını söyleyerek ayrıldığında, bu onların son görüşleri olacaktır. Şimdi kendi başlarına yönetmek zorundalar. Yakıt bulamayınca kendi evlerinin duvarlarını parçalamaya başladılar ve evden kovulurlar. Angela’nın yalnız yaşayan erkek kuzeninin evinde bir yer bulurlar. Adam onlara iyi davranmaz ve her zaman eve hep sarhoş gelir.
Frank bu süre zarfında daha da büyür. Her şeyi anlamaya başlar. Para biriktirip Amerika’ya gitmeye karar verir. Bu hayalini gerçekleştirene kadar birçok zorlu yoldan geçer. Son anda gözlerini kaybetmekten kaçınır. Tifo ateşi alır ve aylarca hastanede kalır. Tüm zorluklara rağmen hayata tutunur. Şimdi evin geçimini sağlamak zorunda olduklarını anlıyor. Bayramlarda amcasıyla gazete satar. Postanede mektup teslimi işine başlar ve iki yıl orada kalır. Ayrıca mektup gönderdiği kadınlardan birine para karşılığında mektup yazar. Kadına borcu olan kişilere yasal işlem başlatılacağını belirten mektuplar gönderir. Masrafları pul gibi cebe indirir. On altı yaşında postaneye devam edemez ve İngiliz gazetesinin dağıtımında görev alır. Mektubu yazan kadının ölümüyle biriktirdiği paraya el koyar.
Angela yaşlı bir adama bakıcılık yapmaya başlar. Malachy bando takımında çalışır ve daha sonra İrlanda’ya döner. Frank’in onu Amerika’ya götüreceği günü bekler. Frank ayrılırken içini hüzün kaplar. Ailesinden ayrılmak istemez ama aynı zamanda yapması gerektiğini de bilir. Gemiye biner ve İrlanda’dan uzaklaşır.
Kısa Bilgiler
- Angela’nın Külleri, İrlanda asıllı Amerikalı öğretmen ve yazar Frank McCourt’un 1996 yılında yazdığı Pulitzer Ödüllü otobiyografik kitabının adıdır. Özgün adı Angela’s Ashes’dir.
- Pek çok dilde defalarca basılan bu anı kitabına birçok ödül verildi. Bunlar arasında Pulitzer Ödülü, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Ödülü ve Los Angeles Times Kitap Ödülü sayılabilir.
- Frank McCourt’un bu çok satan anı kitabı, yayımlandıktan üç yıl sonra 1999 yılında İngiliz yönetmen Alan Parker tarafından aynı adla sinemaya da aktarıldı. Film bir ABD – İrlanda ortak yapımıydı.
Angela’nın Külleri – Hatıralar Kitap Açıklaması
Ekonomik kriz sırasında, Amerika’ya yeni gelmiş bir göçmen ailesinin çocuğu olarak, Broklyn’de dünyaya gelen ve İrlanda’nın Limerick kentindeki yoksul mahallelerde büyüyen Frank McCourt’un anıları böyle başlıyor. Frank’ın babası Malachy, genellikle çalışmadığı, çalıştığı zamanlar da aldığı parayı içkiye yatırdığı için, annesi Angela’nın çocuklarını bakıp besleyecek parası yoktur. Ancak aynı Malachy, sorumsuz ve garip bir adam olmasına karşın, Frank’in hikâye yazma yeteneğini ortaya çıkacaktır. Frank, babasının, İrlanda’yı kurtaran Cuchulain hakkında anlattığı hikâyelerle, annesine bebekler getiren, Yedinci Basamaktaki Meleğin hikâyesiyle beslenerek büyür. Belki de Frank’in hayatta kalmasının nedenidir bu hikâye. Frank, paçavralar giyerek, Noel yemeği için domuz başı dilenerek, ateş yakmak için sokak kenaklarından kömür toplayarak, yoksulluğa, açlığa ve akrabalarıyla komşularının umursamaz zalimliğine katlanır. Katlandığı gibi, hakâyesini, yaşama sevinciyle dolu, olağanüstü bağışlayıcı ve etkili bir dille anlatmak için sağ kalır.Her sayfası, Frank McCourt’un şaşırtıcı ve sevencen mizahı ile dolu olan ANGELA’NIN KÜLLERİ, bir klasiğin tüm belirtilerini veren muhteşem bir kitap. Why Should You Doubt Me’ (Benden Niye Kuşkulanasın ki?) isimli kitabın yazarı, Mary Breasted’in dediği gibi, “Frank McCourt’un kitabı çok dokunaklı, çünkü insanın yüreğini dağlayan hikayesi gerçek. Hiç kimse, hiçbir zaman yoksullukla çocukluğu böyle anlatmadı. Frank McCourt’un hikaye yazmak için sağ kalması insanı hayrete düşürüyor. Böylesine bir pislik ve sefaletten, kusursuz bir başyapıt yaratabilmiş olması da az mucize değil”